4.Bölüm

18.9K 1.2K 82
                                    

Ayşe kocasının yanındaki adamın bakışlarından rahatsız olup başını öne eğerek yürüdü .
Genç kız ilk kez dışarı çıkıyordu ve karşısındaki adam utanmadan kocasının yanında kıza böyle bakıyordu, insanlarda ar namus kalmamış.
Annem ne kadar haklıymış diye düşünüp Ahmet'e doğru bir kaç daha adım atıp tam yanında durdu.
Ahmet ise kardeşim diye tanıttığı kız ile Mahir'in konuşmasına fırsat vermeden adama elini uzattı.
"Sonra görüşürüz kardeşim hanımları bekletmeye gelmez ." Diyerek arkadaşına ağzı açık bakarak gelen Hatice'nin kolundan çekti. 
"Bir ara görüşelim Ahmet , Cristina'ya da selam "deyince Ayşe ilk kez başını kaldırıp Mahir'in gözlerine kaşları çatık bir şekilde baktı.
Sonra bakışları Ahmet'i buldu fakat adam sanki normal bir şey hakkında konuşuluyormuş gibi umursamadan konuşmaya devam etti
"Baş üstüne görüşürüz kardeşim ."  Deyip vedalaştılar.Ahmet ve Hatice kol kola bir kaç adım önden yürürken Ayşe elleri ceplerinde düşünceli bir şekilde yürüdü.
Komşularının gelininden duymuştu burada insanın kocasını elinde tutması zor demişti.
'Adamlar gidiyor ,görüyor şehirli bakımlı kadınları , bizim gibi köyden gelmiş , geldiği gibi kalmışları da kendilerince beğenmiyor gözleri kayıyor 'deyip  bir kaç kişinin dedikodusunu anlatmıştı.
Bir isimle aklına gelen ihtimal  kızın canını sıkmış adamın onu gezmeye götürmesini bile unutmuştu. Sanki evliliklerinde her şey normaldi de Ayşe kafayı buna takmıştı.

Hatice'nin "Hadi Ayşe dışarı çıkmaya çıkmaya yürümeyi mi unuttun ?" sözleri ile başını kaldırıp adımlarını hızlandırdı.
Arabaya binince geçtiği yolları hüzünle izledi.
Ağaçların şekilleri dallardaki yapraklar bile başkaydı. 
Kendi memleketini görmeyi ne kadar özlediğini o an daha iyi hissedip gözleri doldu.
Hatice'yi fabrikaya bırakınca Ahmet bir göl kıyısına arabayı parketti.
Ağaçların arasındaki banka doğru yürümeye başlayınca Ayşe'de adamın peşinden sessiz ve dalgın bir şekilde yürüyüp banka yanına oturdu.

Ahmet cümleye nasıl başlayacağını düşünürken Ayşe ondan önce davranıp " Cristina kim ?" Diye soru verdi.
Ayşe kendi sorusuna bile şaşırırken
Ahmet aniden gelen kızın sorusu ile afalladı derin bir nefes alıp saçlarını elleri ile sıvazladı.
Bir karar vermişti ve anlatması gerekiyordu . O da bir yerden başlamak lazım diyerek en can yakan yerden başladı.
"Cristina benim canım ,kanım her şeyim."
Ayşe adamdan duydukları ile sessiz sessiz ağlamaya başlarken Ahmet sanki normal bir şey anlatıyormuş gibi konuşmaya devam etti.

"Bak bu mesele benim için de kolay değil . Seni üzmek ,ağlatmak boynu bükük hizmetçi gibi o evde bırakmaktan gurur falan da duymuyorun. Ben böyle olacağını düşünemedim . Babam kendi başına söz yaptı sesimi çıkarmadım . Nişan taktı umursamadım altı ay aramadım sormadım sen de beni istemezsin sandım."

"Ama sonra geldin ." Diyen kıza acı dolu bir tebessüm gönderdi.
"Babam ile kavga etmiştim o da fenalaştı.
Son isteği seninle evlenmemdi. Cristina ile evlenirsem hakkımı helal etmem demişti. "
"Sende benimle evlendin ."
"Evet ama ondan vazgeçemedim . Çocukluğumdan beri aşığım . Onunda ailesi Türküm ,müslümanım diye pek istemedi hala da pek sevmezler beni fakat karışmazlar bizimkiler gibi değiller yani !"
"Hala " diye sessizce konuşan kıza yüzünü döndü.
"Daha yolun başındasın ,boşanalım git buradan . Yeniden evlenip yuvanı kur . Bak arkadaşım bile sana nasıl baktı . Çok güzel kızsın benim diyen adam karşında duramaz. " deyince Ayşe ayağa kalktı.
"Eve götür beni !" Diye hayatında ilk kez birine bağırdı.
"Ayşe dinle beni ,dur bir dakika ! "

"Beni eve götür kime istiyorsan git seni bu sözünden sonra durduracak değilim !"

"Yazık etme kendine burada bir başına yaşlanıp gidersin benden sana koca olmaz Ayşe ! Benden başkasına yar olmaz ! "
Ayşe elinin tersi ile gözyaşlarını silip arabaya bindi.
İlk kez dışarı çıkan , etrafı gören kız yaşadığı hayal kırıklığı ile lanet etti , babasının Ahmet'e onu verdiği gün aklına gelince daha çok ağladı...
Adam git diyordu sanki genç kız için geri dönmek ,köy yerinde dul olmak kolaydı.
Köylerinde dul bir kadına nasıl bakıldığını bilen kız bakışlarını geçtiği yollara çevirdi.
Dilinde dua ile kendini Allah'a bıraktı.
Allah'ım sen bana bir çıkar yol göster ." Diye kendi kendine söylendi,

Eve geldiklerinde onu gülümseyerek karşılayan Fadik kadının bile yüzü ,kızın ağlamaktan kızarmış ,şişmiş gözlerini görünce düştü.
"Ne oldu bu geline ?"
"Bilmesi gereken şeyleri anlattım anne .Yarın bir gün birinden duyarsa daha çok üzülürdü." Dedi .
Ayşe ağlayarak odasına giderken Rıfat sadece kızın arkasından baktı.
İçinden geçen şey kızın gözyaşlarını silmek , sımsıkı sarılmakken kendini tuttu.
Kim olarak sarılacaktı herkes yanlış anlar diye düşündü.

Fadik hanım yaşadığı hayal kırıklığı ile mutfağa girerken , Dursun bey oğlunu görmemek için balkona çıktı.
Ahmet yaşlı adamın arkasından geldi kendi kendine konuşur gibi konuştu.
"Ben gidiyorum baba! Ne zaman dönerim bilmiyorum. Ayşe meselesini nasıl halledeceksek bir an önce bitirelim .Boşanmam lazım Cristina hamile !"

Eve bomba gibi düşen bu sözler ile herkesin içi kan ağladı.
Yaşlı adam yaptığı hata yüzünden ahını aldığı Ayşe'nin nasıl yüzüne bakacağını düşündü.
Rıfat kıza bu saaten sonra ne olacağını düşünürken Fadik hanım gözyaşlarını silerek Ayşe'nin odasına girdi ağlayan gelinine belkide ilk kez içinden gelerek sarıldı.

Dursun beyin Ahmet'i sinirle kavup benim tek gelinim Ayşedir deyişinin üstünden altı ay geçti geçmedi Ahmet'in oğlu olduğunu duydular.
Adamın gidişi ile yıkılan Ayşe her geçen gün daha da soldu .
Yüzü gülmeyen ellerinde yavaş yavaş ölüp giden kızı geri göndermeyi düşünen Dursun bey Trabzon'u aradı .
"Selamun Aleyküm"
"Aleyküm selam Dursun kaç ay oldu neden bir arayıp sormuyorsunuz . Kızım Ayşe nasıl ?"
Dursun bey yutkundu nasıl diyecekti iyi değil kızın geri gelecek diyemedi adamın konuşmasını bekledi.
"Köyün hattı düşmedi ,buradan aramak öyle kolay değil Mahmut "diyerek koca adam yalana sığındı.
"Ayşe de iyi akşama düğüne gidecek annesiyle ." Deyince karşı hattan derin bir iç sesi geldi .
"Hayır bir şey mi var Mahmut efendi ?"
"Annesi deyince aklıma bizim hanım geldi ."
"İyi mi yengenin nesi var? "
"Bir ay önce kaybettik bende ondan sebep aradınız baş sağlığı dileyeceksiniz sandım."

Dursun bey duyduğu ile şaşkınca adamı dinledi.
Anası ölmüş kıza birde üstüne baba evine git denmezdi.
"Başın sağolsun Mahmut ,çok üzüldüm. Neyi vardı yengenin."
"Hastaydı zaten bu sefer atlatamadı garip "
"Ayşe yanındaysa onunla da bir konuşsaydım." Deyince yaşlı adam başını sağ sola salladı.
"Onlar çıkmışlar ben söylerim seni en kısa zamanda arar." Deyip kapattı.

İçerde  mahallede yapılacak düğüne gitmek için hazırlanan Ayşe'den habersiz annesinin ölüm haberinin şoku vardı.
Dursun bey nasıl söyleyeceğini düşünürken Fadik hanım adama sert bir bakış attı.
"Söyleme ,bırak bizimle kalsın . Anası ölmüş köye dönse babası evlendirmez kendi işene koşturur. Hem kız hala kaçak bir sürü iş açılır başımıza .
Orada ziyan olacağına burada bizimle kalsın ." Dedi.
Kimse Ayşe'ye sormadı ya da söylemedi . Annen ölmüş baban kardeşlerin ortada kalmış. Kocan da gelmeyecek oğlu olmuş .
Sen kalmak mı istersin ,gitmek mi ?kimse sormadı.
Her şeyden bir haber olan Ayşe ilk kez gideceği düğün için görümcesi ile yüzünde hafif gülümseme ile hazırlandı.

Bir Tutam Hasret Où les histoires vivent. Découvrez maintenant