Bölüm 57: Ödenmemiş Bir Hesap

26.8K 3K 3.2K
                                    

***

Bölüm Şarkısı: Michael Kiwanuka - Cold Little Heart

***

"1146!"

Sessizlik.

"1146! Sıra sende!"

Sessizlik.

"Sana diyorum, 1146!"

Sınıfın arka sıralarından kara kuru, zayıf bir çocuk isteksizce ayağa kalktı o an. "Ben mi?"

"Sen tabii!" Meliha Öğretmen öfkelenmişti. "Hafta sonunu anlatma sırası sende."

Beş on saniyelik bir sessizliğin ardından "balığa gittik" dedi çocuk. "Ailece balığa gittik. Babam balıkları tuttu, annem salatayı hazırladı. Akşama kadar göletteydik. Hava kararınca ateş yaktık. Babam saz çaldı, annemin sesi güzeldir. O da türkü söyledi. Cumartesi günü böyle dolu dolu geçti. Pazar ise sabah, uzun, güzel bir kahvaltı yaptık ailece. Öğleden sonra biraz çarşı pazar gezdik. Akşam da sinemaya gittik. Çok güzeldi."

"Sinemada 'Köpeğim Best'e mi gittiniz? Biz de gittik, çok güzeldi!" Ses, ön sırada oturan, sınıfın en güzel kızı Buse'ye aitti.

1146 gülümsedi. "Evet! Çok güzeldi!"

"Ama Best, filmin sonunda ölmeseydi keşke. Ben çok üzüldüm!" Bu kez ses, 1146'nın yan sırasından geliyordu. Sınıfın en yakışıklı çocuğu, Tanju'ydu konuşan.

"Evet, ben de çok üzüldüm!" dedi, 1146 gözlerini Buse'ye çevirerek.

O an, birden sınıftan kahkaha sesleri yükselmeye başladı. Buse dahil, herkes gülüyordu.

"Salak!" dedi, Tanju iğneleyici bir ses tonuyla 1146'ya bakarak. "Filmin sonunda Best'in öldüğü falan yok. Gitmemişsin işte filme! Yine yalan söylüyorsun."

Kahkahalar bir perde daha yükseldi o an.

"Şişt!" Meliha Öğretmen ise orta parmağının kemiğini çoktan sınıf tahtasına vurmaya başlamıştı. "Herkes sussun!" Ardından yüzünü 1146'ya dönerek dudağının kenarına zoraki bir tebessüm takındı:

"Oturabilirsin, Nihat."

---

"Yenge..."

Camın kenarındaki koltukta oturarak hareketsiz halde, dışarıda yağan karı izleyen kadının omzunu yavaşça sarstı.

"Yenge... Bak, hava çok soğuk. Uyanınca çoraplarını giydir, hırkasını giydir. Bir de bir dilim ekmeğe salça sür, ver eline. Tamam mı? Yenge... Ben birkaç saate gelirim zaten. Yenge..." Bir kez daha sarstı kadının omzunu. "Yenge... Anladın, değil mi beni?"

Nilüfer, anlamsız gözlerle yüzüne baktı sadece. Nihat ise anlaşılmış olmayı umarak, boynuna atkısını kaptığı gibi çarçabuk evden çıktı. Kapının ardında bekleyen Buse üşümüştü. İki sokak ötedeki kardan adamın başında bekleyen Tanju ve diğerleri ise Nihat'a oldukça bilenmişti. Nihat, hem sokağa sınıfın gözde kızı Buse ile gelmiş hem de kartopu savaşında en çok isabeti o tutturarak Buse'nin alkışlarına mazhar olmuştu.

Fakat o gün, iki saate yakın süren bir kartopu savaşından galip ayrılmanın verdiği haklı bir gururla eve geri dönen Nihat, burada ise en büyük mağlubiyetini yaşayacaktı.

Uyur halde bıraktığı çocuk, yerinde yoktu.

Dış kapısı yarı açık duran eve giren Nihat, kadının kımıldamaz halde oturduğu koltuktan dışarı bakmaya devam ettiğini gördü.

Kırmızı AnahtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin