otuz altı

15.2K 1.5K 919
                                    

fakehsp000: Evde misin

mkaalitiraf: Okula yaymaya gittin sanmıştım..

fakehsp000: Evde misin dedim

mkaalitiraf: Evet de

fakehsp000 çevrimdışı

mkaalitiraf: Noluyor lan

Elimdeki telefonu yatağa doğru fırlattım ve tekerlekli sandalyemde dönmeye başladım. Şu an fake hesapla uğraşacak kafam yoktu. Ölümü yakın gözüken bilgisayarımdan açtığım şarkının arada bir sesi gidiyor olsa da içimde bulunduğum ruh hâline uyum sağlamaya devam ediyordu. Kafamı geriye doğru atarak sandalyeye yasladım. Dönen tavanı başımın dönmemesine özen göstererek izlemeye başlasam da başarılı olamamış ve gözlerimi kapatmak zorunda kalmıştım.

Odamda geçirdiğim böyle boş dakikalarda hep Dilara'yla konuşuyor olurduk. Şimdi arasam mı emin olamıyordum.

Dizlerimi kendime doğru çektim ve bu sefer ayaklarımla değil de ellerimle masadan yardım alarak kendimi döndürmeye devam ettim.

Aslında öyle büyük bir tartışma değildi. Ona neden böyle tuhaf davrandığını sorunca yorulduğunu söylemişti.

"Sürekli kafana eseni yapmandan ve olacakları düşünmemenden yoruldum."

Bu bir nevi benden yorulması demekti ve yorduğum bir insanın yanında kalacak değildim.

Açıkçası şaşırmıştım. Böyle bir tepki beklemiyordum.

Ancak şimdi ne demek istediğini anlıyordum sanırım.

Onun arkadaşı olarak okulda tıpkı benim gibi sıkıntı çekecekti. Hiçbir zaman biseksüel olduğu konusunda açılmayı düşünmemişti. Ancak şimdi ben onun yanında olunca eğer bir gün Ginger'la bir ilişki yaşarlarsa insanların bakışlarını ve düşündükleri aynen 'homolar grubu' şeklinde olacaktı.

Saçmaydı. Yine de kendi açısından düşününce böyle oluyordu.

Ona kötü kırılmıştım fakat yanımda olmasına ihtiyacım vardı.

Yüzsüz piçin tekiydim.

Son hız dönen sandalyede artık baş dönmesinin yanında mide bulantısı da eklenince güçlükle durdurdum kendimi.

Keşke son sürat ilerleyen hayatımı da böyle durdurabilseydim.

Ancak ben tam zıttı olarak onu daha da hızlandırıyordum. Tıpkı Dilara'nın da dediği gibi çevremi ve benim üzerimdeki etkilerini, baş ağrısı ve bulanma gibi, umursamıyordum. Bundan tuhaf bir zevk almam da ayrı bir olaydı tabii.

Sandalyeden indiğimde dönmekte olan dünyaya uyum sağlayamayan bedenim sendeledi. Ne kadar onu dik durması konusunda telkinler versem de tıpkı Pisa Kulesi gibi yamulmaya devam edince pes ederek kendimi yatağa doğru bıraktım. Bir süre daha dönen tavanı izledim. Kafamın altında ezilen birkaç parça giysiyi tek hamlede çekip sandalyenin üzerine attım.

Bu bir döngüydü, sandalyenin üzerine oturacağım zaman yatağa atar, yatağa geçeceğim zaman sandalyeye koyardım.

Arka planda şarkı devam ederken sürekli iç savaşlarımdan biri olan hayatımın soundtracki ne olurdu tartışmasına girmiş ve beynimin içindeki müzik arşivini tekrardan alt üst etmiştim.

Arşivlerden düşüncelere, düşüncelerden insanlara, insanlardan zihniyetlere, zihniyetlerden kendime ve kendimden iç dünyama doğru düşünme rotasını oluşturmuş beynime dur demem gerekiyordu.

itiraf | bxbWhere stories live. Discover now