4-Sadece buradan geçiyordum...

7.3K 604 905
                                    

Selaaam gençler. Çok geç geldi valla özür dilerim... Buna bölüm yazdıktan sonra diğerlerine de yazacağım... Neyse iyi okumalatrrrrjejjrjrr💜💜 sizi sveiyiruemrmrm ve bir de ay vant yorum tenk yu♥

Gözlerimi açtığımda kendimi yerde bulmuştum. Yine yataktan düşmüştüm muhtemelen. Gözlerimi ovalayıp ayağa kalktığımda dengemi kaybedip yatağa geri düşmekten son anda yırtmıştım. Odamdan çıkıp işlerimi hallettikten sonra çantamı alıp kapımı açıp etrafa bakmıştım. Bir eksiklik vardı, Jungkook...

Dünkü konuşmamız işe yaramıştı demek. Açıkçası yine bana yapışır diye düşünmüştüm. Onu bunu boşverip telefonumu elime aldığımda hiç arayanımın olmaması sinirimi bozmuştu açıkçası. Rehbere girip Yoongi Hyungu aramıştım. Biraz sonra açılmıştı.

"Yoongi Hyung selam." dudaklarımı ısırarak söylediğim şeyle utanmıştım. Bunda utanılacak bir şey yoktu gerçi ama olsun...

"Ah Taehyung, günaydın. Nasılsın?" Yoongi Hyung'un sesiyle güne başlamak kutsanmışlık hissi veriyordu.

"İ-iyiyim hyung. Şey diyecektim, okula beraber gidelim mi?" içimden kabul etmesi için dualar ediyordum.

"Seninkine ne oldu?" Jungkook..

"Boşver Hyung, sonra anlatırım. Her neyse, kabul ediyor musun?" dudağımı ısırıp yola adımlamıştım.

"Üzgünüm bebeğim. Jimin'e sözüm var. Bir sonraki sefer hm?" eskisi kadar koymuyordu kalbime bu lafları. Alışmıştım çünkü.

"Olur tabi Hyung. Okulda görüşürüz." beklemeden telefonumu kapattıktan sonra cebimden kulaklığımı çıkartıp müzik açmıştım. Son sesi ayarladıktan sonra telefonu cebime koyup sokağa adımlamıştım.

Jungkook'suz yürümeye alışık olmadığım bu yollarda tek başıma yürürken düşünüyordum. Onu çok mu kırmıştım? Hayır, ben sadece gerçekleri söyledim. Değil mi? Hayal dünyasında yaşaması onun kaybına olmaz mıydı?

Kafamı yerden kaldırıp karşıma baktığımda üstüme gelen arabayla gözüm büyürken aynı zamanda kolum bir güç tarafından çekilmiş, kendimi kaldırımda bulmuştum.

"Aptal mısın sen? Ben orada olmasam o araba sana vurabilirdi!" kafamı kaldırıp bana bağıran kişiye bakmıştım, Jungkook...

"Sadece dalmışım, teşekkürler." kafamı eğip kollarından kurtulurken kaşlarımı çatıp ona dönmüştüm.

"Hem senin ne işin vardı burada?" bunu söylememle gözlerini kaçırıp elini ensesine atmış ve kaşımıştı.

"Sadece buradan geçiyordum. Zaten yolumun üstüydü." yalancı. Yolunun üstü değildi.

"Jungkook senin evin şehir merkezinde. Yani burası yolunun üstü falan değil." gülüp sırtımdaki çantaya elini uzatmış ama elini yumruk yapıp geri çekmişti. Sanırım refleks olarak çantamı almaya alıştığı için bunu yapmıştı. Son kez bana bakıp ilerlerken ardından bakmıştım.

Gözümü ondan alıp arkasından yürümeye devam ederken düşmüş kulaklığımı fark edip yerden almıştım.

"Taehyung?" arkamı dönüp sese bakacakken önümdeki Jungkook benden önce dönmüştü. Ben de arkama döndükten sonra gördüğüm kişiyle afallamıştım.

"Sehun-ah!" Gülümseyerek konuştuğumda arkamdan bir ses beni tekrar etmişti.

"Sehun-ah?" Jungkook hızla yanımıza gelirken Sehun'a deşecek gibi bakıyordu.

"Bu kim Taehyung?" gözüyle Sehun'u gösterirken Sehun elini uzatmıştı.

"Az önce duyduğun gibi. Sehun ben. Ya sen?" Jungkook ise uzatılan ele bakıp bana bakmıştı. Kaş göz işaretiyle tutsana şu eli diye işaret ederken beni anlamıştı. Önüne dönüp uzatılan eli tutarken dişlerini sıkıyordu.

What is a Soulmate? |TaeKook|Où les histoires vivent. Découvrez maintenant