I Like You A Little Bit

1.6K 146 259
                                    

En son dışarı çıkmamız üzerinden 1 hafta geçmişti ve o zamandan beri konuşmuyorduk. Elim sürekli telefona gidiyordu. Her mesaj ya da arama sesini o zannediyor ve telefona koşuyordum. Çok kötü bir şekilde düştüğümün farkındaydım ama kendimi kurtaramıyordum bu çukurdan. Dipsiz bir çukurdu ve ben düşmeye devam ediyordum. Korkarak yere çakılacağım zamanı bekliyordum. O zaman olacaktı işte ölümüm. Ölmemek için ise bir ip bekliyordum beni düşmekten kurtaracak ya da çukurun sonunda birini.

Yeniden telefonuma mesaj gelmesi ile düşüncelerimi dağıtıp ondan gelmediğini düşündüğüm için hevessizce telefonu elime aldım. Ekranda Tomlinson yazısını görmem ile küçük bir şoka girdiğimde telefonu kucağıma düşürmüştüm. Hızlıca telefonu geri alıp mesajını açtım.

Gelen mesaj:Tomlinson
Akşam saat 8de benim evimde buluşalım. Konumu atarım sana.

Gelen sıkıcı mesajı ile gözlerimi devirdim. Tabii ki de evine gideceğim için heyecanlıydım ama onu o kadar tanımaya başladıktan sonra bir hafta mesaj atmayıp üzerine böyle sıkıcı bir mesaj atınca gözümü devirmeden tutamamıştım kendimi. Yine de oturduğum yerden kalkıp dolabımın önüne geçtim. Saat akşam beşi gösteriyordu. Tüm gün boyunca yaptığım şeyin sadece yatakta oturmak olduğunu o zaman fark etmiştim. Elimi kıyafetlerimde gezdirip derin bir nefes verdim.  Neden bulaşacağımızı söylememişti o yüzden ne giyeceğini tam olarak bilmiyordum. Evine çağırdığı aklıma yeniden gelince elim ayağım birbirine dolaşsa da sakin olmaya çalışarak yarım saattir önünde durduğum dolaptan bir pembe gömlek ve siyah pantolon alıp yatağıma attım. Temiz iç çamaşırları da çıkartıp büyük ihtimal yeniden düşüncelerime dalacağım için 1 saat boyunca kalacağım banyoya girdim.

•••••••••

Lux'un önüne geldiğimde kaşlarımı çattım. Konum burayı gösteriyordu. Tam ne yapacağımı düşünürken bir mesaj daha geldi telefonuma.

Gelen mesaj: Tomlinson
Otelin içine girip resepsiyona lucifer de sana yolu gösterecektir.

Gelen mesajla daha da kafam karışsa da Lux'un üzerine inşa edilmiş otele bakıp hızla girişini bulmaya çalıştım. Bana evinde bulaşacağımızı söylemiş ve şimdi beni otel de karşılıyordu. Onun saçmalığını anlamaya çalışırken otelin girişinden içeri ilerlemiş ve resepsiyonun önünde durmuştum. Kadın dikilmemden dolayı bana garip garip baksa da ben karşılık vermemiştim. Kendimi salak gibi hissediyordum. Bir resepsiyona Lucifer demek ne demekti? Kadının büyük ihtimal bana güleceğini göz önüne alarak çıkardım kelimeyi ağzımdan.

"Lucifer." Kadının gözlerindeki bıkkınlık geçip onun yerine şaşırma sonra ise sert bir bakış geldiğinde bu sefer garip garip ona bakan bendim. Oturduğu yerden kalkıp onu takip etmemi söyledi. Beraber arka tarafa ilerlediğimizde ben ise çevreye odaklanmıştım. Başka bir asansörün önünde durduğumuzda Louis'nin neden sadece arkadaki asansöre bin demediğini düşünüyordum.

"Asansöre bin kimse olmasın. İlk birinci kata çık ondan sonra ise 1,3,7,8,6 rakamlarına bas." Kafamı sallayıp rakamları aklımda tutmak için içimden tekrar etmeye başladım. Birinci kata çıktığımda kimsenin asansöre girmemesi için kapıyı kapat tuşuna hızlıca basıp kapının kapanmasını bekledim. İleriden biri elini kaldırıp asansörü beklet anlamında işaret ettiğinde görmezden gelip kapının kapanmasına izin verdim. Kendimi kötü hissederken titreyen ellerimle aklımda tekrar ettiğim rakamları tuşladım. Asansör bir an durduktan sonra arka tarafımdaki demir duvar gibi duran şey açıldığında başka bir asansöre çıkan kapı olduğunu anlamıştım. Diğer asansöre bindiğimde tek bir tuş olduğunu görünce ona baktım. 26. Bastığım gibi önümdeki kapı kapandığında derin bir nefes alıp asansörün yavaşça yukarı çıkmasından yararlanarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kapı küçük bir sesle 26. katta açıldığında derin bir nefes alıp direk salona adımımı attım. Sağ tarafımda kaliteli bir bar duruyor karşımda ise mükemmel bir manzarayla birlikte koyu renkte koltuklar vardı. Hiçbir yerde televizyon göremiyordum ki böyle bir manzarayla insanın başka bir şey izleyeceğini de zannetmiyordum. Koltukların tam karşısındaki küçük merdivenlerden adım sesleri geldiğinde kafamı oraya çevirdim. Tüm ihtişamı ile Louis karşımdaydı. Siyah takımının kol düğmelerini açıp bakış açımda olmayan ama tahmin ettiğim küçük bir koltuk ya da pufa attı ceketini. Gömleğinin birkaç düğmesini de açtığında yutkunup ortasında durduğum salondan bir adım geri attım. Beni eve çağırdığında böyle bir şey beklememiştim.

Call Me Daddy //Larry StylinsonWhere stories live. Discover now