1

1.5K 81 61
                                    

Her zamanki gibi herkes kulübelerine çekiliyordu. Annabeth'in son günlerde çarpıntıları vardı. Sanki... Percy'e kötü birşeylerin olacağını anlıyordu. Bazı günler kulübesinden dışarı çıkamıyordu hatta. Nefes alamıyordu.

Percy'le birlikte dolanıyorlardı;

" Percy... bu günlerde birşeyler mi var?"

Percy sıkıntıyla nefes aldı;

" Bilmiyorum... nefesim daralıyor, sürekli etrafımda gezen bir esinti hissediyorum"

Annabeth;

" esinti mi?!?"

Percy;

" bana denizin esintisini hatırlatıyor..."

Annabeth;

" birşeyler var Percy. Bunu hissediyorum. Yarın babanın yanına gidermisin?"

" bakarız."

Percy Poseidon kulübesine girerken Annabeth üzgün bir şekilde arkasından baktı, sanki Percy'yi üzen birşeyler vardı...

Annabeth sessizce kulübesine gitti. Bu saatlerde dışarıda dolaşması yasaktı.

----------------------------------

Annabeth rüyasında olimpos'un altın işlemeli duvarlarına bakarak ilerliyordu. İleriden sesler geliyordu ama kestiremiyordu. Sesin geldiği tarafa doğru yürüdü, kapının önüne gelince durdu. İki tanıdık yüz...

Poseidon ve Athena. 

Annabeth gizlice ve uzaktan dinlemeye başladı. Rüyada da olsa onların karşısında dikilmek tehlikeliydi. Tanrılar görür ve hissederdi:

" Athena anlamıyormusun? Sen ceza yiyeceksin diye ben oğlumu riske atamam." sesin sahibi Poseidon'du. Kızgın gözüküyordu.

" hadi canım!?! Şimdi mi düştü babalık aklına?" Athena Poseidon'un karşısına dikilmiş gözlerinin içine büyük bir öfkeyle bakıyordu.

" Siz burda rahat rahat otururken ben hep Percy'i izledim, bu kehaneti öğrendikten sonra da hep onu korudum. Yıllardır senin yapamadığın şeyleri ben Percyy'e yaptım. Söylesene??? kaç kere çocuklarınla ilgilendin?"

"Bu seni ilgilendirmez."

" tabi zeka tanrıçası olduğun halde söyleyecek söz bula-"

" Tamam. Yeter! tutacağım bu sözü. Ama eğer Zeus öğrenirse..."

O sırada rüyasından uyandı Annabeth. Percy'ye kötü birşeylerin olacağını başından beri tahmin ediyordu. Koşarak kulübesinden çıktı ve Percy'nin kulübesine geçti;

" Percy!! Percy!! aç şu kapıyı!!" 

Percy uykulu gözlerle kapıyı açtı;

" ne işin var burda?"

 " fazla zamanımız yok. Birazdan uyanır herkes. Lafı uzatmadan soracağım. Bugün ne gördün??"

Percy kahkaha attı;

" ciddi misin!?! Bunun için mi geldin??"

" duyacaklar bizi, lütfen Percy önemli"

Percy;

" Poseidon ve Athena'yı gördüm...

Annabeth heyecanlanarak baktı;

" eee sonra?"

" Evleniyorlardı"

" bu muydu??"

" evet."

" ahh inanamıyorum sana Percy!"

" Şaka yaptım tabiki! Boş boş rüyalar görecek değilim! benim hakkımda konuşuyorlardı ama nedensizce çok çabuk unuttum"

" iyide... Melezler rüyalarını çabucak unutmaz"

" Boşversene"

Kapı aniden açılınca ikiside kimin geldiğini öğrenmek için kapıya baktılar. Kıvırcık gelmişti.

"eee neyse. Percy babandan sana mektup var. Çabuk gelsen iyi olur. 

Anna ETA Percy'ye birşey olmasından korkuyordu. Percy kulübeden çıkıp Annabeth'e gülümseyerek el salladı ve gözden kayboldu.

PERCY JACKSON VE EVRENİN EFENDİSİTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon