15- Hatırlıyor musun?..

5K 446 172
                                    

Eyoo, ben geldim. Tuhaf demekten bıktım ama tuhaf... Nys, iyi okumalar. Sizi çoooook seviyorum. Hadi gttm wkddbjddb💜💜💜💜

"Burada Jimin'in ne işi olabilir acaba?" arabadan inip bara yaklaştığımda konuştum. Jungkook, arabayı kilitleyip cebine anahtarı sokmuş ve yanıma gelmişti.

"Yoongi'den sonra kafa dağıtmak istemiştir belki." Jungkook konuşurken aynı zamanda bana bakıyordu.

"Ben onun kafasını bir güzel dağıtacağım şimdi." içeriye geçtiğimiz anda kulağım acımaya başlamıştı. Çok gürültülü bir ortamdı.

Jungkook'a döndüğümde o da bana dönüp elini belime sıkıca sarmıştı. Yutkundum.

"Güvenliğin için." kafamı onayladığımda beni daha da yakınına çekmişti.

"Neden açıklama yapıyorsun ki? Biz hislerimizi açıkladık sonuçta." bağırarak konuştuğumda gülümsedi.

"Ah, doğru. Sen benim sevgilimsin artık!" sonunda daha fazla bağırdığında o kadar sese rağmen herkes bize bakmıştı.

"Hayır. Ben bir çıkma teklifi almadım." naz yapmak istiyordum ve yapacaktım. Hâla gözlerim etrafı tarıyordu.

"Ciddi misin sen ya?" bana salak bir bakışla bakarken kafamla onaylamıştım. Tam cevap verecekken gördüğüm Jimin'le gözlerim büyümüştü.

"Jungkook bak, orada!" parmağımla uyuklayan bedeni gösterip yürümeye başladım. Arkamdan geliyordu.

Jimin'in yanına geldiğimde bir adam bana bakmıştı.

"Minnoşum?" adamın bağırarak bana bakarak söylediği şeyle kaşlarım çatıldı.

"Ne minnoşu be?! Sapık mısın sen?" adama tam atlayacakken Jungkook belimden tutup beni havaya kaldırmış ve eski yerime geri bırakıp adama dönmüştü.

"Demek minnoşum he?" Tehditkar bir şekilde adama söylediğinde arkasından ona bakıyordum. Adam gülümsedi. Jungkook'un daha da kızdığını biliyordum.

"Siz çiftler bir garipsiniz. Demek istediğim şey minnoşum kayıtlı numara siz miydiniz?" eliyle son cümlesinde beni gösterdiğinde gözlerim büyüdü.

"Oh, üzgünüm. Ben sizi çok yanlış anladım. Evet benim." elimi adama doğru uzattığımda Jungkook yine beni kaldırıp arkasına bırakmıştı.

"Neden adama elini veriyorsun? Bugün elini veren, yarın-"

"Jungkook!" ne salak bir çiftiz biz ya. Buraya arkadaşım için geldik ama hâlimize bak. Ah, Jimin'i unutmuşum...

Jungkook'dan uzaklaşıp Jimin'e yürüdüğümde uyuyor olduğunu gördüm. Şimdi onu kucaklamalı ve eve götürmeliydim.

"Jungkook buraya gel ve Jimin'i taşı." Jungkook'a dönüp konuştum. Ne yani? Bu narin bedenle onu taşıyamazdım. Jungkook usanmış bir ifadeyle beni sorgulamadan Jimin'i kucaklarken düşündüm, bu çocuk nasıl hiç zorlanmıyor?.. Yanımdaki adama döndüm bu sefer.

"Her şey için teşekkürler ve yanlış anlaşılma için de üzgünüm." eğilip konuştuğumda Jungkook arkamdan öksürüyordu. Uyarıcı bir öksürüktü bu.

"Sorun değil. Ben burada barmenlik yapıyorum zaten. Bu arada ben Hyun Woo." elini uzattığında arkadan öksürük krizlerine giren Jungkook yüzünden ciddi kalamıyordum. Ben de elimi uzatıp konuştum.

"Taehyung. Her neyse, sonra görüşürüz!" Elimi çekip yürümeye başladığımda Jungkook da geliyordu.

"Sonra görüşürüz ne demek ya? Görüşmek falan yok." Jungkook sinirle konuşurken gülümsedim. Onu kıskandırmak hoşuma gidiyordu.

What is a Soulmate? |TaeKook|Where stories live. Discover now