#128

44 7 0
                                    



Yusuf her akşam olduğu gibi yine facebook'ta
dolaşıyordu... Gözü her gün paylaşımlarını
takip ettiği sayfadaydı... Aslında sayfada değil
sayfaya yorum yapan Büşra isimli o
kızdaydı... Her akşam mütevazi yorumlar
yapardı sayfaya.. Uzaktan uzağa hayranlık
besliyordu Yusuf Ona... Defalarca mesaj atmak
istemiş ama gönderememişti.. En sonunda
cesaretini topladı ve kıza arkadaşlık isteği
gönderdi.. Birkaç saat sonra girdiğinde
isteğini kabul etmiş olarak gördü...
Heyecandan ağzı kulaklarına varıyordu..
Hemen kontrol etmeye başladı.. Tuhaf olan bir
şey vardı, listesinde Yusuf'tan başka erkek
yoktu.. Ama neden? Neden Yusuf'un isteğini
kabul etmişti..?
Ertesi gün mesaj attı Yusuf... Selamlaşma,
tanışma derken iyi anlaşmışlardı.. Yusuf
aklına takılan soruyu sordu Büşra'ya
-neden listende benden başka erkek yok...
-Helal olmadıkları için..
-Peki beni niye ekledin?
-......
-Cevap verir misin?
-Bilmiyorum..
Anlamıştı ki kızın da kendisine ilgisi vardı...
Ve bir aşk başlamıştı... Öyle böyle bir aşk
değil ama...
Büşra her fırsatta Yusuf'a dinin güzellikleri
anlatıyordu, her kelimesinde ALLAH aşkı vardı
Büşra'nın... Yusuf da en çok o yanını
seviyordu... Sabahları namaza uyandırmak
için aramalarını, her vakit namazında
"Namazını kıldın mı" diye hatırlatmasını,
teheccüd namazına kaldırmasını, her gün bir
cüzü paylaşarak hatim indirmeyi teklif
etmesini, her şeyini, her şeyini seviyordu
Büşra'nın... Meğer dinini sadece 5 vakit
namaz kılmakla, bir ay oruç tutmakla
koruyacağını sanan Yusuf'un ne çok eksiği
vardı..
Aylar ayları kovaladı... Birbirlerine "aşkım,
canım" bile demeyen bu çift artık evlilik
safhasına gelmişti.. Ama işin en ilginç yanı
birbirlerini hiç görmemişlerdi.. Görmek
istememişlerdi... Yusuf istiyordu aslında,
merak ediyordu sevdiğini.. Ama sevdiği "O
duyguyu yüzyüze tadalım" dediği için sesini
çıkarmamıştı... Büşra her şeye razıydı...
Sevdiği insanın yüzünü hiç merak etmiyordu..
Yüreğini sevmişti çünkü..
Ve buluşmak için anlaşıldı... Yusuf Bursa'dan
Konya'ya gidecekti sevdiğini görmek için...
Büşra'nın yanında kuzeni olacaktı.. Başbaşa
kalmamış olacaklardı.. Belirlenen çay
bahçesinde söylenilen masaya doğru
ilerliyordu Yusuf.. Kalbi yerinden çıkacaktı..
Masada oturan iki bayanın yanına gelerek
selam verdi... Ayağa kalkıp selamını aldılar
Yusuf'un... Büşra'nın da kalbi yerinden
çıkacak gibiydi... Sevdiği tam karşısında
duruyordu... Eli ayağına dolaşmıştı... Yusuf
sandalyeye oturdu...
"Beklediğimden çok çok güzelsin" dedi...
Ama bu sözleri Büşra'ya bakarak değil kuzeni
Şeyma'ya bakarak söylemişti... İki kuzen ne
yapacaklarını şaşırdı.. Yusuf ters giden
birşeylerin olduğunu sezince
"Bir hata mı ettim" dedi...
"Büşra benim" dedi, az önce güzel olduğunu
söylediği bayanın yanındaki...
Ufak bir sessizliğin ardından konuşmalar
başladı... Büşra'nın başı yerdeydi.. Hem
utanıyor, hemde başta yasananlara canı
sıkılıyordu.. Yusuf ise iyice süzüyordu Onu..
Hayal kırıklığına uğramıştı.. Büşra hayalindeki
insan değildi.. O güzel birini istemişti... Oysa
Büşra o kadar güzel biri değildi.. Büyük bir
hata yaptığını düşünmeye başladı.. Hayır,
hayır Büşra'yla evlenemezdi.. Onu yanına
yakıştıramadı bir türlü..
Bir saatlik oturmanın ardından ayrıldılar...
Yusuf otobüse binmişti.. Eli telefona gidip
geliyordu.. Birşeyler yazmak istiyordu Büşra'ya
ama yapamıyordu... Sonunda uzunca bir
mesaj yazıp gönderdi...
"Bir yeni mesaj" yazısını gören Büşra
heyecanla mesajı açtı... Kimbilir ne güzel
şeyler yazmıştır diye geçirdi içinden... "Büşra
sen çok iyi bir kızsın aslında" diye başlıyordu
mesaj... Bu cümle bile Büşra'nın beyninde
şimşekler çakmasına yetmişti... Ve devamında
kendisini beğenmediği, evlenemeyeceği falan
yazıyordu... Gözünden yaşlar boşalıyordu..
Şeyma telefonu çekip aldı elinden, o da
okudu... Nasıl olurdu böyle bir şey.. Birbirlerini
böyle seven iki insan nasıl olur da ayrılırdı...
Büşra günlerce ağladı... Namazlarını bile huşu
içinde kılmıyordu artık.. Dünya ile ilgisini
kesmişti.. Sürekli Yusuf'un profiline bakıyordu
gizli gizli.. Ne yapıyordu merak ediyordu...
Birkaç gün sonra "nişanlı" yazısını gördü
Yusuf'un profilinde.. Dünyası yıkılmıştı... O
inançlı Büşra intiharı düşünüyordu artık.. Evet
evet artık bu dünyada Onsuz yaşayamazdı...
Mutfağa koştu hemen.. Bulduğu tüm ilaçları
odasına götürdü ve kapıyı kilitledi.. Hem
ağlıyor hem ilaçlara bakıyordu.. Ağlarken
uykuya daldı bir an...
Rüyasında Yusuf'u gördü.. Ateşe doğru
koşuyordu Yusuf.. Büşra da Onun ardından..
Yetişemedi Büşra, koştu koştu ateşin kenarına
geldi... Ateş onu da çekiyordu yakmak için..
Büşra ise kaçmaya çalışıyordu... Sonra bir el
tuttu Büşra'yı.. Kimin eliydi bu.. Kimse
görünmüyordu.. Bembeyaz bir nurdu sanki...
Ve bir ayet yankıladı Büşra'nın kulaklarında
" Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer
bildiklerinizde hayır vardır.. ALLAH bilir, siz
bilemezsiniz"
Uyandı Büşra... Ağlıyordu... Nasıl olmuş da
intihar etmeyi düşünmüştü.. Hemde fani bir
aşk için.. Tevbe istiğfar ederek ilaçların hepsini
pencereden dışarı fırlattı...
Ve 6 yıl sonra...
Büşra çok geçmeden bir imam ile evlenmişti..
Düğünlerinden hemen sonra Umre'ye
gitmişlerdi eşiyle.. Hayalini kurduğu evliliği eşi
Salih de bulmuştu... Bir de dünya tatlısı kızları
olmuştu... Kızlarını tam islama uygun şekilde
yetiştirmişlerdi.. Küçük yaşta hafızlık kursuna
vermişler ve hafızlığına az kalmıştı...
O gün Salih eşini ve kızını alıp bir parka
gitmişlerdi.. Sürprizi vardı eşine.. Büşra
çatlayacaktı meraktan.. Cebinden kağıtlar
çıkardı Salih...
-Bu ne?
-Bil bakalım ne?
-Söyler misin!
-Dünyada en çok istediğin şey..
-Ama ney..
-Senden gizlice hac için başvuru yapmıştım
ikimize... Seçilmişiz, bu yıl Hacc'a gidiyoruz
hep beraber...
Büşra sevinçten ağlıyordu.. Eşinin gözüne
minnettar gözlerle baktı.. 6 yıllık evliliklerinde
hiç üzmemişti Salih Onu.. Hiç incitmemişti..
Aynı şekilde O da Salih'i hiç incitmemişti...
Tam o sırada kızları Hacer ağlayarak
annesinin yanına geldi..
-Şuradaki kız bana hakaret etti, öcü gibi
giyinmişsin dedi..
Kızları Hacer yaşıtları gibi değildi.. Başını
kapatır, elbise giyerdi.. Kendi isterdi böyle
olmayı.. Annesi babası da gurur duyardı..
Ileride oynayan kız ise neredeyse çıplak olan
bir kız çocuğuydu... Büşra hemen kalktı
yerinden.. Amacı kalp kırmak değil tebliğ
etmekti.. Belli ki çocuğun ailesi bilinçsiz bir
aileydi.. Kızının elinden tutarak çocuğun
ailesinin yanına doğru gitti.. Masada açık
seçik giyinmiş, edepsizce ağzında sakız
çiğneyen bir kadın ve kolunda dövme, önünde
bira şişesi duran bir adam oturuyordu...
-Hanımefendi, biraz konuşabilir miyiz, dedi
Büşra...
-Ayy sizin gibilerle ne konuşacakmışım ki
ben...
-Ne var ki halimizde..
-Küçücük çocuğun beynini yıkamışsınız, şunun
giyinişe bak.. Hangi devirde yaşıyoruz ayol...
Konuşmanın başından beri arkası dönük olan
adam,
-Nermin biraz sakin olur musun, ileri
gidiyorsun dedi...
Ama bu nasıl olurdu.. Bu Yusuf'un sesiydi..
Büşra donup kaldı... O sırada adam arkasını
döndü.. Evet bu Yusuf'tu.. Büşra'yı karşısında
gören Yusuf soke olmuştu.. Utandı başını
eğdi.. Büşra hareketsizce duruyordu öyle... O
Yusuf'u gördüğü için değil, Yusuf'u o halde
gördüğü için şaşkındı... Kadın:
-Şu yobaza bakın, şimdi de kocama göz
koydu, demeye başladı...
Ve Büşra'nın kocasına seslendi..
-Karına sahip çıksana, milletin kocasına
asılıyor...
Salih kalktı yerinden.. O'na yakışan tek şey
vardı... Gitti eşinin elini tuttu ve arkalarını
dönüp yürümeye başladılar...
Yusuf.. Ah Yusuf... Büşra'dan ayrıldıktan sonra
abdestli namazlı olduğu söylenen bir kızla
evlenmişti.. Kızın güzelliği dillere destandı...
Tam da Yusuf'un istediği gibi.. Koluna
yakışacaktı, yanına yakışacaktı... Ama
evlendikten sonra ters giden şeyler olmuştu..
Eşi Nermin ailesinin baskısı ile kapandığı için
evlenir evlenmez açılıp saçılmıştı.. Günah
günahı doğurmuş, gitgide bataklığa düşmüştü
ikisi de.. Yusuf içki içen, eşiyle kumar
partilerine giden bir insan olmuştu..
Yetiştirdikleri çocuk da kendileri gibiydi..
ALLAH'ın bir olduğundan, Peygamber'in
varlığından haberi bile yoktu...
Ve Büşra onların yanından ayrılırken eşinin
elini hiç bu kadar sıkı tutmamıştı... Binlerce
şükür ediyordu içinden.. Nasıl bir hatadan
korunduğunu şimdi daha iyi anlamıştı.. Ve o
gördüğü rüyayı.. Yusuf'un ateşe düşüşünü,
kendisinin ordan kurtuluşunu... Ve ayet
yankılandı kulaklarında yine :
"Sizin hayr bildiklerinizde şer, şer
bildiklerinizde hayır vardır.. ALLAH bilir, siz
bilemezsiniz" Bakara 216
Ve şu cümleyle RABB'ine seslendi:
"Şer bildiğim şeylerde yarattığın hayra
hayranım ALLAH'IM"...

Kıssadan Hisseni AlWhere stories live. Discover now