BÖLÜM:18 NEPTÜN

1.1K 46 14
                                    

     ANNABETH

ne yani...bu ses....bu ses çok tanıdıktı.fazla tanıdık.bu ses benim için hayatın anlamıydı.bu ses benim tek gerçeğimdi.bu ses benim yaşama sebebimdi.bu ses gerçek olamayacak kadar güzeldi.bu ses percynindi.bu gerçek olmazdı olamazdı.percy yaşıyor muydu yani.ama bu bu imkansızdı yani sonuçta koca gezegen parçalalara ayrılmıştı hem o ceset kimindi öyleyse.hayır bu mümkün değildi percy yaşıyor olamazdı.keşke olsaydı ama yaşayamazdı sonsuza dek yoktu artık.

  eğer o yoksa bende yaşamayacaktım ben de yaşamayı hak etmiyordum.sonuçta o bizi kurtarmak için kendini feda etmişti benim onsuz yaşayabileceğimi nasıl düşünebilirdi.o an aklıma bir şey geldi ölmemi istemeyen percy ve poseidon.elbette bana bir tür zihin oyunu oynuyordu.bir an öfkemi kontrol edemedim ve poseidon çık karşıma da öyle konuşalım diye haykırdım.deniz kabardı kabardı.dev bir dalga oluştu ve içinden poseidon çıktı bana doğru döndü ve ''gerçekten çok zekisin.ben olduğumu anladın ama neden ölmek istiyorsun annabeth.''bende poseidona doğru döndüm ve peki sen benim yaşamamı neden bu kadar çok istiyorsun diye sordum.poseidon ufka bakıyordu bana doğru dönmeden konuşmaya başladı.''çünkü sen oğlumdan bana kalan tek şeysin.seni her zaman koruyacağım.oğlumu koruyamadım ama seni koruyacağım annabeth.oğluma yapamadığım babalığı sana yapacağım.''

  bu sözleri beni derinden etkilemişti demek gerçekten percyi çok ama çok seviyordu.tanrıların pek çok çocukları olmuştu .ama hiçbiri ölen çocuklarının arkasından bu denli yas tutmamıştı.bir anda bir şeyi farkettim yas tutan yalnızca poseidon değildi tüm melez kampı hatta tanrılar bile yas tutuyordu.saate baktım.percynin kefeni saat beşte yakılacaktı.ben en azından orada onu son yolculuğuna uğurlamalıydım.percynin kefeni olimpos tarafından hazırlanmıştı.her tanrının kendi amblemi vardı ares bile ağlamasa bile üzüldüğünü belli etmemeye çalışsa bile oldukça üzgün görünüyordu.percyni bedeni yakılmak üzere kaldırılmıştı ve yakılacağı yere doğru gidiyordu.tanrıların önünden tek tek geçti ve  o surada gür bir ses duyuldu bu POSEİDONdu.oğumla başbaşa kalmak istiyorum dedi ve percynin bedenini larak ışınlandı kimse nereye gittiğnii bilmiyordu.

   POSEİDON

oğluma son kez veda edecektim ama bu kadar kişinin önünde yapamazdım bunu.percy benim en sevdiğim oğlum sen dünaya gelemiş geçmiş en güçlü kahramansın ama ben senin kıymetini bilemdeim.o sırada bir şey dikkatimi çekmişti anaklusmosu perye verirken öldüğünde bile ona geri dönmesi için kutsamıştık.ama kılıç hala melez kampındaydı.geri dönmemişti.hemen kampa gittim ve bir anda bir şeyi farkettim.percynin tüm eşyaları zırhı miğferi yiyecekleri...ama kılıcı yoktu.kılıcın ölmüş olsa bile percynin yanına gitmiş olmalıydı yani bu ceset perynin değildi o halde percy neredeydi?

percy jackson ve olimposlular neptünün yoluWhere stories live. Discover now