on dört

15.9K 1.8K 1K
                                    

Hafifçe boğazını temizleyerek söze başladı. "Geçen sene fizik hocasının sınavı vardı ama kafam dağınıktı hiç çalışmamıştım. Kelebek olduğu için yanımda oturan kıza sordum işte fiziğin nasıl falan. Kız dedi rahat ol ben dine giriyorum bitirince yardım ederim dedi. Ben de inandım saf gibi." Kafasını hafifçe yana yatırarak güldü. "Kız söylüyor a, b ben de geçiriyorum. Nasıl mutluyum ama var ya, sonra sonuçlar geldi." Gülüşü çoğaldı, gülüşüne güldüm. 

"15 aldım sınavdan." 

Büyük bir kahkaha kaçtı ağzımdan. Okulda oluyordu öyle şerefsizler. İkimiz de gülerken sordum, "Hocanız kimdi?" 

"Serkan Hoca." 

Anladım dercesine başımı salladım. Şöyle bir durum vardı ki Serkan hoca çoktan seçmeli sormazdı. 

"Devam ediyorum," Kafamı salladım ve keyifle gülümsedim. İlk hikayesini elemiştim bile. 

"Benden altı yaş büyük bir ablam var. İlkokuldayken ben böyle içine kapanık bir şeydim, utangaçtım. Ablam da benim tam tersi, her işe burnunu sokan, odak noktası." Anlatırken yüzünde samimi bir gülümseme oluşuyordu. Ablasını gerçekten sevdiğini düşündüm. "Ben de bir kızdan hoşlanıyordum, sınıfın en güzel kızı, çalışkan, güzel, neşeli neyse işte anladın sen." Hafifçe kıkırdadı. "Ablama anlattım çünkü bizim aramızda sır olmazdı. Ben utangacım diye bir gün sınıfımıza dalıp Esra Savaş seni seviyor ama söyleyemiyor diye bağırmıştı. O günden sonra okulda beni gören herkes Ali Ayşe'yi seviyor melodisiyle Savaş Esra'yı seviyor diye benimle dalga geçmişlerdi üstelik buna Esra da dahil." 

Dayanamayıp kahkaha attığımda o da güldü. "Sonra bir hafta ablama trip attım." Bir süre daha gülüştükten sonra hafifçe öksürerek kendini durdurdu.

"Şimdi sonuncuya geliyorum," Gülümseyerek kafamı salladım. Önce biraz duraklasa da yine gülümseyerek devam etti. 

"Bir keresinde teyzemlerdeydik. Küçüktüm çok hatırlamıyorum, teyzemlerin evi bizim eve uzaktı. Ne zaman onlara gitsek bir gece kalırdık. Ben de o gün eve gitmek istemiştim çünkü içimden bir ses eve gitmemi söylüyordu. İşte anneme yalvarıyorum eve gidelim diye. O da geçiştiriyor tabi beni. En sonunda geceye doğru dağıtmışım ev de ev diye. Gitmek zorunda kaldık. Eve gittiğimizde apartmandan hırsız çıkıyordu. Son anda yakalandı."

Ağzım şaşkınlıkla açıldı. Doğruysa şaşırtıcıydı. Şaşkınlığımı görünce gülerek göz kırptı. "Altıncı hissim kuvvetlidir."

Söylediği üzerine düşünme fırsatı bırakmadan devam etti. "Seç bakalım." 

Kaşlarım çatıldı, iki ve üç arasında kalmıştım. İkinci anlattığında mimikleri daha samimi geldiği için onu söylemekte karar kıldım. "Birinciyi baştan eledim, Serkan Hoca seçmeli sormaz." Dediğimle 'hadi be' diye elini dizine vurdu. "İki ve üç arasında kaldım ama ikinci diyorum."

Pişkince sırıttı ve bardağa doldurmaya başladı. "Hassiktir ya." Sinirden gülerek uzattığı bardağı aldım. Onun gibi tek dikişte içtim, içki boğazımı yakarak kendini belli ettiğinde benim de yüzüm buruşmuştu istemsizce. Uzun zamandır içmiyordum. 

"Evet?" Hâlâ sırıtıyordu, tek gözümü kapatıp kafamı hafifçe yukarı kaldırdım. Klasik bir düşünme pozisyonuydu. Okul itiraf sayfasında okuduğum milyonlarca şey geldi aklıma, ama benimle ilgili elle tutulur bir şeyler bulamamıştım. 

"Yaşadığım saçma sapan bir ilişkiyi saymazsak hiç sevgilim olmadı." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. 

Kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Hadi canım." 

Omuz silktim, niye şaşırmıştı ki? 

"Çok şey duruyorsun..." Kafasını yukarı attı ve bir saniyeliğine durdu. Tek gözünü kısarak devam etti, "Çapkın?" 

Dediği şeyi duymamla büyük bir kahkaha patlattım. 

"Cidden, instagram sayfan da kız dolu." 

Gülüşüm daha da çoğalırken o da benimle birlikte güldü. Kızlar ilgimi çekmiyor demek isterdim ama evinde kaldığım kişinin homofobik olma olasılığı açısından bu hiç iyi olmazdı.

Boşvererek anlatacağım hikayeleri düşünmeye başladım.

"Of ya..." Sızlanarak bardağı aldı ve kafasına dikti. Bu kaçıncıydı saymayı unutmuştum, benim de ondan farkım yoktu. Yine de o benden daha komik duruyordu. Bir şeyler anlatmıştım ama ne anlattığımı ben de tam bilmiyordum, yine de ben kazanmıştım. Keyifle oturduğum yerden kıkırdadım.

Genelde sarhoş olduğumda ciddi bir ruh hâline bürünürdüm istemeden. Etrafımdaki her şey daha da anlamsız gelmeye başlardı. Sırf bu yüzden arkadaş ortamlarında fazla içmezdim. Ama şu an onunlayken bu durum geçerli değildi, çok eğleniyordum. 

Sanırım gerçekten sarhoş olmuştum. 

"Ben-" İşaret parmağıyla kendisini gösterdi ve aynı anda hıçkırdı. 

Çok sevimli görünmesi tamamen sarhoşluğumdan kaynaklanıyordu, evet.

Ayağa kalktı ve tam karşıma dikilmeye başladı. Güçlükle kafamı yukarı kaldırarak ona baktım. Başım dönüyordu, sebebinin alkol mü yoksa Savaş mı olduğunu kestiremiyordum.

Ne diyorum ben?

"Ben bir şey yaptım." Gözlerini zor açık tutuyor gibiydi ve kelimeleri ağzında yuvarlıyordu. Onun bu hâline gülmeden edemedim. Saçları her zamankinden daha karışıktı, elimi daldırıp onları okşama isteğimi güçlükle bastırdım.

"Ne yaptın?" dedim hâlâ onun bu aptal hâllerine gülerken. Yoksa aptal olan ben miydim?

Bana doğru eğildi, yüzlerimiz çok yakındı ve sarhoş nefeslerini dudaklarımda hissedebiliyordum. Gözlerini gözlerime kenetledi. Güçlükle yutkundum. Her hareketi beni daha da sarhoş ediyor gibi hissediyordum.

"Bunu." 

Tam ağzımı açmış konuşacaktım ki dudaklarımın üstünde hissettiğim sıcak dudakları buna engel oldu.

Ehe, selam

Bilin bakalım bugün kim doğdu?

Aa, benmişimm

itiraf | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin