eleven ☄

308 53 12
                                    

İlk buluşmalarından bir hafta sonra, aynı gün ve saatte toplanmak için sözleşmişlerdi. O gün aynı masanın etrafında toplandıklarında üç kişi eksikti. Bir süre beklemeye karar verdiler, sonuçta gelmeyecek olsalar haber verirlerdi, değil mi?

"Nerede bunlar?"

"Jeno Jisung'u okuldan almaya gitti." dedi Jaemin usulca. Jisung okulda kendini bir şekilde koruyabildiğini söylemişti, ama çıkışta başına gelebilecek olası şeyleri engellemek için diğeri onu okul çıkışlarında bekleme kararı almıştı. "Ama Donghyuck nerede bilmiyorum."

O sırada kafenin kapısı gürültüyle açıldı, Donghyuck adeta yuvarlanarak içeri girdi. Saçları birbirine girmişti, kıyafeti de en az saçları kadar dağınık gözüküyordu. Tek omzundan düşmüş olan çantasını düzeltip kapıyı kapattı. Bakışlarını merakla ona dikmiş olan dört gence döndü, derin derin nefes alıp veriyordu. Yanakları kızarmıştı, dudağının kenarındaki ufacık yaradan kan sızıyordu.

Renjun bir anda "Ne oldu be sana?!" diye bağırıp ayağa fırladı, esmer çocuğu öyle görmek onu korkutmuştu. Donghyuck karşılık vermeden güldü. Ayaklarını sürüyerek gelip masaya otururken hala gülüyordu.

Oturduğu sandalyede iyice yayılıp geriye yaslandı. Beceriksizce saçlarını düzeltmeye çalıştı, biraz uğraşıp pes edince hemen sağında oturan Mark uzanıp birbirine karışmış tutamları yatıştırdı. Hyuck sonunda gülmeyi bırakabildiğinde solukları da düzene girmeye başlamıştı.

"Anlatacak mısın artık?"

"Hyunjin ve tayfasını biliyorsunuz, canları sıkıldıkça bana bulaştıklarından bahsetmiştim." Cümlesi bitince derince bir nefes daha aldı. "Yine aynı şey oldu işte."

Renjun sinirle kaşlarını çattı, dayak yemiş olduğu halde gülüyor olması ona hayli garip gelmişti. "Sadece laf atmakla kalmamış anlaşılan."

Donghyuck yeniden kıkırdamaya başladı. "Bana laf atınca bahçenin ortasında el hareketi çektim çünkü."

Bunun üzerine Renjun hariç diğerleri de gülmeye başladı, o kendini gülmemek için sıkıyordu. Kaşlarını çatılı tutmak için üstün bir çaba harcadığı her halinden belliydi, çünkü dudakları inatla yukarı kıvrılıyordu. "Hastasın sen."

Diğeri omuz silkti, bu durumu pek takıyor gibi görünmüyordu. İlk defa yumruk yiyor değildi, daha beteri de gelmişti başına. Bu yüzden çok da umursuyor sayılmazdı. Okulun ortasında bir öğrenciye yumruk attığı için ceza olacak olan Hyunjin'di, müdür kavgayı asla affetmezdi.

Jeno ve Jisung da geldiğinde dikkatleri bu sefer o ikisine yönelmişti, kızıl-kahve saçlı çocuk sonunda bakışlaron odağı olmaktan kurtulabildiğine seviniyordu. Jeno'nun Jisung'un okul çıkışına gitmesi gerçekten mantıklı bir karar olmuştu. Onu kapıda beklerken gören Felix ve arkadaşları, korkup abisini falan çağırdığını düşünerek Jisung'a yine laf atmışlardı ama yalnız olmadığı için sadece bununla yetinmişlerdi. Küçük olan teneffüslerde kendisini korumayı başarıyordu fakat okul çıkışları biraz sıkıntılıydı. Jeno'nun gelişiyle bu sorun da şimdilik çözülmüş gibi görünüyordu.

Neler olacağını zaman gösterecekti.

dear dreamWhere stories live. Discover now