Bölüm 1

540 111 350
                                    

 Naz okuldan çıkmış otobüs durağına doğru yürüyordu

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.


Naz okuldan çıkmış otobüs durağına doğru yürüyordu. Bugün dersler epey yoğun geçtiği içinde haliyle biraz yorgun hissediyordu. Tabi bu böyle sürmez birkaç saate kadar kendisini toparlayıp eski enerjisine kavuşurdu. Naz dalgın bir halde yürümeye devam ederken o sırada bir araba yaklaşıp bir süre sonrada tuhaf bir şekilde yanında durmuştu.

Naz onu ancak içindeki adamın "Hişt güzel bayan! Gelin de istediğiniz yere götüreyim?" demesiyle fark edebilmişti. Fark etmez olaydı. Bir kadın dışarıda tek başına gece ya da gündüz rahat, rahat yürüyemeyecek miydi Allah aşkına? Hayır, yani böyle kendini bilmezler ile muhatap olmak zorunda mıydı illa ki!

Ancak bu Naz'ın genelde karşılaştığı bir durum olduğu için bu gibi durumlara karşı hazırlıklıydı. Bitkin bir halde oflayıp hemen ardından da arkasına bakmaya bile tenezzül etmeden kendi kendisine "Geri zekalı aptal şeyler!" diye söylenerek yürümeyi sürdürdü. Aslında halledemeyeceği bir şey değildi ama şimdi sokak ortasından elin adamıyla muhatap olup sinirlerini bozmaya gerek yoktu.

Naz her ihtimale karşı çantasını sıkı sıkı tutarken arkadan birinin koluna dokunduğunu hissedince içinde yükselen öfkeyle o kolun sahibini bileğinden yakalayıp sertçe ters çevirmiş ve adamı diz çöker pozisyona getirdikten sonra da alev saçan gözleriyle "Sen bana dokunmaya nasıl cüret edersin! Sana her kuşun etinin yenmeyeceğini öğretmediler mi?" diye çıkışmıştı.

Çıkışmıştı çıkışmasına da az önce hışmına uğrayan genç "Naz benim Mert! Ne bu sertlik ya kolumu kıracaktın!" deyince Naz da onun sesini algıladığı anda bileğini gerçekten de kıracakmış gibi tutan elini gevşetip sonra da bırakarak geri adım attı. Daha beterini yapmadığına şükretmek yerine bir de bu ne sertlik kolumu kıracaktın diyor. Şaka mı bu çocuk ya!

Naz bu densizliğine çok kızıp öfke içinde "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye bağırırken

Mert'in bir de pişkin pişkin "Şaka yapayım dedim ama her kuşun etinin yenmediğini bana gayet güzel öğretin sağ ol yani!" demesiyle

Naz bir elini beline koyup sağ elinin işaret parmağını sallayarak gözlerini de kocaman açarak "Böyle şaka mı olur Mert? Senin şaka anlayışın böyleyse vay bizim halimize!" deyip arkasını dönüp yere sert basarak yürümeye başladı. Bir yandan da söyleniyordu. "hay benin akılsız başın ne diye bu adamı sevgili diye kendine layık bulup kabul edersin şaka yapmışmış aman ne şaka buz tuttum yok yok ateş aldım.

Mert onun gerçekten motor takmış gibi gittiğini görünce bir süre arkasından bakıp saçlarının sağa sola salınmasından hala çok kızgın olduğunu anlayıp bir süre beklemeye karar verdi ama böyle giderse de o hızla yetişmesinin zor olacağını anlayıp arkasında gitti.

Mert'e göre Naz biraz fazla büyütüyor gibiydi. Ne var canım alt tarafı bir şaka! Bunu neden yaptığını açıklamak isterken bir pot daha kırıp "Ne bileyim seslendim bakmadın bile" deyince sinirden kesik kesik gülmeye başlayan Naz da gözlerini kızgın bir ifadeyle kısıp "Biraz önce bana laf atan sen miydin yani?" diye sordu.

Yalancı yarim -   Ateşle DansWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu