BÖLÜM:8 ÖLÜMÜN KAPILARI

1.7K 69 4
                                    

     Dağ tanrılarından birisi sabah yanımıza geldi ve bizi uyandırdı.dövüş bugün yapılacaktı ve annbethe göre bir tanrıya karşı kesinlikle hiç bir şansım yoktu.bizi aldılar ve arena gibi bir yere götürmeye başladılar.annabeth bella ve ben ne yapacağımız hakkında konuşuyorduk bella bana kılıçla iyi dövüştüğümü söyledi bu yüzden kılıçla saldırmalıymışım.annabeth ise bellanın dediğini onayladı ve ekledi bu yaratıklar her ne kadar dağ tanrıları çok güçlü olsalarda pek hızlı oldukları söylenemez..bu yüzden hızlı olursan  onların kendi bölgelerinden kendi elementlerinden faydalanamayacağı anlamına gelir bu da senin zaferini garanti altına alır.kılıç sonrasında ve hemen ardındaan dev dalgalar, percy anladın mı?

   sadece kafamı sallamakla yetindim.savaşa hazırdım.elimde dalga kıran üzerimde bir yunan savaş zırhı ve başımda da miğferimle tıpkı truva filminden fırlamış gibiydim.bu düşüncelerle arenanın yolunu tuttum.aslına bakarsanız biraz heyecanlıydım çünkü kendi yaşamım annbethin yaşamı ve bellanın yaşamı tamamen benim ellerimdeydi ve onlar bana güveniyor muydu?eh işte bundan emin değildim özellikle de annbeth konusunda.tam bunları düşünürken bella yanıma geldi ve dudaklarını dudaklarımla birkeştirdi.annbeth yarı şaşkınlık yarı öfke ifadesiyle bizi izliyordu.bellanın dudakları çok yumuşaktı ve ilk başta karşılık vermesemde sonra karşılık vermeye başladım.bellanın bembeyaz teni ve tenin enfes kokusu beni benden alıyordu.öpüşme faslımız bittiğnde annabeth ortalarda yoktu.farketmeiştik ama o önden gitmeye başlamıştı bile.ona yetiştik.farkettirmemeye çalışarak gözündeki yaşları sildi ama gözleri hala kıpkırmızıydı ve bana döndü eğer öpüşme faslınız bittiyse bay kahraman arenaya girin!annabeth çok sinirli gözüküyordu.benim bunları kafaya takacak vaktimin olmaması ne kadar da acı.

      dağ tanrısı elindeki çift uclu palayı bana doğru savurdu çok güçlüydü ama dağınık savaşıyordu.bir anda üzerime doğru uçtu ve bana vurdu bu sarsıntıyla geriye doğru savruldum.yine o hislerim gelmeye başlamıştı saf öfke bedenimi ele geçiriyordu.dalgalar en az on metreydi ve hepsi dağ tanrısının üzerine boşaldı ama o da bana taş fırlatarak cevap veriyordu ve ne olduğunu dahi anlamadan yer sallanmaya başladı dağ tanrısının olduğu yerde koca bir çukur açılmıştı ve o da içine düşmüştü.üstü kayalarla doluydu.hemen dalgakıranla birlikte oraya gittim ve kılıcı boğazına dayadım.arenadan öldür,parçala gibi sesler geliyordu ama ben cani değildim.dağ tanrısından bir ses geldi ''hadi öldür beni deniz tanrısının oğlu bu ölümüne bir dövüş eğer burada yatan ben değilde sen olsaydın ben hiç tereddüt etmeden seni öldürü-''şşş dedim.ben senin ne yapacağını biliyorum ama ben ne yapmayacağımı biliyorum.ben düşene bir şey yapmama el uzatmak dışında dedim ve elimi uzatarak onu kaldırdım.

    dağ tanrısı oldukça şaşkın görünüyordu percy jackson senin yerinde başka bir kahraman olsa beni sağ bırakmazdı sen diğer kahramanlardan hem daha güçlü hem de daha merhametlisin dedi.utanmıltım doğrussu.annbeth ve bella yanıma geldiler.kalabalıktan bir dizi tezahürat yükseliyordu.'' su çocuğu,su ...''

    dağ tanrısı ayağa kaltı ve ben pheliyus percy jackson sana selam olsun deniz tanrısının oğlu!pheliyus bana dağdaki ölüm kapılarına kadar eşlik etti ve daha ilerisine gelemem percy kendine iyi bak dedi ve bir anda yok oldu.annabeth ben bella ve kıvırcık kalmıştık.aslında kıvırcık yeni gelmişti çünkü dağ tanrılarından korkuyordu ve sonradan yanımıza geldi.

      biraz yürüdükten sonra bir mağaraya daha geldik.karanlıkta bir köşeden döndük ve işte tam karşımızda :ÖLÜMÜN KAPILARI!

percy jackson ve olimposlular neptünün yoluWhere stories live. Discover now