Nezaret

7K 429 40
                                    

*Bölüm geç geldi. Yazın ortasında hasta olmayı başarabildim. Bu da yetmezmiş gibi büyük bir tehlike geçirdim. Bindiğim otobüsü taşladılar ve neredeyse kafam kadar bir taş bana isabet edecekti. Geçirdiğim şoktan dolayı bölüm yazacak halim yoktu.

 Boyun ağrısıyla uyandım. Etfafıma bakındım. Birkaç saniye nerede olduğumu hatırlayamadım. Ne yaptığımı, başımı nasıl derde soktuğumu. Bu birkaç saniye huzurluydu. Sonra ise her şeyi hatırladım. Yaşadıklarımı tekrar yaşamaya başladım. 

Sabah uyandığımda kimse benimle ilgilenmemişti. Salonda televizyon izlerken Barlas'la haberimizi görmüştüm. Daha o şoku üzerimden atamada Atakan hızıca evden ayrılmıştı. Düşünmeden onu taki etmişti. Hiç tereddüt etmeden. Bir kafeye oturmuştu ve  hiçbir şey yapmamıştı. Tam pes edecekken hareket etmeye başlamıştı. Onu takip ederek kafeden çıkmıştım. Üç el silah sesi duyulmuştu. Dopdolu kordon birden boşalmıştı. Polisler gelmişti. Ben yine de Atakan'ı takip etmiştim. Atakan neredeyse birini vuracakken benim yüzümden Atakan vurulmuştu. Ben de onu vuran polisi vurmuştum. 

Küçükken sivrisinekleri bile öldüremezdim. Beni ısırmalarına, kanımı emmelerine izin verirdim. Şimdi ise masum bir polisi vurduğum için nezaretteydim. 

Kendime zarar vermekten korkmazdım ama bir başkasına... Ne zaman değişmiştim ? Birinin canını istiyerek yakabilecek birisi olmuştum. Cevabı biliyordum ama kendime itiraf etmek istemiyordum. 

Nezaretin demir kapısının sesiyle karşıma baktım. Bir polis memuru yanıma birisini getiriyordu. Gelen kız ile gözgöze geldik. Bu kızı tanıyordum. Bu kız dün sabah kafede gördüğü kızdı. Telefnu çalıyordu ve ben duymadığını düşünüp bunu ona söylemiştim. Kız telefonunu kapatmış ve kafeden ayrılmıştı. Sonra ise olanlar olmuştu. Şimdi ise ikimiz de buradaydık. Kız banka oturdu. Küçücük bir yerdeydik ve sadece bir bank vardı. Başka hiçbir şey yoktu. 

Kız konuşmuyordu. Oysa ki benim konuşmaya ihtiyacım vardı. Hem de çok ihtiyacım vardı. O ana kadar konuşacak kimsem yoktu ama artık vardı. 

" Selam. " dedim gülümseyerek. 

"Merhaba." dedi kız ama sesi çok alçaktı. Ellerine baktım. Artık elleri titremiyordu. 

"Seninle karşılaşmıştık sanırım ama tanışamadık. Ben Nisan. " Ona dönerek elimi uzattım. Kız bana baktı. Sanki ciddi olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu. 

"Mevsim. " dedi ama elimi sıkmadı. Önüne bakmaya devam etti.

" Çok güzel bir ismin varmış. " Güldüm. Aslında kahkaha atmış bile olabilirim.  "Biliyorum burası tanışmak için çok iyi bir yer değil." 

Başıyla beni onayladı. 

"Hatta hiç iyi bir yer değil ama zaman geçmiyor. Belki konuşursak rahatlayabiliriz. " Bu sefer gülmüyordum. Aşırı ciddiydim. Mevsim'den gelecek cevabı bekliyordum. Bana olumsuz bir cevap verirse ağlayabilirdim. 

"Aslında konuşmaya benim de ihtiyacım var. " Bana bakarak azıcık gülümsedi. Ben de ona bakarak gülümsedim. 

"Neden buradasın ? Yani dün seni o kafede gördüğümde bir daha karşılaşacağımızı düşünmüyordum. Karşılaşsak da böyle bir yerde değil. " 

Başıyla beni onayladı. 

"Ben de tahmin etmezdim. Benim ailem polisti. Çok iyi bir çocuktum ben. Her istediklerini yapardım. Ta ki üniversite için İzmir'e gelene kadar. İlk kez onlara karşı çıktım. Veteriner olmak istiyordum. Onlar bunu kabul etmedi. Ben de bir gece onlara haber vermeden evden ayrıldım. "

Evliymişim Ama Haberim YokWhere stories live. Discover now