“tabi!”

Yine iyilik perisi değeneğini sallamıştı işte. Şimdi de 3 yıl sonra yüzünü görecektim. Artık yetişkindim. Buna göre davranmalıydım.

Kapıyı son bir nefes alıp çaldım. Cevap gelmedi.

Kapıyı açmayacaktı belliydi.

Sesimi biraz değiştirdim.

“çayınız geldi lütfen kapıyı açın”

“Oraya koyun ben gelip alırım”

Diyordu içeriden homurtular geliyordu. Birkaç dakika sonra kapıyı açtı.

Şaşırmıştı. Bir kaç dakika öyle birbirimize bakakaldık.

Başımı öne eğdim. Alt dudaklarımı yiyerek ellerimi arkada buluşturdum.

“m marinette s sen misin?”

“ş şey ben mi bilmem? Yani-”

“tamam bu sensin fakat içerisi içerisi pek müsait - “

Lafını tamamlamadan içeri daldım. Evet şüphelenmiştim. Eee televizyonda o dedikoduyu duyunca…

Fakat daha kötü bir şeyle karşılaştım.

Kocaman bir televizyonlarda benim odam da dahil bütün evim izleniyordu. Tamam bu gerçekten utanç vericiydi.

“A Adrien bune!”

“ben takıntılı değilim de sadece… ne diyeceğimi bilemiyorum”

“ben odamda üstümü değiştiriyorum!”

“yemin ederim bakmıyorum! Sadece seni bazen özlüyorum. Ve uyurken seni izlemek iyi hissettiriyor.”

“ne ara evime kamera koydurdun! “

“6 aydır…”

“tamam. Bu olayı unutmaya çalışıyorum. Azıcık konuşabilir miyiz?”

“aşağıda konuşalım.”

“tamam ve lütfen sinirimi yatıştır çünki buraya neden geldiğimi unutmak üzereyim. ”

Aşağı birlikte indik aslında nasıl tepki vereceğim hakkında en ufak fikrim yoktu. Ona kızsam mı? Yoksa özür dileyip boynuna mı sarılsam?”

Bu ikilemlerden o kadar sıkıldım ki! Kader neden sürekli saçma sapan davranır!

Aşağı indik ve oturduk. İlk af dilercesine bir baktı.

“üzgünüm marinette. Gerçekten bunu yapmamalıydım”

“aslında sana biraz saçma gelebilir fakat üç yıl öncesi sana bir haksızlık yaptım ben. Özür dilerim. Biz artık yetişkin olduk Adrien. Birer bakmamız gereken şirket var ve bu şirketlerde rakipiz. Fakat gerçek hayatta rakip olmamamıza gerek yok değil mi?”

“evet yok o zaman sana prensesim diyebilirim değil mi?”

“tabiki. Fakat lütfen o kameraları kapat-”

“tamam tamam. Hemen.”

Birkaç dakika öyle oturduk kaldık garipti açıkçası. Yani birden ayrıldığımız kişiyle üç yıl sonra birden barışmak garip. Fakat bazen kadere boyun eğmek gerekiyor.

“eee napalım prenses”

“aslında 2 saat sonra şirkette olmam gerekiyor.”

“demek sende bu işlerle meşgulsün seni gerçekten anlıyorum. Ama nasıl sıkıldığını da biliyorum. Buraya son üç yılda güzel bir oyun merkezi açıldı. Hadi gidelim”

NEFRETİM : Karışık Duygular Where stories live. Discover now