Çorba

12.3K 582 48
                                    

Herkese merhaba. Hafta içi neredeyse hiç bilgisayara giremediğimden bölüm ancak bu gün gelebildi. 

Bölümden önce size teşekkür etmek istiyorum. Hikayenin okuması 100.000'i geçti.  Gerçekten çok mutlu oldum. İlk bölümleri yazarken bu kadar okunabileceğini düşünmemiştim. 

Ama sonra hayatıma siz girdiniz. Aranızda oy veren ya da vermeyen, yorum atan veya atmayan okuyucularım. Hepinize çok değer veriyorum. Kısa bir zamanda Wattpad'i 2. evime dönüştürdüğünüz için teşekkür ediyorum.

 

Hepinize iyi okumalar. 

su ısınınca ocağın altını kapattım ve içinde sallama çay olan fincana boşalttım. Demleme çayın ipinden tutarak birkaç kez suyun içinde daire çizdirdirip çay olması gereken renge gelince çıkardım ve çope attım. 

Üstteki dolapların kapaklarını sırayla açtım ve şekerliği buldum. İçinde 2 tane küpşeker alıp yerine geri bıraktım ve salona doğru yürümeye başladım. 

Salondaki tekli koltuğa kendimi hafifçe bıraktım ve çayımdan bir yudum aldım. Çay çok sıcak geldiği için bardağı yanımdaki sehpanın üzerine koydum. Soğumasını beklemeye başladım. 

Sonra birden sebepsiz yere güldüm. Sanırım her şey yoluna girmeye başladığı içindi. Buralardan gidecektim. Çok uzaklara. Hem de Atakan'la birlikte. 

Atakan'ın yanımda olması bana güven veriyordu. Sanki o yanımdayken kimse bana zarar veremezdi. 

Tamam belki beni o kadar çok önemsemiyordu ama kimin umrundaydı? Yine de beni yanlız bırakmıyordu. 

Sabah erken bir saatte çıkmıştı. Nereye gittiğini sormamıştım. Dün bana söylediği şeyi unutmamıştım. İşine karışmayacaktım.  Yani umarım. 

Kapı çalındığında yavaş hareketlerle kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda ise hiç beklemediğim bir manzaarayla karşılaştım . 

Karşımda duran kişi Atakan'dı. Şaşırdığım şey bu değildi. 

Karşımda yüzü sapsarı olmuş ve üstü başı kanlar içinde bir Atakan vardı. Sallanarak yürümeye başladı. Kolunun altına girdim ve koltuğa kadar yürümesine yardım ettim.

" Ne oldu sana ? " diye sordum. 

" En yakın eczzaneye git. " zor zar bunları söyleyebildi. Hemen ayağa kalktım. Atakan'ın ceketinden canını acıtmamaya çalışarak para aldım. Anahtarı almayı unutmadım. 

Koşarak merdivenleri indim. Atakan'a neler olmuştu ? 

En yakın eczaneye girdim. İşime yarayacak birkaç ilaç istedim ve parasını ödedim.

" Hastanız mı var ? " dedi eczacı.

" Arkadaşım dizini yaraladı da " 

"Eğer çok derince hastaneye götürün" 

" Hastane fobisi var arkadaşımın. Ama eğer çok derinse götürürüm. Hayırlı işler" diyerek dükkandan çıktım. Ah Atakan. Bir yalancı olmadığım kalmıştı.

Hızlıca eve geldim. Kapıyı açtığımda Atakan bıraktığım yerde yatıyordu. Hemen yanına koştum.

Üstündeki t-shirtü çıkardım. Yarası ciddiydi. Hemen bir pamuk aldım ve yaraya pansuman yapmaya başladım. 

Üç saat sonra 

 Atakan'ın alnında biriken ter damlalarını silerken gözlerinin yavaş yavaş hareket ettiğini gördüm. Bir adım geri çekildim.

Gözlerini tamamen açtığında  

Evliymişim Ama Haberim YokWhere stories live. Discover now