;düzenli bir oda

3K 398 178
                                    

"Hayır... Nereden hatırlamalıyım?" diye sordu Taehyung, Seokjin'in yüzü bir anda değişmişti. Hayal kırıklığına uğradığı seğiren yanağından belliydi.

Tuttuğu kolu bıraktı. Yüzü soğuk ve ruhsuz bir ifadeye büründü.

"Burnun kanıyor."

Taehyung girdiği o tuhaf durumdan kendini bir anda çıkarmış, yanıbaşında duran havluyu burnuna bastırmıştı.

"Beş buçuktan beri uyumuyorum, epey yoruldum." diyerek gülümsedi, nedense kendini açıklama yapma durumunda hissetmişti.

"Aptalsın çünkü." dedi Seokjin, oturduğu oturaktan kalktı. "Ben gidiyorum, artık sen de çık. Haddinden daha fazla çabalayarak hiçbir şey elde edemezsin, sadece yorulmuş olursun. Sonunda elinde kalan tek şey, yıpranmış bedenin olur."

Taehyung onaylarcasına kafasını salladı, bakışları hala elinde tuttuğu havludaydı.

"Peki ama sen..." dedi, bakışlarını Seokjin'e doğru döndürmek istedi fakat göremediği bedenin ardından, sadece bakınmakla yetinebildi. İçinden ise geçirdiği tek şey, Seokjin'in o soruyu neden sorduğuydu.

***

Taehyung tam bir hafta boyunca Seokjin'le konuşmaya çalışmış, ama çabalarının karşılığını bir türlü alamamıştı. Bir haftadır aynı spor salonunda, aynı sınıfta, aynı kütüphanede ve hatta aynı kafede karşılaşmış olmalarına rağmen, Seokjin'e aklındaki soruyu sormaya fırsatı olmamıştı. Onu yalnız yakalamak için elinden geleni yapmasına rağmen, Seokjin yüzüne bile bakmıyordu.

O günden beri aklından çıkmayan o soru bencillik edip, beynine bir sis bombası atmış ve tüm düşüncelerini görünmez hale getirip, etkisizleştirmişti. Taehyung'un zihni tamamiyle, o sorunun hükümü altındaydı şimdi.

"Bugün okul çıkışı bir şeyler yapalım." dedi Jimin, bacağını masaya dayamış, elindeki tostu bitirmeye çalışıyordu.

Taehyung bakışlarını ona çevirdi.

"Zaten yapacağız." Sandalyede geriye doğru yaslandı. "Hem de çok keyifli bir şey." diyerek güldü.

Jimin masaya dayadığı bacağını heyecanla indirdi ve öne doğru eğildi.

"Gerçekten mi? Ne yapacağız?"

Hoseok ikili arasındaki konuşmayı sessizce dinliyordu, önündeki test kitapları, artık karalanmaktan yorulmuş gibi, yıpranmıştı.

"Antrenman." Gülümsemesi yüzünde büyüdü ve sonra kendini ciddi bir surata bıraktı. "İlk maçımıza üç hafta kalmış, oturmaya bile vaktimiz olmamalı."

Jimin gözlerini devirdi ve sandalyesinde geriye doğru yaslandı.

"Sana yumruk atmak istiyorum ama her seferinde haklı olduğun için geri çekiliyorum." Tostundan bir ısırık aldı. "Şu diğer kaptanı ne yaptın? İsmi neydi onun?" diye sordu.

"Kaptan değil." dedi Hoseok, "Sadece adayı. İsmi Kim Seokjin ve niye kimse Hawks'ın eski kaptanı olduğunu bilmiyor? Ben neden bu gereksiz bilgiyi tek başıma zihnimde tutuyorum?"

Jimin bakışlarını Hoseok'a çevirdi. Ellerini çenesine getirerek destekledi ve suratına yerleştirdiği sevimli ifadeyle konuştu.

"Çünkü, sen aptalsın."

Hoseok yüzünü buruşturdu, Jimin'e cevap vermeye bile tenezzül etmeden Taehyung'a döndü.

"Gerçekten bu konu hakkında ne yapmayı düşünüyorsun?"

tigers | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin