BÖLÜM:20 SUYUN EFENDİSİ

1.1K 38 13
                                    

   kız bana hala bakıyordu.benden neredeyse 6-7 yaş küçüktü.yoksa düşman mısın dediğinde kendime geldim ve '' yo yo yo hayır düşman falan değilim ben sadece nereden geldiğimi ve nasıl geldiğimi ha bir de kim olduğumu hatırlamıyorum.'' o sıarada içeriye üstü deniz yeşili zırhla kaplı olan kaslı bir adam girdi ve bana doğru dönerek nasılsın diye soğuk bir tavırlasordu ben de aynı soğuklukla iyiyim diye cevap verdim.bana doğru döndü ve o halde heralde konseyin huzuruna çıkarak bize nereden geldiğini kim olduğunu ve neden geldiğini anlatabilirsin dedi.sonrada cevap vermemi bile beklemeden çekip gitti.tam yorganı kaldırıyordum ki neredeyse tamamen çıplak olduğumu farkettim.hemen yorganı tekrar kapattım ve kıyafetlerim nerede diye yanımdaki görevliye sordum.bana beni bulduklarında kıyafetlerimin olmadığını aynen bu şekilde olduğumu söyledi ve bana olacak yeni bir kıyafet gösterdi.bu da tıpkı az önceki adamın üzerindeki zırh gibi deniz yeşiliydi.ama değişik ve oldukça rahat bir kumaştan yapılmıştı herhangi bir metalden değil.

    hemen kalktım ve giyinme odasına kadar yorganımla birlikte gittim.orada verdikleri kıyafetleri giydikten sonra yanıma gelen konsey asistenıyla birlikte konseyin yanına gitmek üzere yola koyuldum.ayağımda oldukça rahat sandeletler vardı ve yürümesi da çok rahattı.konseyin göndermiş olduğu asisten konsey toplantı salonunun kapısında beni braktı ve gitti.kapıdaki görevli benim geldiğimi konseye bildireceğini söyleyerek içeriye girdi ve on dakika sonra görevli yanımageldi ve içeri girebileceğimi söyledi.içeriye girdim ve kendimi on iki tane taht olan koca bir odada buldum.ortada koca bir taht vardı ve bu taht çok önemli birkişiye ait olmalıydı çünkü deniz mercanları ve incileriyle bezenmişti.hemen onun sağındada bir tane görkemli taht daha vardı o da kralın eşine ait olmalıydı.(o kişinin kral olduğunu anlamıştım.aslında bunu anlamak için dahi olmaya gerek yok.)her neyse hemen bu iki tahtın sağında ve solunda diğer tahtlara göre daha görkemli ama kral ve kraliçeninkine göre sade bir taht vardı bunlar kralın en yakınındaki kişilere ait olmalıydı.

     diğer tahtlarda konseyin diğer üyelirine aitti en azından ben öyle tahmin ediyordum.kral tahtı ve yanındaki diğer üç görkemli tahtta boştu.bunun üzerinde fazla durmamaya karar verdim.çünkü diğer tahtların hepsi doluydu ve hepsi gözlerini bana dikmiş bakıyordu.burası bana bir yeri hatırlatıyordu ama nereyi.ah bir hatırlayabilsem neresi olduğunu ama sadece tanıdık geliyor neresi olduğunu hatırlayamıyorum.ben düşüncelerimle boğuşurken gür bir ses duydum ''bizi seyretmeye devam mı edeceksin yoksa artık neden burada olduğunu ve daha da önemlisi kim olduğunu söyleyecek misin?''

   bana soru yönelten adamı bulmuştu.kırlaşmış sakalı ve gözlerinin altındaki mor halkalar bir süredir uykusuz kaldığının kanıtıydı.gözleri açık elaydı ve tek yanağında gamzesi vardı.kırlaşmış saçları ve yüzündeki hafif kırışıklıklar olmasa yakışıklı sayılabilirdi.ben de o adam bakarak konuşmaya başladım''doğrusunu söylemek gerekirse kim olduğumu nereden nası ve neden geldiğimi bilmiyorum.yalnızca çok büyük bir patlama olduğunu hatırlıyorum.sonra karanlık sadece karanlık var başka bir şey hatırlamıyorum.sadece adımı biliyorum perseus jackson.

   ilk başlarda ifadesiz olan suratlar şimdi yarı şaşkın yarı heyecanlıydı.kendi aralarında fısıldaşmaya başladılar.kimisi hayır kesinlikle bu o olamaz derken kimisi olabilir gibi şeyler söylüyordu.birisi diğerlerini susturdu. bu o en başta bana soru soran gamzeli adamdı.onun beklenen kişi olup olmadığını bilmiyoruz.bunu öğrene kadar onu askerlerin arasına alalım savaş durumundayız biliyorsunuz en ufak desteğe bile ihtiyacımız var.hem kolundaki neptün sembolü onu bir asker birliğine ait olduğunu gösteriyor ayrıca atletik ve kaslı bir vücudu var ve yaşı oldukça genç.beklenen kişi olup olmadığına gelince onu eğitim sırasında öğreniriz.herkes benim hakkımda konuşuyordu ben hariç.ben de konseye bir soru yönelttim.pekala bana ne olacağına karar verdiğinize göre şimdi burası neresi siz kimsiniz dedim.konseyden önce cevap gelmedi ve daha sonra ihtiyar bir adam kalkarak bana doğru döndü.sonra konuşmaya başladı''burası neptün gezegeni.güneş sistemindeki dokuz on gezegenden birisi.burası yüce tanrı denizlerin hakimi,atların tanrısı yer sallayan ve ve yerin altından yürüyen poseidonun gezegeni ama sadece burayı kurdu ve gitti.tıpkı diğer gezegenlerin tanrılarının olduğu gibi.neptün dışında uranüs,mars,jüpiter,venüs,satürn,merkür ... diğer tanrıların gezegenleri.bu dört tahtın neden boş olduğunu merak ediyorsundur heralde.buralar boş çünkü üç bin yıldır kralımız yok ve o olmadığı için bir eşi de yok.son kralagremondu ve o poseidonun soyundan gelen son kişiydi.tahta poseidon soyundan gelmeyen kimse geçemez.neptün en parlak dönemini kral asklepius zamanında yaşadı o bizzat poseidonun oğluydu.dört bin yıl önceydi.mars gezegeni yani savaş tanrısının gezegeni diğer tüm gezegenler savaş açtı.mars kralı acımasız birisi ve katliyamlarında sınır tanımıyor.diğer gezegenlerin kralları var ve en azından kendilerini koruyabiliyorlar ama bizim kralımız yok bu yüzden biz de tıpkı diğer gezegenler gibi yanileceğiz.ayakta kalan son gezegen biziz.athena,hades,zeus ve diğer tanrıların gezegenleri birer birer düştüler ve ayakta kalan tek gezegen biziz.güç duvarımız aşamıyorlar ve aşmaları uzun sürmeyeceğe benziyor.jüpiter kralı jason merkür kralı leo  venüs kraliçesi pipper ve gerçek mars kralı frank plutonun kraliçesi hazel buradalar.bize sığındılar.ve senin poseidonun oğlu olduğunu düşünüyoruz kolundaki iz ve ismin.kehanette burada büyük bir savaş yaşanacağı ve bu büyük savaşta diğer gezegenlerin krallarını bir araya getirip onların başına geçerek onları yönlendirecek ve en güçlü olacak kişinin neptünün kralı olacağı ve poseidonun oğlu olacağı anlatılıyor.bu kral sava son verecek ve tüm güneş sistemine huzur verevek.bu kral çok güçlü olacak ve adı perseus olacak.''

    bu konuşmalar beni gerçekten etkilemişti.ben beklenen kişi olabilirmiydim yok canım ne alakaı var ben eziğin tekiyim hiç bir gücüm yok normal bir savaşçı bile değilim.her neyse şu kehaneti bi okuyum o sırada içeriye bir muhafız geldi ve kehaneti getirdi.kehanet:

tanrıların gezegeni tehlikeye girecek

bir gezegen feda edilecek

yok oluştan kurtulmak için

kahraman dünyadan gelecek

poseidonun oğlu uranüsü yok edecek

kolundaki dövmesi onun kimliği

yoktur onun evrende dengi

neptüne kral yediliye lider olacak

savaşı ya durduracak ya da marsa kıyacak

adı perseus olacak çok güçlü olacak

kendini belli edecek güçleri olacak

babası gibi güçlü onun kadar cesur olacak...

hafızası kayıp bilmez nereli 

öğrenecek ama önce görev bitmeli...

sonra öğrenecek suyun efendisi gerçeği

ne yani ben beklenen kral/kahramanmıydım?ben suyun efendisimiydim.

percy jackson ve olimposlular neptünün yoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin