3.Bölüm

20.9K 1.2K 67
                                    

İnsan vatanını severdi memleketini elbet severdi fakat gurbet kaldı mı ayrı düştü mü bir sevda düşerdi yüreğe hiç bir sevdalı böyle sevemez kavuşmak için günler sayamazdı.
Ayşe kaçak göçek geldiği gurbet ellerde sadece uzak olduğunu ha deyince anasına babasına gidemeyeceğini bilirdi.
Tam tamına üç ay geçmişti gelin geleli ama ortada bir güvey yoktu.
Genç kız sabaha karşı kaynı Rıfat'a ve kayınbabası Dursun beye kahvaltı hazırlıyor bir iki saat uyuyup kaynanası ve görümcesi Hatice ile kahvaltı yapıyordu.
Öğlen işten gelen adamlara yemek ,akşama yemek, çamaşır bulaşık derken kızın ağzı açık yatağa zor düşüyordu.
Bir evin içinde camdan bakarak sokaktaki çocukları izleyen kız iki aydır sözde medeniyetler şehri Paris'e bir kaç kilometre uzaklıkta yaşıyordu.
Sokağa çıksa ikinci sokakta kaybolacak olan kız adının Avrupa olması dışında pek bir şey bilmiyordu.
Evdekiler türkçe konuşuyor gelen komşular türk olunca Ayşe nerede olduğunun pekte farkına varamadı.

Günler aynı düzende sürüp giderken bir gün Ahmet çıktı geldi.

Genç kız neşe ile karşıladığı adamın kendi yüzüne bakmayışı ile bir kez daha yıkılırken mutfakta tek başına oturmuş çaylarını içen adamların uyumasını bekliyordu.
İyiden iyiye düşünür  olmuştu artık ,çirkin değildi ,eli ayağı da tutuyordu. Ahmet neden onu karısı gibi görmüyor onunla uyumuyordu kız bir türlü çözemiyordu.
Bazı zamanlar kaynanası laf sokup " kadın olsaydın da alsaydın kocanı kaptırmasaydın gavur kızlara " dese de Ayşe anlamıyordu.
Adam bir kere bile yüzüne bakıp konuşmazken nasıl kaptırmıştı ki ...
Ahmet , hiç gerçekten Ayşe'nin kocası olmuş muydu ?
Kafasına günlerdir biriken bu düşüncelerle oturduğu sandalyeye biraz  daha yerleşti.
Uyku artık göz kapaklarını esir almış zor dayanırken mutfağa giren Rıfat'ın omzuna dokunulu ile kız sıçrayıp uyandı.
"Bir şey mi eksik Rıfat abi "deyince genç adam kızın haline gülümsedi.
"Hadi git yat daha gece bize kalkacaksın ."
Ayşe uykulu uykulu odasına giderken Dursun bey gelinin haline acıyordu.
"Bak kendi başına uyumaya gidiyor nere de görülmük kaynatadan önce yatağa girildiği ?"
"Fadik yapma birde sen kırma şu garibin dalını . "
Ahmet anne ve babasının sanki kendi yokmuş gibi yaptıkları sohbetle yerinden kalktı .
Mutfakta sigara içen Rıfat'ın tam karşısına  oturdu.

"Ne o Rıfat sende babam gibi bana yüz mü çeviriyorsun o kız için ! "
"Ne haddime abimsin ,büyüğümsün ama yanlış yapıyorsun . Sırf babama inadından bu kıza yazık ediyorsun. Gül gibi karın var anam kadınlardan bile kıskanıyor nazar edecekler geline diye ! Sen bir kez dönüp bakmıyorsun!" deyip sigarasından bir nefes daha çekti.
Ahmet kardeşinin sözlerinden ,halinden hiç bir şey anlamadı .Neden herkes bu kızı savunuyordu ?
İnsanın gönlünün sevdiği varken karşısında ki dünya güzeli olsa görür müydü?
Ahmet çocukluğundan beri sadece bir kadını sevmişti .
Ne dini ,ne dili ne de töresi umrundaydı.
Aşkın ,sevdanın dili yetmez miydi mutlu olmaya bir yuva kurmaya !
Genç adam uzanıp kardeşinin paketinden bir sigara alıp yaktı.
"Hayırdır sigaraya mı başkaladın sen içmezdin ?"

"Rıfat sen hiç imkansızı sevip istedin mi kardeşim !"
Rıfat abisinin sözleri ile başını çevirip anlamaz gözlerle baktı.

"Anlamazsın elbet anlama da zaten . Sen daha sevdaya düşmedin ki imkansızı bilesin .Ben o kıza acımıyor muyum sanıyorsun !Tam altı ay lan altı ay gitmedim belki nişanı atarlar diye !Kim yüzünü görmediği adama kız verir.
Verdiler !
Ben mi istedim ,ben kendimi bildim bileli tek bir kadını sevdim hala da seviyorum.
Ömrümün sonuna kadar da bir onu severim . Benden Ayşe'ye ne koca olur ne yar ." Deyince Rıfat abisinin yüzüne bomboş   gözlerle baktı.
"Niye geldin o zaman ! Niye geldin de aylardır bizim güldüremediğimiz kızın yüzünü sen güldürdün !"diye sinirle söylenince Ahmet kardeşinin öfkesini de anlamadı.
"Ben yatıyorum sana iyi geceler ,babamdan yeteri kadar azar işitiyorum bir de seni çekemem "deyip odasına doğru yürüdüğü vakit Rıfat abisinin sadece arkasından baktı.

Bir Tutam Hasret Where stories live. Discover now