🚢24.Bölüm|FİNAL🚢

1.9K 131 156
                                    

İyi Okumalar...
🐳

"Benim kaptanla ne zaman konuştuğumu nereden biliyorsun?" diye sordu Kai gözlerini Kyungsoo’dan ayırmadan. Kyungsoo duraklasada bir kahkaha atmaktan alamadı kendini. Sonra, Margie’nin bir sabah gemide dolaşırken, nasıl içeri girdiğini anlattı. 

"Senin kaptanla birlikte olduğunu duymuş," diye güldü. "Kahvaltıda bana, hep senin önemli biri olduğunu düşündüğünü söyledi. Bir dük filan olduğunu sanıyordu..."

"Bir dük mü?" Kai gülümsemesini bastıramadı. "Bu kadından korkulur doğrusu, ama neyse ki tatlı bir yanı da var." 

"Ne konuştuğunuzu duymamış anlaşılan." Kyungsoo düşünüyordu. "Benimde kendisini şaşırttığımı söylüyordu."

"Margie ile uzun uzun konuştuk," dedi Kai sadece. Kyungsoo, Margie’nin ne biliyorsa anlatmış olduğunu kestirebiliyordu.

"Senin sağlığınla ilgilendiğimden bahsediyorduk en son. Doktorluk içime işlemiş sanırım. Bazen sararıyordun ve bende doğal olarak fark ediyordum. Yine de ciddi bir hastalığın olduğunu anlamak imkansızdı. O kadar sağlıklı görünüyordun ki.." Bir an sustu. "Kamarana kapanıp çıkmadığın zamanlar... baş ağrısı mı çekiyordun?"

"Evet." Kai elini sıkarak azarlar gibi söylendi: "Hastalığını gizlememeliydin, Kyungsoo. Eğer bana söylemiş olsaydın..." Sonra gözlerini kapatıp tekrar açtı. " Neyse, hepsi geçti," dedi. Sevgiyle Kyungsoo’nun gözlerinin içine bakıyordu. "Çabucak iyileşeceksin bir tanem. Sonra da hayatın boyunca sana bakacağım. Ömrünü benimle geçireceksin."

Kyungsoo mutlulukla gülümseyerek bakınca Kai, yanına uzanıp, eğildi ve onu öptü. Sakince, olabildiğince yavaş bir şekilde... Bir süre sessizlik oldu. Sonra Kyungsoo, "Kendimi kaybetmeden kısa bir süre önce seni kaptanla birlikte görmüştüm. Şey mi... yani..."

"Los Angeles’da ineceğini söylemişler. O da daha önce sözünü ettiğimiz kişinin sen olduğunu bana söylemeye karar vermiş. Aniden gemiden inmeye karar vermene canı sıkılmış. Benimle konuşmak istemesinin nedeni de buydu. Gemide kalmaya ikna edilmenin iyi olacağını düşünüyordu. Çünkü doktorun ona uzak bir akrabandan başka yakının olmadığını söylemiş. Bunun için, Los Angeles’da akrabalarının olmadığını kaptan biliyordu."

Kyungsoo suçlu suçlu başını çevirip, bakışlarını kaçırdı. "En iyi çözümün bu olduğunu düşünüyordum, Kai. Senin üzülmeni istemiyordum."

Kai eğildi, Kyungsoo’nun çenesinden tutup hafifçe başını kaldırdı. Dudaklarını, Kyungsoo’nun hevesli dudaklarına değdirdi. Biraz geri çekilip dudakları hala birbirine değiyorken söyledi. "Artık olan olmuştu, küçük adam. Zaten acı çekiyordum, müthiş bir acı çekiyordum."

Kyungsoo, konuşmak için Kai’nin dudaklarını tekrar dudaklarına bastırmasını bekledi. 

"Benim... öldüğümü bilme istedim." Kai’ye bakıyordu. 

Kai, Kyungsoo’nun gözlerinin yaşla dolduğunu gördü. "Başka bir yol düşünemedim, özür dilerim.." diye devam etti titrek bir sesle. Yaşlar yanaklarından süzülüyordu artık. Kai parmaklarıyla ve dudaklarıyla kuruladı Kyungsoo’nun göz yaşlarını. Sonra Kyungsoo’nun üzerine yattığı kolunu kullanarak onu daha fazla kendine çekip sargılı başının, boynuna gömülmesini sağladı. 

"Canını sıkma sevgilim, sana acı çekmekten bahsetmemeliydim," diye mırıldandı. 

"Tabii ki bahsedecektin." Kyungsoo karşı çıktı. Kai sesini çıkarmadı ama onu bedenine bastırmaya ve sıkı sıkı tutmaya devam etti. Kyungsoo, daha sonra yarı baygın bir haldeyken onu sevdiğini söylediği zaman neler hissettiğini anlattı. 

Denizin Melodisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin