17

4.9K 309 612
                                    

"Ama Junmyeon hoca-" Ahizenin diğer ucundan gelen yüksek sesle gözlerimi kapadım. Öğrencisi olarak itiraz hakkımı da kullanamıyordum bu adama!

"Hocam sizce de çok fazla değil mi? Hoseok'u bu kadar yormanızı hiç etik bulmuyorum." Sözlerim bittiğinde karşı tarafın sinirlendiğini hissedebiliyordum.

Pekala, belki de biraz abartıyordum ama Junmyeon hoca bildiğiniz beni azarlıyordu. Önümüzdeki 1 ay boyunca Hoseok için hazırladığı program çok fazla yoğundu, benimkisi ise totalde 8-9 saat azdı onunkinden. Junmyeon hoca sakin bir sesle bunun gerekliliğini bana anlattıktan sonra dudak büzüp bir öneri sundum.

"Peki ama ben de sürekli onun yanında olacağım. Yani bu yüzden saatlerimi arttırın lütfen." Ben Junmyeon hoca ile konuşmamın sonlarına gelirken mutfakta gece için yemek hazırlayan Hoseok bana seslendi. "Yoongi buraya gelir misin? Yardımına ihtiyacım var. "

Anlaşmayı sağlayıp telefonu kapadığımda elimde 10 dakikadır bulunan ağaç süsüne baktım. Önümdeki çam ağacına göz devirirken elimdekini gelişigüzel asıp mutfağa, Hoseok'un yanına geçtim. "Et için sos hazırlayabilir misin çiçeğim? Bu arada Junmyeon hoca ile konuşman neden bu kadar uzun sürdü, bir sorun mu var?"

Hoseok'un istediği şeyi yapmak için kollarımı sıvayıp işe başlarken cevapladım. "Şu saat konusunu konuşuyorduk. İkna edemedim. Ne inatçı adam bu ya." Hoseok'un kıkırtısı kulaklarıma dolarken sinirden çattığım kaşlarım normal yerlerine geri döndüler.

"Sorun olmadığını söylemiştim sevgilim. Şimdilik bunu dert etme lütfen, bu gecenin harika geçmesini istiyorum." Elimdeki baharatları karıştırdıktan sonra duraksayıp Hoseok'a baktım. "Seninle beraberim, haberin olsun. Hastanede güzel anılar edinmeye bakalım, huh?" Sırıtarak söyledikten sonra göz kırpıp elimdekileri bıraktım ve sosu karıştırmaya başladım.

Hoseok dudaklarını yaladı ve başını salladı. Bitirdiğim sosu ellerimden aldı ve fırça yardımıyla ete sürmeye başladı. Ellerimi yıkayıp Hoseok ile beraber önceden hazırladığımız yemeklere baktım. Hepimize yetecek kadar çok ve güzel görünüyordu her şey.

Bu gece yılbaşıydı ve önceden sözleştiğimiz üzere diğer beş arkadaşımız evimize gelecekti. Önceki senelerimde evde annem ve babamla pijama terlik televizyon yaparken şimdi, arkadaşlarım ve hayatımın odak merkezi haline gelen sevgilim ile noele girecektim. Bu harikaydı ve ben bu yüzden gerçekten mutlu, aynı zamanda heyecandan dört köşeydim.

Hoseok eti fırına attıktan sonra ellerini yıkadı ve bana döndü. Bunu yapmasıyla ona yaklaştım ve ellerimi beline sarıp kendime çektim. Dudaklarına hiç çekinmeden bir öpücük bıraktığımda kıkırdadı ve bir eli koluma tutunurken diğer eli yanağımı sevmeye başladı.

Gözlerinde takılı kaldım bir süre. Hayranlık dolu bakışlarım onu utandırmış olacak ki yanakları kızardı ve dudağını ısırdı. O an hiç düşünmeden tekrar öptüm dudaklarını. Gülümsedi ve ben yine öptüm. Kollarını sardı boynuma, bu sefer o öptü.

Konuşmadan, telepati yöntemi ile hislerimizi birbirimize aktarıyorduk; ruh eşlilik gerçekten böyle bir şeydi.

O sırada evimizin zil sesi mutfağa doluştu. Hoseok'un elini tuttum ve beraber oradan çıkıp kapıyı açtık. Açmamızla beraber şen şakrak bir gürültü bizi karşıladı. "Selam bebekler!" Jungkook ve Taehyung ikilisi bağırarak içeriye daldıklarında güldük. Jin ve Namjoon da tatlı tatlı gülerken buraya gelmeden önce hoş bir konu hakkında sohbet ettikleri düşüncesine kapıldım.

"Hoş geldiniz çocuklar."

Jimin yanında kısa saçlı, yanakları al al bir kızla el ele karşımıza dikildiğinde ben ve Hoseok şaşırarak birbirimize baktık. Jimin artıdan bir misafir daha ağırlayacağımızı söylediğinde bunun olacağını biliyorduk. "Hoş bulduk." Onları içeriye davet ettikten sonra kapıyı kapadık ve peşlerinden salona geçtik. Bu gecenin harika geçmeyeceğini kim söyleyebilirdi?

Doctors | SopeDonde viven las historias. Descúbrelo ahora