10

5.8K 539 570
                                    

Heyecanla buluşacağımız alana doğru yürüyordum. Avuçlarım terlemişti ve sıcaklamıştım. Onu görmek için can atıyordum deyim yerindeyse.

Ben Seul'e, evime geri dönmüştüm. Hoseok ile sözleştiğimiz gibi buluşacaktık. Öğle vaktiydi, Hoseok'a mesaj atmış ve buluşacağımız parkın ismini söylemiştim. Birbirimizi bulduktan sonra ilk olarak öğle yemeği için bir yerlere gitmeliydik, ardından da bir şeyler yapardık işte.

Park görüş açımdaydı ve ben cidden fena halde heyecanlıydım, onunla vakit geçirmek kalp sağlığım açısından sarımsak gibi bir etki yapıyordu ve sarımsak sadece kalbe değil her şeye faydalıdır, bilirsiniz.

Birkaç adım sonra parkın girişine varacaktım. Birden bir kadının tiz çığlığı kulağıma ulaştığında duraksadım. Kadın yardım istiyordu ve ağlıyordu. Parkın içinde ancak çıkışına yakın bir yerde bulunuyordu. Hızla koşarak parktan içeri girdim.

Kadının yanına ulaştığımda çevredeki birkaç kişi de etrafa doluşmuştu. Kadın ağlayarak bebeğinin nefes almadığını söylüyordu. Anında önümdeki insanları aşıp kadının yanına geldim ve pusette duran bebeğine baktım. Öncelikle ayak tabanına vurup bilincini kontrol ettim, kapalıydı.

"Geri çekilin, ambulansı arayın hemen!" İnsanlara bağırdığımda kadın daha çok ağlamaya başlamış, o da gerilemişti. Hızla puseti geriye yatırıp yere dizlerim üzerine çöktüm. Bebeğin giydiği gömleğin düğmelerini kopararak açtım ve hızlıca ağzını açıp içini kontrol ettim, tıkanıklık yaratacak hiçbir yabancı cisim yoktu. Bunları saniyeler içinde yapmıştım çünkü vakit kaybı bebeğin sonu demekti.

Hava yolunu açmak için baş geri çene yukarı pozisyonunu verdim, ardından 10 saniye boyunca bak-dinle-hisset yöntemini uyguladım. Nabzının atmadığına tamamen emin olduğumda derin bir nefesi ciğerlerime çekip bebeğin ağız ve burnunu ağzımla kapadım ve nefesimi 1 saniye aralıkla 2 defa verdim. Kalp basısı için iki parmağımı göğüs merkezine yerleştirdim ve dakikada 100 bası olacak şekilde uygulamaya başladım.

30'a 2 kuralını yakınlardaki hastanenin ambulansı gelene kadar devam ettirmiş ve bu süre içinde şükür ki bebeğin kalbinin atmasını sağlamıştım. Bunları çok büyük bir soğukkanlılıkla yapmış, telaş içerisine girmemeye çalışmıştım. Bebek nefes almaya başladığında derin bir nefes alıp geri çekilmiştim. Ambulans görevlileri bebeği yanımdan alıp götürmüşlerdi annesi ise ağlayarak arkalarından gitmişti.

Yüzümü sıvazlayıp altımdaki çimenliğe oturduğumda insanlar da dağılmaya başlamıştı. Korkmuştum, bebek ölecek diye çok korkmuştum.

Kapattığım gözlerimi açtığımda karşımda Hoseok'u görmem ile korkmuş yerimde sıçramıştım. Gülümseyerek bana bakıp yanıma oturmuştu. "Harikaydın Yoongi. Bebeği hayata döndürebileceğini biliyordum."

O nasıl görmüştü az önce bunu yaptığımı?

"Gördün mü olanları?" diye şaşkınca sorduğumda başını salladı. "Evet, kadının çığlığını duyduğumda koşup geldim ama sen benden önce davranmışsın. Orada durup seni izledim, ambulansı arayan bendim."

Bu çocuk inanılmazdı. Onunla beraber sakinleştiğimde gülümseyerek yüzüne baktım. "Teşekkür ederim. Onu kurtarabildiğime gerçekten sevindim. Gidelim mi artık?" Başını sallamış ve ardından ayaklanmıştı, ben de ayaklandığımda beraber yürüyüp parktan çıkmıştık.

-

"Ben lazanya, salata bir de içecek olarak soğuk çay istiyorum." Hoseok bunları söylediğinde gülümseyerek dudaklarımı yaladım. Lazanya ben de severdim, sanırım onunla aynı şeyleri yiyecektik. "Ben de aynılarını istiyorum. Başka bir şey yok sanırım, teşekkür ederiz." Son kelimeleri Hoseok ile beraber söylediğimizde, gülerek arkama yaslanıp kollarımı birleştirdim.

Doctors | SopeOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz