kırk bir

15K 1.4K 1.5K
                                    

Düşündüklerim düşüneceklerim ve düşünmekte olduklarım birbirine girmiş durumdaydı. Hoş, gelecek için düşündüğüm çok fazla olmasa bile daha önceden düşündüğüm ile şu anki düşündüklerim ara sıra birbirine giriyor ve doğal olarak bu da ilerisi için düşündüğüm şeyleri etkiliyordu.

Dilara kafama vurarak düşünme üzerine düşündüğüm beynimi iflas ettirdi ve iç içe geçmiş olan ne ileri ne geri ne de şu anda olan zihnimi gerçek dünyaya geri döndürdü.

"Ne düşünüyorsun sabahtan beri bir şey anlatıyoruz şurda." Dilara'nın kızgın çıkan sesi ve dediği şeyler gülmeme neden oldu.

"Dilara, geçmiş ve geleceğin birleştiği nokta olan şimdi ya aslında zihnimizin kendisini avutma şekliyse?"

"Nasıl yani?"

"Ya aslında şu an hiç yoksa? Tüm bu dediklerim ağzımdan çıktığı an geçmişte kalıyor ve bir sonraki söyleyeceklerim ise beynimde planlanırken geleceği oluşturuyor. Yani demek istediğim şu an için o kadar küçük bir zaman dilimi kalıyor ki yok gibi. Ya zihnimizin geçmiş ve geleceğin arasında sıkışıp kaldığı düşüncesini atmak için şimdi gibi hayali bir zaman dilimi yarattıysa?" Son cümlemle ileride odağını kaybetmiş gözlerim Dilara'yı buldu.

Bir süre dediklerimi düşünerek bakıştık. Sonra Dilara silkindi ve saçlarını geriye attı. "Ya ne diyorsun amına koydurayım? Ginger diyorum bana bir şey dedi beni dinle."

Dediklerini umursamadan konuşmaya devam ettim."Ya şimdi demek aslında ölümse?"

Beni kendime getirmek için atmış olduğu fazla sert olmayan tokat amacına ulaşmış ve dikkatimi dağıtmıştı.

"Efendim Dilara'm?" Onu dinlemeyerek yeterince sinirlendiğimi bildiğim için tatlı bir şekilde sordum.

Göz devirdi ancak sonra aptal gibi gülümsemeye başladı. "Ben Ginger'a düşüyorum."

"Ne tesadüf ben de Savaş'a." Düşünmeden söylediğim şeyle Dilara gözlerini iriltti.

"Ne?"

"Ne?" Cidden az önce o cümleyi kurmuş muydum?

"Neyse..." dedi Dilara bana kuşkulu bir bakış attıktan sonra. "Ginger bana pamuk prenses dedi."

Tatlı bir şekilde gülümsedi ve gözlerini yukarı kaldırarak hayal dünyasına daldı.

"Bence daha çok Ryuk gibisin." Yanımıza gelen Emir bir sandalye çekti ve oturdu. Ya da oturacaktı. Çünkü ayağı yine nereye takıldığı hakkında hiçbir fikrim yoktu ama o düşmeyi başarabilmişti.

"Bok. Öyle de düşersin işte." Dilara yerde oturur vaziyette olan Emir'e ilkokul çocukları gibi dil çıkardı ve tostunu yemeye devam etti.

"Yusuf nerede?" dedim etrafa bakarak.

"Basketbol oynuyordu en son." Emir ayağa kalkarken sorumu yanıtlamış ve sonunda sandalyeye düzgün bir şekilde oturabilmişti.

Hâlâ etrafı tarayan gözlerim kantinden içeri gelen Savaş'ı bulunca gülümsememe engel olamadım.

Dün yaşadıklarımız aklıma gelince derin bir nefes aldım ve Savaş'ın beni görmesini bekledim.

Dünden beri mesajlaşmalarımız hariç çok konuşamamıştık çünkü bu sabah üniversite gezisine gitmişlerdi. Yeni gelmiş olmalıydılar.

Savaş'la gözlerimiz kesişince o da gülümsedi ve arkadaşlarına bir şeyler söylerek yanıma doğru gelmeye başladı.

"Oo enişte geliyor." Dilara gülerek konuşunca Emir merakla ona baktı.

itiraf | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin