"Ne düşünüyordun ? " Konuşuyordum fakat hissetmiyordum. Sanki konuşan ben değildim. 

"Nisan ne dediğini anlayamıyorum. Şu an bir şok geçiriyorsun. Sakin olman gerekiyor. " Eliyle saçımı okşadı. Bileğini tutarak onu durdurdum. 

"Sakin ol mu ? "  diye bağırdım. " Ben zaten sakinim. " 

Ayağa kalktım ve gülmeye başladım. Benimle birlikte ayağa kalktı. Bana şaşıran gözlerle bakıyordu. Şaşırmış mıydı? Ne düşünüyordu ona sarılacağımı mı ? Beni oradan çıkardı diye mutlu olacağımı mı ? 

"Birisini vurdum . " Dedim az önce olduğu gibi . 

"Ben birisini vurdum. " Tekrar ettim. Bana bir adım yaklaştı ve belimi tuttu. Beni kendine çekti. Yüzüm boynundaydı. Burnunu saçlarımın arasına koydu ve derin bir nefes aldı. "Birisini vurdum." diye fısıldadım tekrar. 

"Özür dilerim. Sana bunları yaşattığım için. En kısa zamanda kurtulacaksın. " Kurtulacak mıydım ? Neden kurtulacaktım ? "Hayatın eskisi gibi olmayacak. Yine de güzel olacak. "

Kendimi ondan biraz uzaklaştırdım ve gözlerine baktım. 

"Beni bırakacak mısın ? " Sesli bir kahkaha attım. "Beni tekrar mı bırakacaksın ? Üçüncü kez. " 

Bir şey söylemeden baktı. 

"Beni mahvettiğin yetmiyor mu ? Bana neden acı çektiriyorsun ? Neden bana yardım etmiyorsun ? " Gözümden bir damla yaş aktı ve yanaklarıma doğru ilerledi. Bir süre sonra yere düştü. 

"Ne yapmam gerekiyor ? Ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yok. Söyle bana. Ne istiyorsun ? " Hala ne istediğimi soruyordu? Anlamamış mıydı? 

"Sadece yanımda olmanı istiyorum. Beni bırakmamanı. Sana ihtiyacım var görmüyor musun? Sana muhtacım. Sevgine muhtacım. " 

Gözlerimin içine bakarak bana biraz yaklaştı. Ben de ona yaklaştım. Gözleri bir an dudaklarıma kaydı. Onu beklemedim. Dudaklarımı dudaklarının üzerine bastırdım. Beni öpmeye başladı. Ben ise hareket etmiyordum. Karşılık veremiyordum. 

Elimi kaldırdım ve boynuna koydum. Saçlarının bir kısmı ellerimin altındaydı. Geçmişi unuttum. Onun yumuşak öpüşüne odaklandım. 

Ne zaman geçmişin gitmesine izin verirsen, o zaman daha iyi şeyler sana gelecek.

 Birbirimizden uzaklaşırken tuttuğum nefesi dışarı verdim. "Seni tanıdığımı biliyorum. Önceden tanıştığımızı biliyorum. " 

Alnını alnıma yasladı. Nefeslerimizi duyabiliyorduk. Sanki çocukluğumuza dönmüştük. Mutlu olduğumuz sayılı zamanlara. Kulağına eğildim. 

"Seni seviyorum. " diye fısıldadım. Kafamı boynuna gömdüm. Elleri hala belimdeydi. İtiraf etmiştim. Onu sevdiğimi söylemiştim. Orada ne kadar durduğumuzu bilmiyordum. Bana sonsuzluk gibi gelmişti. 

"Gitmemiz gerekiyor. " Atakan sessizce konuştu. Hareket etmedim. Gitmek istemiyordum. Hep böyle kalmak istiyordum. Ona sarılmak ve bırakmamak. Benden yavaşça ayrılıp yürümeye başladığında onu takip ettim. Sessizce arabaya bindik. Bora hala sürücü koltuğunda oturuyordu. Hiç arabadan inmemiş miydi ? Bizi görmüş müydü ? 

Bir şey söylemeden yola devam ettik. Araba dağlık yoldan yukarı çıktı. Küçük küçük evlerin olduğu bir köyde durduk. Köyün adına baktım . 

Kurşak Köyü 

"Bu gece burada kalacağız. " Diye açıklama yaptı Bora. Sesimi çıkarmadan arabadan indim. Birlikte küçük bir eve girdik. Eve dikkat etmeden kendimi ilk bulduğum yatağa attım. Kendimi hasta gibi hissediyordum. Sanki ölüm döşeğindeydim. 

***

Uyandığımda gün ağırmak üzereydi. Kaç saattir uyuyordum ? Bilmiyordum. Yine bir bilinmezdeydim. Rüya görmüştüm. Rüyamda yine o sahneleri yaşamıştım.

Atakan ve polis yine karşı karşıyaydı. Olacakları bildiğim halde yine de "Atakan. " diyordum. Atakan'ın yine dikkatı dağılıyordu ve vuruluyordu. Ben yine tabancayı alıyordum ve polis kıyafeti giymiş adama ateş ediyordum.

Adamın polis olmadığını artık biliyordum. Kim olduğunu ise bilmiyordum.

Rüyamdaki tek farklı taraf sonu oluyordu. Elimdeki silahtan çıkan kurşun karşımdaki adama gelmiyordu. Yere düşüyordum. Hiçbir şey hissetmiyordum. Etrafım kararıyordu. 

Tam o sırada uyanmıştım. Bir anlığına her şeyin rüya olduğunu düşündüm. O adamı vurmadığımı düşündüm. Saniyeler sonra gerçekler yüzüme çarptı. Ben o adamı öldürmüştüm. Yakalanmıştım ve sonra kaçmıştım. 

Atakan'la yaşadığımız dakikalar aklıma geldi. Beni öpüşü. Ona aşkımı itiraf etmem.

Beynim çorba gibi olmuştu. Tepki vermiyordum. Sadece düşünüyordum. Ayağa kalkmaya karar verdim. Kendimi girdiğim anda içeri attığım odadan çıktım. Atakan yerdeki döşekte oturuyordu. Bir şey yapmıyordu. Belki de düşnüyordu. Kim bilir neyi düşünüyordu. 

Adım atmamla beni fark etti. Düşündüğü şeyden uzaklaştı ve bana baktı. Bir şey söylemeden yanına oturdum. Hiç döşekte oturmamaştım. Oysa ki en pahalı yataklardan bile yumuşaktı. 

"Sana bunu yapamam. Kalırsam sana zarar vereceğim. " Atakan'ın sessizliği delen sesiyle kendime geldim. Hala gitmek mi istiyordu ? Onu sevdiğimi söylediğim halde gitmek mi istiyordu ? 

"Git o zaman. Seni durduran ne ? " Bana cevap vermesini diledim. Benim için kalacağını söylemesini istedim. O ise bir cevap vermedi. 

"Doğru. Hiçbir şey. Git Atakan. Ya git ya kal. Birini seç. İkisini de yapamazsın. "  Dedim. Ona gitmemesini söylemiştim. Yine de gitmek istiyordu. O zaman ona engel olmayacaktım. Gidebilirdi. Onu özlerdim. Onu unutmazdım. Bir süre yas tutardım. Sonra büyük ihtimalle polisler beni bulurdu ve hapise girerdim. Hapishaneden çıktığımda yeni bir başlangıç yapardım. Ne kadar yapabilirsem. 

"Gidemem. Gitmem gerekiyor ama gidemem. Senin için gitmem gerekiyor ama ben yine kendimi düşünüyorum ve gidemiyorum. Seni bırakamıyorum. " Gitmezse ne olurdu peki ? Polislerden ölene kadar saklanabilir miydik ? Belki de bir süre sonra ikimiz de yakalanırdık.  İkimiz de hapishaneye girerdik. Büyük ihtimalle ben ondan daha az ceza alırdım. Hapishaneden çıkınca onun çıkmasını beklerdim. Sonra birlikte yeni bir hayat kurardık. Ne kadar kurabilirsek. 

"Gidersen benim için daha iyi olacağına neden bu kadar eminsin ki ? " Dedim sitem ederek. Ona benim için gitmemesini söylüyordum , o bana benim için gitmesi gerektiğini söyleyerej cevap veriyordu. 

 Ona aşık olmam onun için önemli değil miydi ? Olmadık zamanların duygusuydu aşk. Olsa yanlışlık , olmasa yalnızlık oluyordu. 

"Çok kırıldın. Benim yüzümden. Gün geçtikçe parçalara ayrılıyorsun. Bir süre sonra bunun geri dönüşü olmayacak. " Doğru söylüyordu. Parçalara ayrılıyordum. Her gün kendimden bir şeyler kaybediyordum. Kaybettiklerimin yanında kazandıklarım neydi ? Bu kadar şey kaybetmeme değer miydi ? 

"Ya gidersen kaybedeceğim şeyler. Daha önemlisi kazanamayacağım şeyler. Onlar önemli değil mi ? " diye sordum. Ona bakmıyordum. O da bana bakmıyordu. 

"Ya sonra pişman olursan ? Yanımda kaldığın için pişman olursan ? " Bana baktı. Bunu hissettim ve ben de ona döndüm. Gözlerimi gözlerine kilitledim. 

"Pişman olmayacağım. " 

Evliymişim Ama Haberim YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin