1.BÖLÜM 'On Sene Sonra'

28.4K 798 112
                                    

Öncelikle hepinize merhaba. Bu bitirmek istediğim ilk hikayem ve bunu yazarken gerçekten eğleniyorum,yazmayı seviyorum. Eksiklerim hakkında yorum yaparsanız çok sevinirim şimdilik bu kadar.

-Ceren

XXX

Terketmedi sevdan beni,

Aç kaldım, susuz kaldım,

Hayın, karanlıktı gece,

Can garip, can suskun,

Can paramparça...

XXX

Camdan dışarıyı izlerken yağmurun sesine odaklandım. Dinlendiriciydi, sanki tüm yaralarımı sarmak istermişçesine yağıyordu. Huzurla dolmak ister gibi derin bir nefes aldım. Huzur kavramı o kadar yabancıydı ki, yasak meyve gibi. Kararan havaya son bir bakış atıp camı kapattım. Haziran ayında olduğumuz için hava geç kararıyordu ve bunun beni çok mutlu ettiğini söylemek zor. Ben her zaman karanlığı seven taraf olmuşumdur. Ruhumu kimsenin göremeyeceğine ancak karanlıkta ikna olabiliyorum. Odamdan çıkmak için kapıya yöneldiğimde aynanın kenarına sıkıştırdığım resim duraksamama sebep oldu. Babam, ben ve minik kedi… ne kadar mutlu olduğum gözümdeki  parıltıdan anlaşılıyordu. On yıl öncesinin aksine şimdi gözlerimde donuk bakışların egemenliği var. Aynadaki görüntümü istemsizce incelemeye başladım. Beyaz tenim beni ölü gibi gösterirken dudaklarım büyük bir zıtlıkla kırmızı tonlarındaydı. Dalgalı sarı saçlarım gerçekten sarı. Yani çoğu sarışın kumrala yakındır bazılarıysa platin. Bense bu iki rengin tam ortasındayım. Bal rengi gözlerime nefretle baktım. Annem denecek o kadından aldığım tek özellik. Gerçi anne kelimesi benim için orta yaşlı sürtük kelimesiyle eş değer.

Hızlıca açılan odanın kapısıyla tedirgin olsam da belli etmedim. Gelen annemin sevgilisi. Kafamı ona doğru çevirip sert bakışlar atmaya başladım.  O ne hakla benim odama girebilir! ‘’ odama neden girdiğini sorabilir miyim?’’ sesim hissettiğim kadar sert çıkmıştı. Kendime dair sevdiğim nadir şeylerden biri de sert bakışlarım ve sert ses tonumdur. ‘’ annen evde değil tatlım’’ gevşek gülümsemesiyle bana doğru gelirken  vücuduma yayılan siniri yok saymaya çalıştım. ’’ bu bir mazeret değil’’ gözlerinde anlamını çözemediğim bir ifade vardı. Bu gidişat hiç hoşuma gitmediği için aramıza mesafe koymaya çalıştım. Ama beni yakalaması hiçte zor olmadı. O kollarımı sertçe tutup sıkarken acımı yüzüme yansıtmamaya çalıştım. En sert ifademi yüzüme yerleştirdim ve ‘’ ne istiyorsun’’ dedim. Yüzüne tiksintiyle bakarken bu tavırlarımdan sıkılmış olmalı ki beni sertçe duvara itti. ‘’ fazla nazlısın güzelim’’  kapıya doğru adım atıp kaçmaya yeltendiğimde beni duvarla arasında sıkıştırdı.

Onu üzerimden ittirmeye çalışırken ihtimalleri düşündüm. Şu anda evde sadece yardımcımız Ayşe teyze olabilirdi.Elinden kurtulmaya çalışırken tek yapabildiğim şey onu daha çok kışkırtmak oldu. Tamam, bu  annemin sevgilileri tarafından ilk tacize uğrayışım değil ama hiçbiri bu kadar ileri gidememişti. Ağzımı açarak dışarı bir çığlığın çıkmasına izin verdim. Şanslıysam Ayşe teyze beni duyabilir. Ağzımı kapatan lanet herife nefret dolu bakışlar atmaya devam ettim. Debelenmekten hala vazgeçmemiştim ve bu yorulmama sebep oluyordu. Tüm gücümü toplayarak kasıklarına tekme atmaya çalıştım ama son anda hamlemi fark ederek yana çekildi. Boşluğumdan yararlanarak bacaklarımın arasına girip bana sürtünmeye başlayan sapığın elini ısırsam da bu elini ağzımdan çekmesini sağlamıyordu. ‘’ güzel, sert kızları severim’’ vücudumu esir alan çaresizliği bastırmaya çalıştım ama o çok ısrarcı bir his. Dudakları köprücük kemiğimin üzerindeki doğum lekesine yerleşti. Bu izden nefret ediyordum, şehvet halinde ki bir erkeğin dudak izine benziyor. Boşluğundan yararlanarak elini çektim ve bir çığlığı daha serbest bıraktım. Bu son hareketime oldukça sinirlenmiş olmalı ki sertçe boynumu ısırdı. Bu acıyla suratımı buruşturmama sebep olmuştu. Son bir kez daha debelendim. ‘’ Haluk Bey siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?’’ odada yankılanan yardımcımızın sesiyle bocalayan adamın kasıklarına güçlü bir tekme attım. O acıyla iki büklüm olurken yardımcımıza aldırmadan koşarak odadan çıktım. İzmir’deki bir çiftlik evinde kaldığımız için ev çok büyüktü. Hızlıca merdivenlerden inerken daha şimdiden soluk soluğa kalmıştım. Sonunda avluya ulaştığımda içeri giren annem durmama sebep oldu. Yaşadığım olayın şokundan hala çıkamadığım için hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. ‘’ neyin var Armina?’’ ilgisiz sesine karşılık olarak alaylı bir şeyler söyleyecekken son anda vazgeçtim ve ‘’ Haluk bana saldırdı, tecavüz etmeye çalıştı’’ nefes alış verişim yeni yeni düzene girerken yüz ifadesini incelemeye çalıştım ama karanlık yüzünden siluetini bile zar zor seçebiliyordum. ‘’ seni küçük sürtük! Ne zaman orospuluk yapmaktan vazgeçeceksin acaba? Seni beslemekten bıktım artık. Belki de seni terk eden babanın yanına yollarsam aklın başına gelir. Evet şimdi o adamı arayacağım sen de yarın defolup gideceksin!’’ sesinden acımasızlık akıyordu. Dizlerim isyan edermişçesine çözülürken koskoca avluda yapayalnız kalmıştım. Onun bana inanmayacağını zaten biliyordum.

KURUYAN YAPRAKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin