;yapboz parçaları

3.3K 350 192
                                    

Hava güzeldi, güneş parlıyor ve tüm ışığını ağaçların dalları arasından sızdırıyordu. Bugün güzeldi. Kimse farketmese bile, kimse anlamasa bile bugün eşsizdi. Sadece Seokjin ve Taehyung arasındaki o anlar, tüm günü güzelleştirmişti.

Yaşanılan çok şey vardı, çok acı vardı, kızgınlıklar, kırgınlıklar, gözyaşları, kahkahalar... Anlatılamayacak, bir daha yaşanamayacak anılar vardı. Her biri Seokjin'in zihninde, Taehyung'un kalbinde asılı kalmıştı.

Birbirlerini göremedikleri o üç yılın özlemi vardı şimdi yüreklerinde, dokunmanın hasreti, doya doya bakmanın hasreti, sarılmanın hasreti vardı. Üç yıl geçmişti belki ama, hiç yabancı gelmemişlerdi birbirlerine. Sarıldıkları an, tamamlanmış gibi hissetmişlerdi. Hem ruhları, hem bedenleri güler yüzleriyle karşılamışlardı birbirlerini.

Bir bedene tanıdık olmak, bir kalbe, bir bakışa, bir gülüşe tanıdık olmak... İlginçti. Tamamiyle farklı bir histi. Fakat yıllarını birbirleriyle geçirmiş ikili elbet bu hissi yaşayabilmeliydi. Taehyung hatırlamasa bile zihninde gizliydi. Kalbindeki hislerle elbet zihnindeki kapıların kilitlerini açabilirdi. Eğer Seokjin yardım ederse, hiç yorulmadan bu işin üstesinden gelebilirdi.

İkili küçük bir soruyla başlayan sarılmalarını bitirmiş, sırtlarını büyük ağaca vermiş gökyüzünü izliyordu.

Taehyung'un kalbi hala hızlı atıyor, yaşadığı o duygu dolu anı atlatmak için içten içe kendine emirler veriyordu. Fakat bu öyle kolayca atlatılabilecek bir şey değildi, en yoğun duygular açığa çıkmış, tüm duvarlar yıkılmıştı. Kolayca atlatılabilseydi, bu kadar acı çekilmezdi. Aslında Taehyung'da bunun bilincindeydi, fakat yanıbaşında oturan gencin yüzüne bakabilmek için bu durumu bir an önce atlatabilmek istedi.

Seokjin bakışlarını Taehyung'a çevirdi. Tam yanında oturuyor, kendine doğru çektiği dizlerinin üstüne dirseklerini yaslamış öylece gökyüzünü izliyordu. Güzeldi ona bakmak. Ona yeniden, yakından bakmak güzeldi. Çekinmeden, sıkılmadan, beni bakarken yakalarsa diye korkmadan bakmak, ne güzeldi.

"Aklında hala soru işaretleri var değil mi?" diye sordu Seokjin, sırtını yasladığı ağacın küçük çıkıntısı canını yakmış gibi yüzünü buruşturdu. "Bu bağı nasıl oluşturduğumuzu merak ediyorsundur, anılarımızı..." Yutkundu. Boğazında küçük bir düğüm oluşmuştu, fakat boğacak kadar da güçlüydü bu düğüm. "Seni neden bıraktığımı merak ediyorsundur."

Taehyung kafasını iki yana salladı, gözleri hala gökyüzünde geziyor, bulutların oluşturduğu şekillere anlam kazandırmaya çalışıyordu.

"Hayır, etmiyorum." dedi, bakışlarını Seokjin'e getirdi ve bir süre gözlerine baktı. Hiç konuşmadan öylece durmayı ne çok isterdi, kelimeler olmadan sadece bakmayı ne çok isterdi. Çünkü bilirdi ki, kelimeler ağızdan çıktığı an, can acıtır, mutlaka derin yaralar bırakırdı. Özellikle ikisi arasındaki cevaplanmamış sorular, kesinlikle derin sancılar bırakacaktı. O yüzden istemedi konuşmak, sadece bu güzel gözlere bakıp, susmaktı niyeti. Fakat Seokjin'in meraklı gözleri, konuşması gerektiğini hissettirdi. "Bir süre, sadece bir süre hiçbir soruyu cevaplamayalım. Bırakalım cevapsız kalsınlar, bir süre cevapsız kalsınlar." Gülümsedi, karşısındaki gözlerin güzelliğine mi gülümsedi bilinmez ama sebepsiz yere gülümsedi. "Bir süre sadece en önemli sorumun cevabını duymak istiyorum. Sen. Seni duymak istiyorum, seni görmek, seni tanımak istiyorum. Bana seni tanıt. Bana seni tanıt ki, gittiğin için sana kızabileyim. Bana seni tanıt ki, gözlerindeki hüzünü anlayabileyim. Bana seni tanıt istiyorum, en önemli sorumu cevaplamadan diğerlerine geçmek istemiyorum."

Seokjin duyduğu cümlelerin kalbindeki kelebekleri yeniden harekete geçirdiğini hissetti. Hoş, Taehyung yanındayken zaten hiç durmazdı kelebekleri.

tigers | taejinWhere stories live. Discover now