Ne yaptığını kendisi bile anlayamadan hızla içeri koştu. Adamın elindeki bıçağı görebiliyordu. Hızla kapıdan içeri girdi. Adam bir an durup ona baktı. Ardından da tekrar yataktaki kadına döndü. Nikolai bütün gücüyle onu itti. Bıçak kadına değmeden yere düştü.

Adam yan tarafındaki makineye çarptı ve yere düştü. Nikolai gözünü kan bürüdüğünü hissetti. Hızla adama doğru gitti. Ancak adam hızlıydı. Tekmesi erkeğin karnına geldi. Nikolai geri doğru sarsıldı.

Adam, son derece inatçıydı. Bitirmek için geldiği şeyi yapacaktı. Nikolai kendisine çabuk geldi. Ancak adam bıçağı tekrar eline almıştı. Hızla adama doğru salladı. Nikolai ufacık bir farkla sıyrılmayı başarmıştı. Ancak tişörtü yırtılmıştı.

Eskiden bir korumaydı. Çok uzun zamandır öyle olmayabilirdi ancak aldığı eğitimi hayatı boyunca asla unutmayacaktı. Kadının yatağının başında asılı olan yedek hastane önlüğünü tuttu ve bir eline sardı. Ardından yumruklarını kaldırdı ve yüzünü koruyacak şekilde tuttu.

Adam tekrar bıçakla ona doğru atıldı. Nikolai kumaş sardığı koluyla onu engelledi ve diğer yumruğunu onun yüzüne geçirdi. Bunun onu sarsacağını düşünmüştü ancak adam iyi bir dövüşçüydü. Belli ki kolay kolay da yıkılmayacaktı.

"Seni Jose gönderdi değil mi?" diye sordu en sonunda.

Konuşmaya niyeti yok gibi görünüyordu. Elindeki bıçak düşmüştü. Ancak adam ona doğru atıldı ve ikisi beraber yere düştüler. Nikolai'nin üzerine oturdu ve onun boğazını sıkmaya başladı. Kendisini kurtarmak için çırpındı adam. En sonunda kalan son gücüyle adamın yüzüne bir yumruk daha indirdi.

Böylelikle adam geri savruldu. Nikolai hızla ayağa kalkıp adamı sertçe tekmeledi. Yerdeki adam can havliyle tuttuğu bir şeyi ona doğru savurdu. Bir vazoydu ve ona vurduğu anda kırıldı. Birkaç cam parçasının beline battığını hissederek istemsizce geri doğru bir adım attı.

Bu sarsaklık adama istediği zamanı yaratmıştı. Nikolai'yi tekrar yere sermek için öne atıldı.

Bir el ateş edildi ve her ikisi de ellerini kaldırarak durdu. Nikolai, hafifçe başını çevirdi. Madam White hemen karşısında duruyordu. Elinde bir silah vardı. Genç adam rahatladığını hissederek ellerini indirdi. Etrafta kimsenin olmamasını tuhaf bulmuştu. Güvenlik silah sesiyle çoktan burada olmalıydı.

Erkek, başını iki yana salladı ve beline saplanmış halde duran cam parçasını tutup çekti. Acıyla kasıldı. "Daha erken gelemez miydiniz?" diye sordu. Yine de minnettarlığını ifade etmeye kelimeler yetmezdi muhtemelen.

Kadın alaycı bir şekilde gülümsedi. "Daha dikkatli olman gerekirdi" dedi sakince. "Bütün hastane tahliye edilmiş"

Sadece birkaç dakika yoktu ve bütün bunları ayarlamışlar mıydı? Erkek başını iki yana salladı. Bir saat vakitleri olmayacağını bilmeliydi. Yataktaki kadına baktı. Hala uyuyordu. Elini saçlarının içinden geçirdi ve başını iki yana salladı. Daha dikkatli olması gerekiyordu.

"Seni tanıyorum" dedi adam birden bire. Dudaklarında bir gülümseme oluşmuştu. "Sen sürtük olansın. O elindeki tabanca senin için ağır değil mi, tatlım? İkimizde onu ateşleyemeyeceğini biliyoruz"

Milagros, tek kaşını kaldırdı ve silahı adamın omzuna doğrultup ateş etti. Adam acıyla yere düştü. "Edebilirim, bebeğim" dedi. "Sadece dua ette nazik davranayım." Bir an durup ona baktı. "Ancak kendimi havamda hissetmiyorum"

Olan bitene Nikolai bile inanamamıştı. Milagros Cross adamın kafasını nişan aldı ve kimse inanamadığı halde tekrar ateş etti. Kan her yere sıçrarken adamın cesedi yere düştü.

O anda Nikolai, bu kadının ne kadar tehlikeli olduğunu asla anlamadıklarını fark etti. En ufak bir şüphe bile etmemişti. Daha da kötüsü eli bile titremiyordu. Gerçekten tanıdıkları kadın mıydı?

Milagros Cross, bu kadın eğlenceye ve sekse düşkündü. Yarattığı skandallarla Cross ailesinin başını çok kez derde sokmuştu. Ailenin yaşadığı sorunla zerre ilgilenmemişti.

Genç adam, bir süre ona baktı. "Bayan Cross" dedi fısıltıyla.

Genç kadın başını çevirip ona baktı ve elindeki silahı adama doğru uzattı. Birden bire yorulmuş gibi görünüyordu. "Kameralarla ilgileneceğim" dedi sakince. "Buraya hiç gelmedim ve beni hiç görmedin anlayabiliyor musun?"

Anlamamayı tercih ediyordu yine de silahı aldı kadından ve başını salladı. Milagros, başını salladı. "Raven ve koruması birazdan burada olurlar" dedi genç kadın. "Geldiklerinde ne söyleyeceğini biliyor musun?"

Tahmin etmesi zor değildi. Genç adam yorgun bir şekilde başını salladı. "Adam, Alexa'yı öldürmeye çalıştı. Silahını alıp onu vurdum" dedi. Hanesine ikinci bir cinayet daha yazacaktı. Bu sefer kendi işlemediği halde.

Milagros, başını salladı ve arkasını döndü. Hızlı adımlarla koridordan uzaklaştı ve adamın görüş mesafesine geldiğinde sırtını duvara dayadı. Bacaklarında daha fazla güç kalmamış gibiydi. Sadece bir an için kendisini bıraktı. Başını eğip ellerine baktığında deli gibi titrediğini gördü.

Genç kadın zorlukla yutkundu. Kendisini toparlamaya çalışarak derin nefesler aldı ve doğruldu. Bacaklarının titremesini umursamadan güvenlik odasına doğru yürümeye başladı.


NOT: YETERLİ YORUM SAYISINA ULAŞTIĞINDA ŞEHVET İÇİN BÖLÜM GELECEKTİR...

CROSS KARDEŞLER 2. KİTAP- MADAM BLACKحيث تعيش القصص. اكتشف الآن