JESSİCA NABI10

206 27 27
                                    

Chara telefonu açmadı ve masadan hiddetle kalktı.
Telefonu titreşime alarak cebine koydu.
Frisk ne olduğunu şaşırmıştı.
Ne oluyor demeye kalmadan Chara onu kolundan tutup dıları çıkarmıştı bile. Hızlıca yürüyordu. Frisk de arkasından bağırıyordu;
"NE OLUYOR CHARA NEDEN CELLALLENDİN DURDUK YERE? H-HEM NE BU KOLDAN TUTUP DIŞARI ÇIKARMAK FALAN EŞKİYA MISIN SEN?"
Chara olabildiğince hızlı gidiyordu gözlerinin dolduğunu Friskin görmemesi için.
O telefon titreyince kalbinden bir şeyler parçalanıyordu sanki anıları kalıyordu geriye özlüyordu ve unutamamıştı. Asla da unutamayacaktı, unutmayacaktı biliyordu. Her telefona baktığında acaba ondan mıdır diye düşünüyordu mesajlarını, her gelen aramada kalbi daha da hızlı atıyordu. Acaba bir gönderimi bepenmişmidir diye sabahladığı olmuştu. Fakat bunu Friske yansıtamazdı. O buradayken olmazdı, onun moralini de bozamazdı. Kendi aşkını kaybetmişti. Bunun Friskin de başına gelmesini istemiyordu. O yüzden bütün gücünü topladı durdu ve gülümsedi Friske
En sahte gülüşlerini sergiliyor bu günlerde. Eskiden JESSİCA'NIN mesaj atması yeterdi gülümsemesi için bütün gülüşlerinde bu yakıyordu canını. En mutlu olduğu an bile onun çıkma teklifini kabul ettiği andı çok heyecanlanmıştı. Hatırlayınca gülümsedi hislerini. İlk heyecanlarını hatırlayınca kıpır kıpır oldu tekrar kalbi. Ne kadar istesede o günleri geri gelmiyordu be ne giden ne de harcanan dakikalar geri gelmiyordu. Onun için yaptığı maddi manevi hiçbir şey geri gelmiyordu.
Bunu hatırladı ve tekrar gülümsedi.
Aptallığına gülümsedi.
Yaptığı hatalara gülümsedi.
Gülümsedi çünkü başka bir şey yapamazdı. Onları kabullenmekten başka elinden ne gelebilirdi ki
Güzel kaybetmişti sonunda buna gülümsedi.
"Friskçiğim özür dilerim ama gecikmek istemedim yoksa zamanımız yetmezdi. "
"Neye yetmezdi? "
"Bana kahve sözün vardı unuttun mu:)? "
"Aaa ş-şey çok doğru özür dilerimm hem unuttuğum için hemde bağırdığım için ayrıca onlarsa organizasyon yapmışsın yani bunun için de teşekkür etmeyi unuttuğum için özür dilerim ve... "
"Şşş tamam önemli değil ben seninleyim bunlar küçük hatalar hepsi geçici"
Frisk gülümsedi ve tekrar yürümeye başladılar yanyana ne hızlı ne de yavaş yolun ilerleyen zamanlarında chara elini friskin omuzuna atmaya yeltendi. Sonra frisk de elini Charanın omuzuna atınca biraz karışık oldu o yüzden Chara usulca elini çekti ve beline doladı fakat çok nazikti.
Bu şekilde eve geldiler.
Frisk kapıyı açıp içeri girmeden
"Buyursunlar efenim misafirler önden"
"Çok kibarsınız Frisk Hanım fakat zaten hepimiz bu hayatta birer misafir değil miyizdir? "
"Felsefik düşüncelerinize hayranım Chara Bey"
"Bende sizin o güzel gülüşünüze, lütfen ama ısrar ediyorum girin lütfen"
"Sizin kadar kibar bir centilmeni kırmak kabalık olur"
Frisk içeri girmişti.
Chara da hemen ardından içeri girdi ve bir koltuğa oturdu
"Hoşgeldin sefa getirdin evime^^"
"Hoşbulduk>w<"
"Bir şeyler ikram edeyim mi? "
"Yok ben tok geldim sağ ol"
"Yok ben öyle boş göndermem misafirimi pek misafir gelemez zaten de.. Neyse Bir şey içer misin? "
"Kahve içeyim o zman"
"Ee kahveni neli istersin"
"Tuzlu:D"
Bunu duyan Frisk aşırı kızardı
"N-neli? "
"Sade olsun senin tatlılığın yetiyor zaten"
"Yhaa💗 tamam hemen hazırlıyorum"
Frisk kahveleri hazırlamaya gitti birkaç dakika sonra geldi elinde bir tepsi iki have fincanı içindede köpüklü kahveler ama heyeacnlandığı çok belli.. Belki de tirim tirim titreyen kahvelerdendir.
"Ee tuzunu kattın mı? "
"N-nnNNN! " O sırada sadece Chara ya odaklandığından kendini kaybeden Friskiye the fıskiye nin ayağı halıya takıldı ve düştü üstelik Chara onu tutacapım diye o da düştü
*PAT*
etrafa bütün kahveler saçılmıştı babannesinden hatıra kalan fincanaşrın ikiside kırılmıştı.
Ama o anki pozistonlarına bakınca buna değer diye düşündü.
Frisk altta Chara üstteydi ve bakışıyorlardı.
Cam kırıkları fazla batmasada canını yakıyordu Frisk in fakat bu anı bozmak istemiyordu. Chara yavaşça eğildi ve friskin saçlarını yüzünden çekti iyice yaklaşmıştı Frisk e ister bu hareketten sonra kızsın ister bağırsın pek umrunda değildi artık zaten eğer ki rahatsız olduyorsa söylemesi gerekiyordu bu zamana kadar bunu en az Frisk de Chara kadar istiyordu Frisk gözlerini kapatmıştı Chara belki sadece geçmişi unutmak için Frisk ise yeni bir geleceğe başlamak için.
Fakat ikiside
telefon titremesiyle
Birbirlerinden hıyar görmüş kedi gibi            kaçtılar sanki bu telefon titremesi onar için hey artık dünyaya dönün uyarısıydı.

Telefonu istemeye istemeye açan Chara gayet sert ve katı bir tavırla
"Alo" Dedi. Karşısındaki kişi ilk defa bu kadar nefretin bir kelimeye endekslendiğini duymuş olacak ki o da sert bir tavır takındı
Chara: Alo? Jessica? Bir daha arama dememiş miydim?
??: Neredesin Chara?
Chara: S-sen kimsin
??: hahaha ben kim miyim ben tek isteğimiz bütün yer altı ve üstünü birleştirebilecek kendi sihirlerimle insan oğlunun en gelişmiş silahlarını bile geçebilecek kişiyim ben eski kraliyet bilimcisiyim ki ilime ışık tutmuşum.. Ben elleriyle konuşan ada- şaka şaka ben kankan tanımadın mı aq its me your best friend!
Chara: Haaa Asri- aman Andre!  TanımaZ olur muyum krdşm Ee naber
Andre:  iyi senden? Napıyorsun?
Chara: Benden de iyi işte Frisk yengenle oturduk yemeği bekliyoruz.
Andre:  Ooo hemen Friske mi atladın?
Chara:  Tabii olm ne sandı-
LAN JESSİCA'NIN TELEFONUNUN SENDE NE İŞİ VAR? İNSAN EN YAKIN ARKADAŞININ EXİYLE ÇİKAR MI HEMDE BEN DAHA UNUTAMAMIŞKEN BIRAKMAMIŞKEN?
Andre: O olay öyle değil beyni sâdece belden aşşağı çalışan arkadaşım. Yatağa atmadım kızı yani telefonunu kullanmamın sebebi onu telefona bakamayacak kadar yormuş olamam deği-
Chara: LAN NE DİYORSUN SEN İYİ MİSİN?
Andre: olmasa da çok güzel kız lan herkes onu istiyor yani elini atsa ellisi. Tabii güzel, çekici, alımlı, tatlı. Kim istemez ki böylesini.
Chara'nın boğazı düğümlenmişti ne telefonu kapayabilirdi ne de Friskin yanında gözyaşlarını saklamak için ellerini gözlerine götürebilirdi. Artık çok geçti. Orayı dağıtıp, Friski bırakıp, gidemezdi JESSİCA'NIN yanına. O ipek saçlarındaki bahar kokusunu çekemezdi artık içine çok yakındı ruhunun uçurumdan süzülmesine.
Ama hala gözyaşlarının süzülmemesine uğraşıyordu o.
Chara başlayamadı cümlesine.
Bunun farkına varan Andre daha fazla yıpratmak istemedi onu
Andre: Ama biraz gerizeklı elini atsa ellisi o elli birincisine aşık heh..
Chara bunu duyar duymaz keyfi yerine gelmişti sanki ilk defa aşık olmuş gibiydi. Aynı heyecan vardı üzerinde ve aynı hüzün vardı bu sefer de batıracığım yerine bu sefer nasıl kurtaracağımı düşünüyordu artık.
Chara: Neden beni aradın yani bunun için mı?
Andre: Hah hayır seni vurdum duymaz ucube?!? O şu an hastanede
Chara:  N-NE BİR ŞEY MI OLMUŞ ONA!??!
Jessica yı kaybetme düşüncesi onu deli ediyordu. Zaten elinden gitmişti bir de hayattan gidemezdi Chara kesinlikle onsuz yaşamazdı. Bütün hayat enerjisini ondan aldığına inandırmıştı kendini. Onsuz yapamazdı. Bir lafı ile üzülüp diğeriyle mutlu olurdu. Tamamen ona tabi idi
Andre: Jessica için son günlerde endişeleniyorduk davranışları biraz değişmeye ve bizi endişelendirmeye başlamıştı. Son birkaç saatte de yanımızda olmayınca endişelendik aradık fakat kimse açmadı en sonunda kapıyı zorla kırdık ve beyaz bir elbisenin içinde elinde boş ilaç kutularıyla bulduk onu...
Chara çıldırmış gibiydi ne yani intihar mı etmişti? İstese ondan daha iyilerini bulabilirdi fakat o charasız yapamamış mıydı yani bunu dıyan chara hem umutlanmış hem de daha da nefret etmişti kendinden artık kimse önemli değildi onun için ne kendi dülünceleri ne de başkalarının anlamıştı o Jessica yı seviyordu.
Andre: ve Jessica seninle son bir kez konuşmak istedi... Lütfen bu isteğini kırma sabahtan beri canımız burnumuzda uyanmasını bekliyoruz o ise gözünü açar açmaz chara dedi!
Sakın onu üzecek bir şey söyleme yoksa karışmam, bozuşuruz!
Chara: tamam
Jessica:  C-charam beni duyuyor musun sevdiceğim?
Chara:  evet Jessicacım duyuyorum
Jessica:  ben sensiz yaşayamıyorum sen benim hayatımsın sen benim güneş ışığımsın sen benim gecemdeki ayımsın hayatım. Ben senin için canımı bile ortaya koydum lütfen gel ben her hatamı her şeyi düzelteceğim ben sana uyarım sen ne istersen yaparım lütfen bu sefer ipler ikimizin elinde değil biri boynuma bağlı bir diğeri elinde olacak ben bunları söylecek kadar düştüm belki böyle düsünüyorsun ama konu aşk ki ne kimsenin dediği ne de gurur umrumda sadece seni istiyorum ben nolur dön gel ben her şeyi unuturum sevdiğim nolur ipleri bu kadar kolay kesme bize kıyma!
Chara: Haha demek ki ipler biraz geç yere düşmüş.
Jessica hiçbir şey söyleyemedi o an sanki donup kalmıştı.
Telefon elinde titriyordu. Daha doğrusu elleri. Artık onun elinden uzak olan elleri.
Kalbi ise paramparça olmuştu.
Güveni harcanmıştı. -~-
Jessica:  Ben..seni seviyorum ve dönmeni bekleyeceğim..
Çünkü sensin benim leylak çiçeğim

Ben sana yangın
Sen bana dargın
Ben sana vurgun
Sen bana durgun
Ben sana tutkun
tutuldu nutkum
Ben sana bağlı
Kalamam ayrı

Ben sana aşık
Senin kafa karışık
Ben sensiz biterim
Biricik Leylak çiçeğim

Sensizlik yakıyor
Yağmurum olur musun?
İçimde tufanlar kopuyor
Durdurur musun?
Sensiz kayboldum
Beni bulur musun?
Özledim sevdiceğim
Leylak çiçeğim olur musun?

Hala gelip benim olabileceğini biliyorsun❤

Charanın gözleri dolmuştu ne yapacağını şaşırmıştı. Friski bırakıp gerçek aşkına mı koşacaktı yoksa Frisk ile kalıp geçmişe perde mi çekecekti?


Undertale-Boyutlar Arasi[ASKIDA]Where stories live. Discover now