12.BÖLÜM 'Kaos'

8.6K 379 44
                                    

Merhaba,

Öldüm evet bu bölümü yazarken öldüm. Mörfi kanunları tam gaz işledi. Sağ olsun annemde beni hiç rahat bırakmadı. Bir ara şöyle bir atar yaptım: Ne ceren ceren, ne? NE?!

Evet, ergenliğin dibindeydim. O yüzden bol bol yorum yapın.

Sevgilerle,

-Ceren

XXX

Umutun içinde mut varsa

Umutsuzluğun içinde umut

XXX

Boy aynasındaki görüntüme hayal kırıklığıyla baktım. Ener’in seçtiği bu büstiyer kesinlikle cüretkar ve sürtüklere göreydi. Yani boşuna benimle bu iddiaya girmek istememişti. Bu büstiyeri giymek cesaret istiyordu.

Göğüs kısmı deriydi ve üzerinde dantel işlemeleri vardı. Ener, beni küçük duruma düşürebilmek için göğüs kısmı küçük olan bir büstiyer seçmişti. Bu yüzden de göğüslerimin yarısı dışarıdaydı. Göğüs kısmından sonraysa siyah bir dantel şeklinde devam edip göbeğimde bitiyordu.

Büstiyeri siyah seçtiği için mutluydum, kırmızı da seçebilirdi.

Bu büstiyerin altına uygun bir şort bulmak da zorlanmıştım. Çünkü benim şortlarım rahatlığı hedefliyordu, seksiliği değil. Yoğun aramalardan sonra dolabın derinlerinden uygun bir tane bulup çıkarmıştım.

Siyah deri şort yüksek beldi ve büstiyerin bittiği yerden başlıyordu. Ama şöyle bir kötülüğü vardı ki kalçalarımla aynı seviyedeydi. Üstelik deri olduğu için üzerime yapışıyordu ve bu, benim bu gece diken üstünde olacağım anlamına geliyordu.

Yıllarca annemin nasıl bir sürtük olduğunu görerek yaşamıştım. Ve kendime gizli bir söz vermiştim. Ona benzemeyecektim. Ama aynadaki görüntüm ona fazlasıyla benziyordu.

İçimden gizli bir ürperti geçti. Bu aynadaki ben olamazdım. Fazla kirlenmiş görünüyordum. Halbuki ben temizdim, ruhumu korumayı başarmıştım. O bir çocuk kadar temizdi, benim çocukluğum kadar temizdi.

Tamam, kabul etmeliydim ki güzel görünüyordum. Ama hepsi bu. Bu güzellik beni kendimden tiksindirecek kadar önemli değildi, olmamalıydı. Ener Demir yüzünden yine kendimden bir parça veriyordum.

Aslında onun planı başarıyla işliyordu. Beni tıpkı boşluğum gibi yavaş yavaş öldürüyordu. Her gün farklı bir parçamı koparıyordu. Etimden et koparılıyormuş gibiydi bu. Aynı acı, aynı his.

Kötü günlerdi bunlar. Birçok cephede savaştığım ve çoğunda geride kaldığım günler. Ben istemiştim bu savaşları çünkü o zamanlar gerekli olduğunu düşünüyordum. Bu savaşlar hala gerekliydi ama, işte her zaman bir ama vardı.

Sadece saldırıya geçemiyordum.

Onlar şiddetli dalgalara dönüşmüşlerdi, bense bir kayaya. Her vuruşlarında mutlaka bir şeyler koparıyorlardı. Her geçen gün bir şeyler kaybediyordum.

Biri çıkıp dur demeliydi. Ama bunu benden başkası diyemezdi çünkü ben o kabukta yalnızdım. Çünkü beni seven biri yoktu, benim sevdiğim biri yoktu.

Bu gece bir ‘dur’ diyecektim.

Hem iyi tarafından bakarsak iddiayı ben kazanmıştım. Bunun bir anlamı olmalıydı, öyle değil mi? Olmalıydı, olacaktı.

KURUYAN YAPRAKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin