13

951 89 19
                                    

But it's not forever, but it's just tonight

Kalabalık Kangmin'in sözleriyle sustu. "Ne demek istiyorsun? Benim bu işle bir alakam yok." Woojin karşı çıktı, Kangmin kafeterya masalarından birinin üstüne çıkarken yutkundu.

"O zaman açıkla, orada olmamana rağmen nasıl her detayı bilebiliyorsun?" kollarını birleştirip Woojin'e bir bakış attı. Kalabalık kıs kıs gülmeye başladı, bazı insanlar "ooooh soktu"* gibi şeyler bağırıyorlardı.

*Ç/N: Aslında burası "oooh burn" ama bence bu daha güzel oldu fkdkdl

Woojin omuz silkti. "Ne olduğunu duydum. Felix'i odadan çıkarken gördüm, tökezliyordu. Ona yardım ettim."

Woojin Felix, Changbin ve Hyunjin'in orada durduğundan bir haberdi, ama Kangmin sordu.

"Hey Felix, Woojin gerçekten sana partide yardım etti mi?"

Felix ve diğer iki erkek ellerini sallayarak ileri doğru adım atarken, Woojin'in nefesi kesildi. "Hayır." Felix başladı. "O  beni taciz edenlerden biriydi! Binnie bana yardım etmek için gelmişti."

Kalabalığın nefesi kesildi ve Woojin kafasını salladı, bir şeyler söylemeye çalıştı. "Uhh, pekala, gördüğün gibi, ben.."

Kangmin alay etti ve masadan aşağı atladı. "Sadece buradan git, duymak istemiyoruz."

Bundan sonra kalabalık dağıldı ve herkes öğle yemeği arası için dışarı çıktı.

"Hala vaktimiz var, hadi diğerlerine katılalım." Kangmin önerdi, büyük olan gözlerindeki yaşları silerken Felix'in sırtına yavaşça vurdu. "Siz çocuklar geliyor musunuz?"

Changbin başını salladı. "Evet, Hyunjin ve ben size katılacağız. Eğer diğerleri bizi bırakırsa."

Felix omuz silkti, Changbin'in kolunu tuttu. Eğer başka biri olsaydı, elini kolundan çekmesini isteyebilirdi ama bir şeyler farklıydı. Hatta, belki de bundan... hoşlan mıştı?

Grup dışarı çıktı ve her zaman ki masalarına oturdu.

"Changbin ve Hyunjin bir süre bizimle oturacaklar. Belki de şu andan itibaren." Kangmin sandalyesine otururken söyledi.

Chan karşı çıkacakmış gibi baktı ama Changbin'in kolunu kavrayan Felix'i görünce bir şey söylememeye karar verdi.




Okul bittikten sonra Felix Changbin'le okul kapısında buluştu. "Araca ihtiyacın var mı?" Genç olana sordu.

Felix omuz silkti. Henüz eve gitmek istediğinden emin değildi, ebeveynleriyle uğraşmak istemiyordu.

"Henüz eve gitmek istemiyorum. Güzel bir gün ve ebeveynlerim sinir bozucu." Kıkırdadı. Ellerini ceketinin cebine koydu.

"Seni bir yere götürebilirim, kahve ya da baika bir şey içebiliriz." Changbin Felix'i arabasına yönlendirirken önerdi.

İkisi arabaya bindi, Changbin ısıtıcıyı açmıştı. Gün oldukça soğuk başlamıştı ve oldukça hızlı. Felix titredi, Changbin arkadaki battaniyeye ulaşmak için arakaya doğru eğildi ve battaniyeyi Felix'in omuzlarına nazikçe sardı.

Felix minnetle gülümsedi.

İkisi rahatlatıcı bir sessizlikte bir süre oturduktan sonra Changbin motoru çalıştırdı ve ısınmasını bekledi.

"Ne var biliyor musun? Siktir et." Changbin iç çekti.

Felix'e doğru eğildi. Yanaklarını tuttu ve dudaklarını nazikçe birleştirdi.

Sex On Fire / Changlix [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now