¡Takıntı¡

2.6K 190 174
                                    

Akşam marinette’in eski okulundan sınıf arkadaşları ve diğer okuldan da iki üç kişi vardı. Parti harika organize edilmişti. Evin bahçesinde büyük bir havuz vardı. Kenarlarında beyaz masalar.

Tüller ve balonlar siyah ve neon yeşildi. Her şey harikaydı. Hafif slow bir müzik çalıyordu. Bazıları dans ediyor bazıları kahkahalarla diğer arkadışyla gülüyordu.

Marinette’in yanında Alya Nino ve Nathaniel vardı. Hepsi çok şıktı. Derken içeri konseptle tam uyumlu biri girdi. Dağınık sarı saçlarının üzerinde kedi kulakları ve simsiyah takım elbisesiyle bakan bir daha bakıyordu. Elmas gibi yemyeşil gözleri Adrien’ı anımsatıyordu.

Yalnız bir masaya geçti. Dans edenleri izliyordu ve arkasına dönüp bana bakıyordu. Bir şey mi demek istiyordu anlamamıştım. Fakat ben de ona bakıyordum. Bu nedensizdi.

Onun masasına geçtim. Bir süre yanında öylece durdum. Sonra söze ben başladım.

“Afedersiniz siz… nerden geliyorsunuz?”

Sesi boğuk geliyordu.

“ben mi! Bir arkadaşınızın arkadaşıyım da…”

“iyi ımm adınız nedir”

“adım! Beni tanımadınız mı?”

“aslında birisine çok benziyorsunuz fakat “

“belki onu çok özlediğiniz için beni ona benzetiyorsunuzdur?”

“bilmem? O çok iyi biri değildi.”

“hayır! Ya~ yani siz öyle düşünüyorsanız? Ya aslında çok iyi biriyse? “

“olabilir ama ondan uzak durmalıyım.”

“sizin kararınız. Be ne bilirim ki?”

“doğru ya. Aslında yeşil gözleriniz ve sarı saçlarınız aynı onun gibi”

“insan insana benzermiş.”

“ımmm üzgünüm vaktinizi aldım ben-”

“hayır hayır sizinle konuşmak iyi geliyor aslında benim de sizin gibi bir sorunum var.”

“iyi bir dinleyiciyimdir”

“benimde sevdiğim birisi var ve tek amacım onu korumak. Fakat o beni anlamıyor. “

“ne kadar aptal bir kızmış”

Kafasını çevirerek gülümsedi.

“hayır o aptal değildi sadece biraz tatlı ve saf”

“eğer senin yerinde olsaydım ona bunu söylerdim”

“söyledim fakat beni dinlemedi.”

“o zaman ona küçük bir hediye al belki o zaman…”

“hayır. O öyle bir kız değil. Onu çok incittim hem de çok. Bu yüzden buradan gideceğim. En yakın zamanda”

“böyle yapmayın. O da sizi özlüyordur eminim”

“bende fakat bu ikimiz içinde iyi olur. Bu arada çok şıksınız prenses”

“ prenses?”

“neyse benim gitmem gerekiyor tebrik ederim defileniz gerçekten harikaydı”

Arkasını döndü ve gitti. Dans edenlere bakıyordum. Prenses…  belki bu oydu. Fakat neyi değiştirirdi ki? Ondan bu aralar uzak durmam gerekiyordu. Kendi iyilim içi.

Parti o akşam normal  geçti. Çok eğelenmedim açıkçası.

Günler öyle geçip gitti. Şirketi 18 yaşımda devir aldım. 3 yıl boyunca duraksız olarak büyüttüm. Artık Paris’in ve Fransa'nın bir numaralı şirketiydik. Her hamlemde ilk büyükanneme danışıyordum.

NEFRETİM : Karışık Duygular Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin