Are You Serious?

2.1K 181 292
                                    


Aramızda rahatsız edici olan sessizliği yeni gelen garson bölmüştü. Önüme konulan menü ile gözlerimi diktiğim camdan ayırdım. Canım hiçbir şey çekmiyordu. Sadece soğuk bir su iç, ne konuşacaksa konuşup gitmek istiyordum.

"Menüye bakmayacak mısın Harold?" Ellerimi iki bacağımın arasına sıkıştırıp oturduğumdan beri ilk defa onunla konuştum.

"Aç değilim, teşekkürler." Bana, o güzel mavi gözleriyle bakmaya devam ederken gözlerimi kaçırdım. Nedenini bilmiyorum ama girişken kişiliğim sanki bir kenara çekilmiş olanları izliyordu.

"Bir tane bonfile ve.." lafını kesip bana baktı yeniden.

"Vejeteryan mısın? "

"Hayır." Kaşlarım anlamamazlıkla çatılırken gözlerini yeniden garsona döndürdü.

"O zaman iki tane bonfile ve beyaz şarap." Adam önümüzdeki menüleri aldığında gözlerimi direk ona dikmiştim. Bir insanın istemiyorum cevabını anlamıyordu sanırsam.

"Yemeyeceğimi söylemiştim ve artık neden burda olduğumu, ismini, benim ismimi nasıl öğrendiğini, telefon numaramı nasıl bulduğunu söyleyecek misin?" Biraz öne eğilip tek kaşımı kaldırdım. Tüm merakın beni ele geçirdiğini hissediyordum.

"Şimdilik bir şey söylemeyeceğim. Önce yemek yiyeceğiz. Eğer günün sonunda uyuşmazsak, daha doğrusu istemezsen, boş boş buraya gelmiş olmayacaksın. Güzel bir yemeğe kim hayır diyebilir ki?" Akışkan ve kulak doldurucu bir sesi vardı. Aksanı yüzünden çoğu harfi yuturdu ama bu komik durmak yerine üstümdeki gömlekten birkaç düğme açıp kendimi yelleme fikrini sokuyordu aklıma.

Yemekler geldikten sonra sessizce yenildi. İkimizde ses çıkarmıyor, yemeklerimizle uğraşıyorduk. Yemeğin yarısına geldiğimde çatalı bıçağı bırakıp gözlerimi önümdeki adama diktim. Yavaşça yemeğini yiyordu. Elime bardağı alıp şarabı yavaşça içmeye başladım. Birkaç dakika sonra o da yemeğini bitirip bana baktı.

"Yemeğini bitimemişsin?"

"Aç değildim."

"Şu anlık bir şey demiyorum." Oturduğu yerde biraz daha dikleşip bana baktı. Ben de ona bakmaya devam ettim. Hiçbir şey söylemeyip sadece bana bakması rahatsız etse de bir şey demedim.

"Sorularını soracak mısın Harold?" Tek kaşını kaldırıp söylediğinde hemen boğazımı temizledim.

"Adın ne?"

"Louis William Tomlinson"  aniden cevap vermesi beni şaşırtmış olsa da devam ettim.

"Telefon numaramı nasıl buldun? "

"O gün içkiyi fazla kaçırıp seni eve bırakan kişi bendim. Sen uyurken de telefonu alıp kendimi aradım. Böylece telefon numaranı almış oldum."

"Adımı nerden öğrendin? "

"Benim için en kolayı buydu sanırsam ama bunu şimdi öğrenmeyeceksin." Arada emir veriyormuş gibi konuşması sinirimi bozsa da şu an sorularıma cevap almam hoşuma gitmişti ve onla tartışmaya girerek bu hakkı elimden almak istemiyordum.

"İsmini neden başta söylemedin? "

"Aslında sana şu anda da söylemeyecektim. Bir anlaşma var onu kabul edersen söylemeyi planlıyordum ama fazladan ortalığa güven yayan birisin. Eminim ki adımı farklı şeylerde kullanmayacaksın. Daha da doğrusu bu adı nasıl kullanacağını bilmiyorsun."

"Egolusun."

"Değilim, güzelim. Sadece gerçekleri söylüyorum." Konuşurken eline aldığı şarabı dudağına yaklaştırmış  ve konuşması bittiğinde ise bir yudumda kadehi bitirmişti.

"Anlaşma dediğin şey, tam olarak ne oluyor?" Merakla masanın üzerinden ona doğru eğildim.

"Bu anlaşmadan bahsetmeden önce tüm haklara sahip olduğunu belirtmek isterim. Kendini baskı altında hissetme. İstediğin şekilde hayır veya evet diyebilir hatta bir cevap vermeden eve de gidebilirsin."

"Bunları biliyorum zaten." Cevabıma hafiften gülüp masadaki şarap şişesinden  kendisine biraz doldurdu.

"Harold, insanların farklı kendilerini tatmin etme yönleri vardır. Bazıları baskın olmayı isterken bazıları yönetilmeyi ister. Bazıları kadınları, bazıları erkekleri, bazıları ise kendilerini cinsiyetle ayırt etmeyenleri ister. Herkesinki farklıdır.

Bdsm. Bondage, discipline, sadism ve masochism ya da bir sürü insanın ve benim tercih ettiğim açılımı olan sadism yerine submission ve discipline'e artı olarak domination. Köle , disiplin, dominant, pasif ve mazoşizm olarak geçer.

Pasif olan insan dominant olan kişi sevgi ve seksüel açıdan beslemelidir. Dominant kişi ise pasif olanı sevgi ve seksüel' e artı olarak, hayatında iyi kararlar vermesine, sonuç bulamadığı sorunlarda yardımcı olmasına, sosyal hayatında iyi yerlere ulaşmasını sağlar."

Durup benim tepkime baktı. Kafam karışmıştı, ciddi anlamda. Nasıl tepki vereceğimi, nasıl yutkunacağımı bile unutmuştu.

"Bu olay cinsel açıdan da farklılık gösterir. Pasif cinsel açıdan, dominant'ın gösterdiği şeylere açık olmalıdır. Tabii ki kendi sınırları içerisinde. Eğer bir şeyi yapmak istemiyor ya da hoşuna gitmiyorsa dominant'a söylemeli ve dominant olan kişi pasif'in ve kendi isteklerine göre hareket etmelidir. Dominant olan kişi de pasif'in cinsel istek olan farklılıklarına saygı göstermeli ve yargılamamalıdır."

Yutkunup başımı yukarı aşağıya salladım.
"Tamam, peki ama neden?"

Cidden nedenini merak ediyordum. İlk başta şaşırarak bana baktı. Büyük ihtimal çok farklı bir tepki veya cevap bekliyordu.

"Genel olarak bu insanlar böyle doğarlar ya da geçmişlerindeki bir olay buna iter onları. Bazen ise bu duygu ile hiç karşılaşmadıkları için ne olduğunu ve ne istediklerini bilmeyerek geçer, boş birliktelikler yaşarlar."

Kafamı yeniden sallayıp bardağımdaki şarabı tek bir dikişte bitirdim.

"Şimdi sen benim, pasif olan olmamı istiyorsun?" Başımı salladığında çevreme baktım.

"Evet ya da hayır deme zorunluluğunda hissetme kendini. Daha bu konu hakkında bir şey bilmediğini bilerek bu konuyu çok açarak anlattım. Şaşırmış hatta korkmuş olabilirsin çok normal."

Şaşırmış mıydım? Yüzde yüz. Korkmuş  muydum? Belki biraz.
Sadece nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. Böyle bir şeye evet demek çok fazla sorumluluk yükleneceğimi belirtiyordu ve bu kadar sorumluluğa hazır mıydım bilmiyordum.

"Benim... benim biraz zamana ihtiyacım var."  Başını sallayıp yemeğin ücretini ödemek için kalktı. Ben de kalktığım gibi önüme gelen ceketi giydim. Yavaşça Louis' nin olduğu yere doğru yürümeye başladım. İkimiz de kapıdan çıkıp çoktan bizi bekleyen arabalarımıza doğru ilerledik.

"Harold bu akşam çok olgun davrandın teşekkür ederim." Ne diyeceğimi bilmediğim için sadece başımı salladım.

"Aramanı bekliyor olacağım. İyi akşamlar Harold."

"İyi akşamlar Louis." Arabama binmem ile kafamı direksiyona bıraktım.

Ne yapacaktım?

Call Me Daddy //Larry Stylinsonजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें