Bu Giden...

5K 230 88
                                    


Bu giden bir biten şarkı değildir.


XXX

Bu melodram

Burada biter.

Tek kepaze aktörü bendim bu oyunun.

Oğlum Memed,

Müjdesini ver,

Belki bir daha bana dönmeyecek olan kızıl saçlı bacıma

Bizimkiler,

Bizimkiler nerdeyse Nankin'e girecekler.

XXX


İstanbul'da ağustosun sıcak rüzgarı esiyor olabilirdi fakat ben bu bol yıldızlı gece karalığında üşüyordum. Dizlerimi kendime çektiğim sırada nereye gidebileceğimi tekrar gözden geçirdim. Farklı bir sonuca ulaşamayarak, gidecek hiçbir yerim olmadığını kabullendim bu kez. Sanırım artık ne kadar zavallı olduğumu bir kenara bırakıp harekete geçmeliydim. Cüzdanımdaki para bu gece bir otelde kalmamı sağlayabilirdi. Yerden destek alarak ayağa kalktım. Umarım geçeceğim yollardaki insanlar tarafından fahişe olarak karşılanmazdım. Hoş babam tarafından bile fahişe olarak görülüyorsam diğer insanlar kim bilir...

Birkaç adım atmıştım ki çalan telefonumla duraklayıp ekrandaki ismi görmeye çalıştım. Arayan kişi o kadar beklenmedikti ki birkaç saniye daha boş boş baktım. Fakat hayır yanlış görmemiştim. Arayan Kalender Çağan, nam-ı değer dedemdi. Açıp açmak konusunda da bocalayıp ani bir kararla aramayı yanıtladım.

''Alo?''

Sesim hafif pürüzlü çıktığı için boğazımı temizledim.

''Sevda! İyi misin kızım?'' sesi biraz öfkeli biraz da endişeli geliyordu. Göremeyeceğini bilsem de başımı salladım ve ''Evet.'' dedim. Evet, iyiydim.

''İyi olduğuna inanmıyorum.'' anlamazca kaşlarımı çatıp neler saçmalayacağını bekledim. ''Bunu ben yarın İstanbul'a geldiğimde konuşacağız.'' İstanbul'a mı? Telefonun diğer tarafından öfkeli bir bağırış geldi. ''Şimdi bulunduğun sokağın başına doğru yürümeye başla. İnanç seni bekliyor.''

İnanç da kimdi? Bu gecenin olay kotası dolmamıştı sanırım. ''İnanç da kim?'' diye hattaki dedeme söylendim. Fakat bu daha çok 'üzerime gelmeyi kesin' demek gibiydi.

''Sadece dediği yap Sevda'm...''

Sözünü bitirmesine izin vermeyerek telefonu yüzüne kapattım. Ona böyle davranmak istemezdim fakat daha fazla dayanmak istemiyordum. Bu geceki olaylardan sonra ne direnecek hal ne de yaşamak için umut kalmamıştı. Kalender Çağan dediği için değil de yolumun üzerinde olduğu için sokağın sonuna doğru yürümeye başladım.

Can sıkıntısıyla yürürken sokağın sonundaki arabayı fark ettim. Arabanın sürücüsü de beni fark etmiş olmalı ki arabadan indi. Doğrudan bana bakan bu adam sanırım dedemin bahsettiği o İnanç olmalıydı. Hâlâ bana baktığına göre gerçekten de İnanç olmalıydı. Ne yapamayacağımı bilemeyerek öylece kaldım fakat yine ani bir kararla arkamı dönüp ters yöne doğru yürümeye başladım. Gerçekten de iyi değildim. Her zaman ters bir insan olmuştum fakat bu gece sanki daha bir aptal, daha bir terstim.

''Armina Hanım!'' ne söyleyeceğini merak etsem de durmadım. Ne söyleyebilirdi ki. Arkamdaki adım seslerine genç adamın sesi de katıldı. ''Sizi bu gece dedenizin evine götürmek zorundayım. İsteseniz de istemeseniz de.''

KURUYAN YAPRAKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin