It's Time

1.9K 141 428
                                    

Elini hala bana doğru uzatmış bir şekilde dururken sertçe yutkundum ve elinden tuttum. Cesaret vermek istercesine bir gülümseme gönderdi bana. Yavaşça eli elimdeyken kalktım. İçeri yatak odasına doğru gitmeye başlarken bacaklarım titriyordu. Şu an bunu istiyordum evet ama korkuyordum da.

"Dur Louis." Hemen bana döndüğünde elim hala elindeydi.

"Vazgeçmek istiyorsan sıkıntı yok be-"

"Hayır hayır ondan değil. Ben şey diyecektim öncelikle o odayı görsem olur mu?"

Düşünmeye başladığında göz kontağımızı bozmamıştı sonra ciddi bir ses ile konuştu.

"Buna hazır olduğuna emin değilim küçüğüm"

Yutkunup sırtımı dikleştirdim, öz güvenli bir ses ile konuştum.

"Hazırım buna" bu dediğime hafiften gülüp elimdeki elini sıkılaştırdı.

"Daha BDSM hakkında çoğu şeyi yeni öğrendin ve bana şu an babacığım ya da efendim diyemeyeceğini de biliyorum. Üzerine oradaki her şeyi bir anda görmek korkutabilir seni o yüzden olmaz Harold."

"Ama-"

"Aması yok. İstersen birkaç parça eşya getirebilirim oradan ama şu anlık giremesin." Dediğine onaylar bir şekilde kafamı salladım. O da gülümseyip elimi bıraktı.

"O zaman güzelim, benim odama gir ve üstünü çıkartıp kapının yanına otur. Bakışların yukarı olmasın aşağıya doğru bak." Emir verici tonu beni ürpertse ve geri konuşma isteğimi arttırsa da bu konuyu merak ediyordum o yüzden sadece başımı salladım ve kapıdan içeri girdim. Tüm kıyafetlerimi çıkartmaya başladığımda hafiften sertleştiğimi görebiliyordum bile. Bana yapacağı şeyler ne kadar ödümü kopartsada bir andan da onu arzulamama sebep oluyordu. Belkide bu yüzden dayanamıyordum ona.

İç çamaşırıma bakarken dışarıdan ayak sesleri duymam ile üstümde bırakmıştım onu ve şu an o tamamen giyinikken karşısında çırılçıplak olmak beni geriyordu. Kapının yanına tam zamanında oturup ellerimi kucağımda birleştirdim ve açılan kapıdan içeri giren tanrının ayakları ile karşılaştım. Aklıma ilk gün ayakkabılarına kustuğum gelince yüzümü ekşitsem de vücuduma değen soğuk şey ile bir anda şoka uğramamış ve neredeyse ona bakacaktım.

"Bunun ne olduğunu bilebilir misin Harold?"

"Hayır." Çoğu şeyde yeniydim ve soğuk bir metalin vücuduma değmesi ile anlayamamıştım ne olduğunu.

"Bakabilirsin." Kafamı direk kaldırıp önce yüzüne baktım sonra ise parmakları arasında tuttuğu kelepçeye. Hafiften yutkunduğumda başka bir yere doğru gidip duvarın köşesindeki çekmecelerden birini açtı. İçinden bir şey alıp geldiğinde elindekinin kravat olduğunu gördüm.

"Yoksa bunu mu tercih edersin?" kafamda ikisini tartarken onun yüzüne baktım. Acaba o hangisini istiyordu?

"Kravat." Kafamdaki düşünceyi bir kenara bırakarak konuştum. Kelepçe olmasını istemiş olsa bile umursamayacaktım. Kelepçe şu an gözüme ürkütücü gelmişti.

"Güzel seçim Harold. Sana bu renk çok yakışacaktır. Şimdi ayağa kalkmanı istiyorum ve ellerini önünde birleştirmen lazım." Nazikçe konuştuğunda oturmaktan uyuşmuş bacaklarımla zorla kalkıp heyecandan karşısında titrememeye çalıştım. Ellerimi büyük bir ustalıkla birbirine bağlarken ben onu izliyordum.

"İç çamaşırını çıkartmamışsın?" sorarcasına konuştuğunda bağladığı ellerimi serbest bırakıp tek kaşımı kaldırdım.

"Rahat etmedim. Yoksa bir sıkıntı mı var?" İnat bir sesle konuştuğumda güldüğünü gördüm. Ağzında bir şeyler gevelediğinde yeniden konuştum.

Call Me Daddy //Larry StylinsonWhere stories live. Discover now