9

5.7K 489 246
                                    

Sıkılıyordum. Mutlak surette canım çok sıkılıyordu. Etrafta ötüşen kuşlar, vızıldayan böcekvari hayvanlar, görüş alanımda bulunan bahçede uçuşan renkli kelebekler; hiçbiri sıkılmamı engelleyemiyordu. Hava bu kadar güzelken, birkaç kilometre ötemde deniz varken niye bu denli sıkılıyordum sebebi çok basitti.

Tek suçlu Jung Hoseok'tu. Yağmurda ıslandığımız ve birbirimize gay olduğumuzu itiraf ettiğimiz o günden sonra okula gelmemişti, zaten okul da birkaç gün içerisinde tatil olmuştu ve ben şu an Daegu'da bulunan yazlık evimizdeydim. Onu deli gibi özlemiştim. Neden bana hiçbir şey söylememiş, neden okula gelmemiş, arayıp sormamıştı hiç bilmiyordum. Tek bildiğim onu manyak gibi özlediğimdi.

Yüksekliği bulunmayan terasta, sallanan sandalyede ileri geri sallanmak tatilimin ne kadar mükemmel geçtiğinin özetiydi. Yaşlı dedeler gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Başımdaki şapkayı çıkarıp kucağıma verdim ve saçlarımı karıştırdım, acaba gidip denizde yüzse miydim? Stres atardım ve Hoseok'u unutmama yardımcı olurdu. Ama zaten bu sebepten dolayı önceki günler sürekli yüzmüştüm ve yine aynı sebepten bugün de vücudumu kırıştırmak istemiyordum.

Yeni uyanmış insanlar gibi kollarımı açarak gerindim. Dudaklarımı şapırdatarak kucağımdaki şapkamı alıp ayaklandım ardından şapkayı sandalyeye bıraktım ve içeri adımlamaya başladım. İkindi vakti güneş hiç çekilmiyordu, beyaz tenim kıpkırmızı olmuştu. Susamıştım ve biraz da acıkmıştım, üç saat olmamıştı ben yemek yiyeli ancak metabolizmam hızlı çalışıyordu; bu benim sorunum değildi.

Mutfağa geçtiğimde akşam yemeğini hazırlamakta olan annemin yanına gittim ve yanağını uzunca öptüm. Yaz mevsiminde sık acıkan biri olmamdan dolayı annem akşam yemeğini şimdiden hazırlamaya başlamıştı. Anne olmak böyle bir şeydi, bu durum epey hoşuma gidiyordu. "Yoongi masada atıştırman için cupcake'ler var, limonata da sıktım; iyi gelir onlar sana, açlığını yatıştırır."

Annem bir melek olabilirdi. Tekrar yanağını uzun ve suluca öptüğümde annem gülmüştü. "Eşek sıpası seni, yeter bu kadar hadi gidip ye onları ben de işime bakayım." Gülerek geri çekilip masaya yürüdüm. "Teşekkür ederim anne, kolay gelsin seni seviyorum."

Masadaki bardak ve tabağı elime alıp mutfaktan çıktım, ailemle memleketimdeki bu tatil bana şüphesiz iyi geliyordu. Yukarıdaki odama merdivenler aracılığı ile biraz sonra ulaştığımda kapımı ardımdan kapatıp yatağıma geçtim. Evet, ne yapmam gerektiğini biliyordum; akşam yemeği hazır olana dek Hoseok'un fotoğraflarına bakacaktım, belki mesaj da atardım kim bilir.

Elimdekileri yatağıma bıraktıktan sonra yatağımın yanında bulunan komodinin üzerindeki mini notebook'umu alıp önüme bıraktım. Kapağını kaldırıp başlatma tuşuna bastım ve ardından limonatayı alıp yudumladım. Sapık gibi Hoseok'un fotoğraflarına bakmamalıydım ama beni buna zorluyordu. Pc'm açılırken minicik olan cupcake'lerden alıp ağzıma attım.

Instagram uygulamasını açıp kullanıcı adımı ve şifremi girdim. Heyecanlanmaya başlamıştım, deli gibi onun yüzünü görmek istiyordum hatta öyle ki uyuşturucu bağımlıları gibiydim. Kısa zamanda ona bağlanmış, onu görmeden edemiyordum. Geceleri onu rüyamda görmem de cabasıydı zaten.

Heyecanla arama tuşuna onun kullanıcı adını girdim ve çıkan hesabına bastım. Tanrım, sesimi duymuştun! Hoseok sonunda instagramına fotoğraf atmıştı, hem de 20 dakika önce!

 Tanrım, sesimi duymuştun! Hoseok sonunda instagramına fotoğraf atmıştı, hem de 20 dakika önce!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Doctors | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin