"Hayır, bunu yapamam nasıl tepki vereceğimi bilmiyorum."

"Ben biliyorum kesinlikle. Doktorun olarak söylüyorum bunu. Biraz kötü hissedeceksin ama yeneceğini biliyorum."

"Kendime güvenmiyorum."

"Peki bu ne zamana kadar sürecek? Artık bambaşka bir hayatın var. Ayrıca güzel başlangıçlar da oluyor. Biraz ondan destek almalısın."

"Dün telefonuna bile cevap veremedim. Sence nasıl destek alacağım?"

"Er ya da geç ona anlatacaksın."

"Zayıflığımı..."

"İşte bunu anlamıyorsun be çocuk!" Eren biraz sesini yükseltince diğer masadaki insanlar onlara bakmaya başlamıştı. Bunu görünce Eren kısık bir sesle konuşmaya başladı.

"Bu zayıflık falan değil. Çok insani bir olay, önce bunu kabul et. Kendini abin ile kıyaslama."

"Biliyor musun dün o bile bana destek oldu."

"Daha ne istiyorsun ki! Seni şöyle ıslatıp bir güzel dövmek lazım aslında." Timuçin bu sözlere kahkahalarla güldü.

"Haklısın..."

"Düğünümde mor gözlü bir sağdıç istemiyorum. Ayrıca buradan çıkınca gidip Nehir'in gönlünü alacaksın. Kız merak etmiştir neden böyle soğuk davrandığını."

"Peki..."

"Ve uçağa bineceksin, istersen o da olabilir yanında. İzmir'e gideceksin ailen ile kalacaksın birkaç gün ve sonra o an ile tekrar yüzleşeceksin. Hatta abin keşke özel bir izin falan alabilse." Düşüncesi bile kalp atışlarını hızlı hızlı atmasına yetiyordu.

"Belki korkunç geliyor ama bunu yapman gerek," dedi arkadaşının yüzündeki ifadeyi görünce Eren. Sözleri artık işe yaramıyordu. Timuçin'in o cesareti bulması için artık bir dayanağı daha vardı. Eren içinden Nehir'in bu konuda onu sıkıştırmasını denedi. Yoksa Timuçin geçmişindeki hayaletlerden kolay kolay kurtulamayacaktı.

"Kâbuslar..."

"Gerçek kâbuslardan çok daha masum. Çünkü bir zamanlar çok seviyordun. Hayattaki bir numaralı hedefindi. Çok yaklaşmıştın ama hayatın bize neler getireceğini bilemezsin Timuçin." Başını salladı yavaşça ama İzmir'e gitme fikri hâlâ korkunç geliyordu.

"Karnım cidden çok aç ve hesabı da sana kitlemeyi düşünüyorum."

"Elbette..." dedi gülümseyerek. Onun da karnı açtı ve Nehir'den özür dilemesi gerekiyordu.

Onu evine davet etmeyi düşündü ve sonra iyi bir fikir olduğuna karar verdi.

***

Nehir Timuçin'in neden garip davrandığını anlayamamıştı. Acaba eski sevgilisini araştırmasına mı kızmıştı? Keşke bunu söylemeseydim diye düşündü. Aptallıktı resmen... Telefonu elinde çevirip duruyordu. Bir karar vermesi gerekiyordu. Hata onda olduğuna göre onun adım atması gerekiyordu. Telefonu çevirmeyi bıraktı ve hızlı bir kararla Timuçin'i aradı.

Telefon çalarken tekrardan açmayacak diye korktu ama beklediği gibi olmadı. Üçüncü çalıştan sonra Timuçin telefonu açmıştı.

"Bende tam seni arayacaktım. Seni biraz işinden alıkoyabilir miyim?"

"Nasıl yani?" derken yaslandığı yerden doğruldu Nehir.

"Evime gelsen, sana güzel bir öğle yemeği yapsam ve akşama kadar yanımda kalsan." Bu teklifle Nehir'in yüzünde aptal bir gülümseme belirdi. Sabahın erken saatlerinden beri aralıksız çalışmıştı. Günün geri kalanını onunla geçirme fikri şu an kulağa harika geliyordu. Ayrıca babası abisi gibi işe gelmediğini sorgulayacak biri de değildi.

DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin