yirmi beş

14.6K 1.5K 786
                                    

Savaş

Parmaklarımın arasında içmeyi unuttuğum sigaradan bir nefes daha aldım. Boş bakışlarım tavanda geziniyor, neredeyse ben bile nefes aldığımı kontrol edecek kadar durgun soluklarım kurumuş dudaklarımın arasından özgürlüğüne kavuşuyordu.

Tavanda yine o görüntü belirdiğinde güçlükle yutkunarak gözlerimi yumdum.

Taha ve bir kız...

Gözlerimi daha sıkı yumarak yine unuttuğum sigaramdan bir yudum aldım.

Sanki onunla geçirdiğim dakikalarda hayal dünyasında gibiydim.

Davranışları, bakışları ve mimikleri o kadar güzeldi ki kendimi çok tuhaf yerlerde hissediyordum.

Her zaman hislerime güvenen biri olmuştum, tıpkı Taha evsiz kaldım diye durum atınca onu eve çağırmam gerektiğini hissettiğim gibi.

Ancak onunlayken o hissimin çok daha önüne geçen şeyler oluyordu. Anlam veremiyordum, daha önce hiç böyle hissetmemiştim.

Basit bir hoşlantının ötesinde, hislerimi alt üst edecek kadar tuhaf bir duyguydu.

Mutluluk veriyordu, merak ettiriyordu, aptal gibi hissettiyordu.

Canımı yakıyordu.

Korkutuyordu.

Şu an oturduğum kanepenin üstünde oturduğunu hatırladım.

Bu kanepede geçirdiğimiz saçma sapan anlar geldi aklıma, yutkundum.

Onu öpmüştüm.

Bilinçli olarak yapmamıştım, bir anda olmuştu ve sarhoştum ama her bir anını hatırlıyordum. Ve asla pişman değildim.

Öpüştükten sonra şok olup ne yapacağımı bilemediğim için sızma numarası yaptığımı da, her şeyi hatırlıyordum.

Ama o hatırlamıyordu.

Tepkisinden korkmuştum, söylemedim.

Hislerim beni korkutuyordu.

Fakat şimdi başka biri korkusuzca onu öpebiliyordu.

Sırf kız diye onu korkmadan  öpebiliyordu.

Oysa ben kendi hislerimden bile korkuyordum.

Boğazımda yine iğrenç bir yumru oluştuğunda kafamı kaldırdım.

Düşündükçe daha kötü oluyor gibi hissediyordum.

Telefonum titrediğinde ağır hareketlerle gelen mesaja baktım. Ablam Yiğit'in beni görmek istediğini söylüyordu. Yiğit ablamın küçük oğluydu. Ablam henüz on dokuz yaşındayken yıldırım nikahıyla evlenmiş ve bir aile kurmuştu. Her şey başta çok güzel olsa da, genç yaşta gelen evlenmelerine gelen tepkilere rağmen mutlu olsalar da çocuk gelince şerefsiz kocası değişmiş ve hep tartışmaya başladıklarında ise ayrılmışlardı. Şimdi Yiğit dört buçuk yaşındaydı.

Ablam ona tek başına bakarken ben de büyüdüğünü izlemiştim. Bu dünyadaki yanımdaki tek kişiler ablam ve Yiğit'ti.

Annemle babamın yanından liseye geçtiğimde ayrılmıştım. Ablamın da İstanbul'da yaşaması bunda büyük bir etkendi.

Aramız fazla kötü olmasa da iyi de sayılmazdı. Arada bir telefonda konuşurduk sadece. Ablamın onlara benim hakkında rapor verdiğini biliyordum.

Oturduğum yerde yana doğru kayıp yatar pozisyona geçtim.

Taha'ya bir daha konuşmamız gerektiğini söylemiştim.

itiraf | bxbWhere stories live. Discover now