"Hımm?"

"Neden kendi annenden hiç bahsetmiyorsun?"

Raven hafifçe başını çevirip ona baktı. Gözlerinde soğuk bir bakış vardı. "Çünkü benimkinin bahsedecek kadar önemli bir şeyi yoktu" dedi buz gibi bir sesle ve tekrar pencereye döndü.

Bu insanları anlamıyordu. Kendilerini aşka ve bunun gibi aptalca şeylere bırakmışlardı. Nasıl bir durumda olduklarını anlayamıyorlar mıydı? Böyle hislerle zaman kaybediyorlardı.

Genellikle sabırlı davranırdı. Ancak bir süredir bu konuda zorlandığını hissediyordu. Ablaları kendilerini kaybetmişlerdi. Doğrusu Milagros, Estrada-Cross atışmasının aptalca olduğunu biliyordu. Bu soy davası Cross kadınları için de- erkekleri içinde aptalcaydı.

Her biri Estradalardan daha beter genlere sahipti. Onlar sadece yetimlerdi. Ancak hangi Cross kadını asizade olduğunu iddia edebilirdi ki? Belki Alexa, ancak onun asilzade annesinin soğuk bir fahişe olduğunu herkes biliyordu. Kendi kızından katil yaratmaya çalışmıştı.

Raven, bir striptizcinin kızıydı. Muhteşem bir avukattı ve kesinlikle her zaman yüksek standartları olmuştu. Kendisi için mükemmeli zorunlu koşmuştu. Ancak sonuç olarak bir Estrada'ya tutulmuştu.

Alexa, safkan bir asil olarak her zaman soğuk ve uzak bir duruş sergilemişti. Bütün davranışlarının altında sıcak ve sevecen bir kadındı. Ancak bütün bunlar onu riyakâr bir hala getiriyordu. İyi bir yönetici ve insanlara karşı soğuktu ancak ailesini ve sevdiklerini korumak için dibe batmaktan daha beter durumdaydı ve yine bir Estrada'ya tutulmuştu.

Genç kadın derin bir nefes alıp gözlerini önündeki büyük malikâneye dikti. Milagros'un annesi bir fahişeydi. Söylenenlere göre Daven Cross'da onun en iyi müşterilerinden biriydi.

Daven Cross'un herhangi bir etik duygusu olmadığı davranışlarından belli oluyordu. Milagros onu hiç tanımamıştı. Henüz çok küçüktü o zamanlar ve neler olup bittiğini anlayacak durumda değildi. Zaten o adam kız çocuklarına hiç önem vermemişti. Milagros doğduktan sonra onu ve annesini diğerleri gibi bir kenara attığını anlamak için dahi olmaya gerek yoktu.

Genç kadın oturduğu demirlerden malikâneyi izlemeye devam etti. Korumalar onun burada oturmayı sevdiğini biliyordu. Nadiren de olsa bazen bu bahçe demirlerine oturarak malikâneyi ve içindekileri izlerdi.

Bu karmaşa içinde aşkla uğraşıyorlardı. Bütün bunları başlatan Alexa'idi. En başında babalarını öldürerek her şeyi kendisi başlatmıştı. Bunu bir bahçıvan için yapmıştı.

Miladros'un bununla bir sorunu yoktu. Ancak şimdi yaşadıkları her şey o zamandan verilen kararlarla ilgiliydi. Alexa'nın hataları Raven'ı ve Milagros'u etkiliyordu. Asla Jose'nin gitmesine izin vermemeliydi. Annesini durdurmalıydı. Onu buraya hapsetmesi gerekirdi.

Jose'nin ne istediğini biliyordu. Onun Cross adıyla ya da mirasıyla işi yoktu. O, Alexa'dan nefret ediyordu ve ondan intikam almak istiyordu. Annesinin intikamını, yaşadığı kaçak hayatın intikamını ve hatta belki de babalarının intikamını. Her şey olabilirdi ancak bütün nefretinin Alexa'ya yönelik olduğunu biliyordu.

Genç kadın derin bir nefes aldı. Yakında kendi sırası gelecekti. Bu zamana kadar her şeyden uzak durmuştu. Asla gerçekten kendisinin olmayan bir mirası yemişti. Ancak Milagros bir yatırımcıydı. O çok daha fazlasına sahipti. Cross adından ve bu mirastan çok daha fazlasına.

Gözlerini kapadı ve başını arkaya attı. "Beni bekle" diye fısıldadı. "Tekrar karşılaşacağız"

Alexa, gözlerini açtığında sert zemin ona çok da iyi davranmamıştı ve perdeler sonuna kadar açık olduğu için güneş tam gözüne vuruyordu. Genç kadın kaçınmak için yanındaki adama sığındı. "Uyanmak zorunda olmadığımı söyle lütfen bana"

CROSS KARDEŞLER 2. KİTAP- MADAM BLACKWhere stories live. Discover now