Bölüm 46: Her Şeyin ve Hiçbir Şeyin Kutusu

32.5K 3.4K 4K
                                    

Bölüm Şarkısı: 🎶 Hypnogaja - Nothing Box  🎶 

***  

Jean Paul Sartre şöyle der:

"Hayat üç bölümdür; Dünyayı değiştirebileceğini sandığın, değiştiremeyeceğini anladığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun..."

Bu, pek çok açıdan doğru bir çıkarım olabilir. Fakat amacınız değişim değil de, bir şeyleri değiştirmek değil de ortadan kaldırmak ise bu söz tartışmaya açıktır.

Değişim, çoğu kez benzer alternatifler doğurmaktan öteye gidemez fakat bir şeyleri ortadan kaldırmak, yeni bir düzen, yeni bir sistem inşa etmeyi gerektirir.

Aksi takdirde bu çaba, çarkın dişlileri arasında bir sirkülasyon yaratmaktan ne kadar öteye gidebilir ki?

Oturup eni konu düşündüm.

Bir keresinde bu meseleyi ona da açmıştım.

'Ya sonra?' diye sormuştum. Bir zamanlar yel değirmenleriyle savaşan çocuk, şimdilerde yelin yönünü tayin eden bir kahine dönüşmüştü. Arkasında bir halk seli, bir yığın...

Bir vakit yerin dibindeydi. Bir vakit kürsülerin dilindeydi. Şimdi ise cüssesi o yığının omuzlarında...

"Ya sonra?" dedim tekrar. "Dün onların arkasından giden yığınlar, şimdi seni takip ediyor. Peki, sen nereye gidiyorsun? Bu insanları nereye götürüyorsun?"

Hiç düşünmeden şu yanıtı verdi:

"Onları, hiç kimsenin arkasından gitmemeleri için uyaracağım bir yere götürüyorum."

***

"Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışan..."

"Yuuuuh!"

"Şerefsiz!"

"Konuşturmayın şu orospu çocuğunu!"

"Yuuuuuh!"

"... Düzenimizi ortadan kaldırmaya çalış..."

"Yuuuuuuuuuuuuh!"

"Sayın valim..." Çevredeki yoğun protestolara rağmen kravatını gevşeterek konuşmasına devam etmeye çalışan İstanbul Valisi Vehbi Temiz'in cümlesi, bu kez bir polis amiri tarafından bölünmüştü. "Sayın valim... Açıklamanıza içeride devam etmenizi rica ediyorum. Bakın burası hiç güvenli değil..."

Temiz, amirin sözünü ikiletmeden polis koridoruyla örülmüş alandan hızla içeri yürüyordu.

Temiz'in intihar etmeden önceki son görüntüsü bu olmuştu.

Cep telefonundan izlediğimiz video sona erdiğinde Bahadır atıldı:

"Sonra da içeri girer girmez kendini ofisine kapatıp sıkmış kafasına adam... Son görüntüsü bu olmuş işte."

"Paçayı sıyıramayacağını anladı çünkü..." dedim öfkeyle. "Ruh hastası, sapık."

Redkey'in ülkenin muhtelif mezarlıkları üzerine yağdırdığı 850 milyon dolarlık para, birkaç saat içinde tükenmişti. Mezarlıkları, kara cuma indirimine girmiş bir mağazaya akın edercesine dolduran yüz binlerce insan, ölülerinin topraklarından deste deste para toplamıştı. Red, artık herkesin gözünde bir Robin Hood, tartışmasız, bir halk kahramanıydı.

Bahadır'la mezarlıktaki 3G canlı bağlantısıyla yaptığımız çekimleri tamamladıktan sonra Nihat'ın kuşkulu bakışları eşliğinde yola koyulmuştuk. Yol boyunca ise son yaşananların ülke çapındaki etkileriyle ilgili sayısız görüntü izledik. En çarpıcı olanı şüphesiz, İstanbul Valisi Vehbi Temiz'in intiharından yalnızca dakikalar önce çekilmiş malum videoydu.

Kırmızı AnahtarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin