Yetimhane

741 31 2
                                    

Okuldan sonra çocuklar için birkaç şekerleme alıp yetimhane'nin yolunu tuttum. Kızlar Tyler olayının şokunu atlatamamışlardı. Ve bugün bensiz prova yapıcaklardı Mike'ın söylediğine göre David zor da olsa takıma girmişti. Kaptan da herkesin tahmin ettiği gibi Steve olmuştu. Yetimhanenin önüne gelmiştim. Yetimhane deyince akla gelen korkutucu yerler gibi değildi. 0-6 yaş çocukların bulunduğu 2 katlı şirin bir müstakil evi yetimhaneye çevirmişlerdi aslına bakarsan kreşten bir farkı yoktu. Genelde haftada bir kere ziyaretlerine gittiğim için beni tanırlardı. Yetimhanede 2 tanesi bebek olmak üzere yaklaşık 9-10 çocuk vardı. 2 yatılı 2 gündüzlü olmak üzere toplam 4 hocaları vardı ihtiyaçları özel bir kurum tarafından karşılanıyordu. Camdan bana bakan ikizler Sally ve Grace'i görünce kapıda dikilmeyi bırakıp zili çaldım. Kapıyı Charlie açtı. Yetimhanenin gündüzlü öğretmenlerinden biri. Benden aşağı yukarı 5 yaş büyük olduğundan ona ismiyle hitap etmemi istemişti.

"Merhaba Charlie."

"Merhaba Cameron çocuklar geçen haftadan beri seni sorup duruyor."

Charlie'ye gülümseyip içeri girdim. Çocuklar beni görünce sevinç çığlıkları atmaya başladılar. İkizler Sally ve Grace bacaklarıma yapıştılar. İkisi bir ağızdan;

"Hoşgeldin Cameron."

Dizlerimi kırıp onların boyuna indim.

"Evet bücürler size getirdiğim tokalarınızı neden takmadınız? sizi karıştırıyorum biliyorsunuz."

Elleriyle kafalarını yokladıktan sonra yüzlerini buruşturarak;

"Sanırım unutmuşuz. Hem sen bizi tanırsın bil bakalım ben kimim?"

Onları gerçekten birbirinden ayırmak zordu. Biraz düşündükten sonra;

"Sen Grace olabilirmisin acaba?"

Grace omzuma sarıldı.

"Evet sana bileceğini söylemiştim." dedi kıkırdayarak.

İkizlere ayrı bir sevgi duyuyordum. 5,5 yaşındalardı. Annelerini kısmen hatırlıyorlardı ve ne zaman anne konusu açılsa annelerinin büyüleyici sarı saçlarından bahsediyorlardı. Anneleri olucak kadının bu tatlı, masum şeyleri nasıl bırakıp gittiğini merak ediyordum. İkizlerle birlikte oyun salonuna geçtik. Danny koşarak yanıma geldi altın gibi kıvırcık sarı saçları onu daha da tatlı yapıyordu.

"Cameron senden istediğim şekerlerden mi getirdin?" dedi elimdeki poşete hayran hayran bakarak.

"Evet ama ilk önce yemeğini yemelisin." dedim burnunu sıkarak.

Sıkıntıyla yüzünü buruşturdu. Ama sonra gülümseyip;

"Tamam o zaman bende ilk önce yemeğimi yerim." dedi ellerini çırparak.

"Aferim sana."

Beni elimdem çekiştirerek;

"Gel sana yaptığım resmi göstereyim."

dedi bir süre onlarla oyun oynayıp,resim çizdikten sonra kapı çaldı. Danny koşarak kapının önüne gitti. Charlie kapıyı açtığında Danny heyecanla bağırdı.

"Steveeeee"

Steve mi? Şaka yapıyor olmalısın. Steve Grace sırtında gitar çantası ve sarı saçlarıyle kapının önündeydi.

"Aslanım" deyip Danny'i kucağına aldı. İkizlerde Steve'in yanına koştu.

"Steve yine bize şarkı mı söyliyeceksin?" dedi Grace.

"Evet isterseniz neden olmasın prenses."

"O zaman Cameron'da bize eşlik eder. Gel seni onunla tanıştıralım."

PAÇOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin