;çok çok acı, biraz da gözyaşı

3K 379 249
                                    

"Dünkü mesele neydi kaptan, sen biliyor musun?" dedi Jimin, elindeki topu hızlıca Hoseok'a attı.

"Jungkook'un sesi pek duyulmuyordu." dedi Hoseok, Jimin'in pasını karşılamış, topu potadan geçirmişti. "Hata Seokjin'de olmalı."

Jimin ona doğru gelen topu, elleri arasına aldı ve bakışlarını Hoseok'a çevirdi.

"Onu gördüğüm dakikadan itibaren gözüm tutmamıştı zaten." Elini iki yana salladı. "Kötü elektrik alıyorum Hoseok, anlıyor musun?"

Hoseok donuk bir bakış yolladı Jimin'e.

"Topu at aptal. Maçı niye durduruyorsun?"

Taehyung oturakta oturmuş, ikilinin konuşmasını ses çıkarmadan dinliyordu.

Dünden beri zihninde bu soru dönüp duruyordu. Seokjin, Jungkook'a ne diye vurmuştu? Merakı uyumasına bile izin vermemişti, sabaha kadar düşüncelerinden yatakta dönüp durmuş, uyuduğunda gördüğü kabusun etkisiyle yeniden kalkmıştı. Uykusuzluktan dolayı ruhsuzlaşmış bedeni, spor salonuna kadar nasıl yol almıştı farkında bile değildi.

"Bilmiyorum." diyerek ayağa kalktı ve yerde yuvarlanan topu elleri arasına alarak, ikiliye baktı. "Dedikodu yapmak için yanlış yer." Topu potadan geçirdi. "Eğer biraz daha konuşmaya devam ederseniz, antrenmanınıza iki saat daha ekleyeceğim."

"Kaptanınızı dinlemek sizin için iyi olabilir." dedi Seokjin, salonun kapısından içeriye girmiş, tüm bakışların odağı olmuştu. "Maça hazırlanmak yerine boş konuşmaya devam ederseniz, en yüksek dereceniz ikincilik olarak kalmaya devam eder."

Jimin gözlerini devirdi, çok sinirlense de şu an sakin kalması gerekiyordu. Çünkü Taehyung'un bakışları, salonun içinde ateşler bırakıyordu.

"Söylenmesi gerekeni söyledim." dedi Taehyung, sıkıntıyla nefes verdi. "Eğer kavga çıkarmaya geldiysen, buna artık bir son ver. Yeterince sorun çıkardın."

Seokjin tek kelime etmedi Taehyung'a, cevabı gözleriyle verecekmiş gibi bakışlarını kaçırmadan baktı ona.

"Neyse." dedi Hoseok, "Biz daha sonra gelelim. Tüm enerjimin sömürüldüğünü hissediyorum."

Jimin kafasını sallayıp, Hoseok'u takip etti. İkili salondan dışarı çıktıklarında, içeride hala sessizlik hakimdi.

"Jungkook'a neden vurdun?" diye sordu Taehyung, sert bakışlarının Seokjin'in üzerinde yerleşmesine izin verdi.

Seokjin dudaklarını birbirine bastırdı.

"Sana bunu neden söyleyeyim?"

Taehyung, Seokjin'in kaçan kovalanır oyunundan sıkılmıştı artık. Sorduğu her sorudan kaçmasından, gerçekleri söylemekten kaçınmasından, duyduğu gerçekleri kabul etmemesinden sıkılmıştı.

"Senin derdin ne?" diye bağırdı Taehyung, "Birden çıkıp geliyorsun ve tüm düzenimi altüst ediyorsun. Arkadaşlarımı üzüyorsun, Jungkook'a vuruyorsun..." Ellerini saçlarından sinirle geçirdi. "Beni tanıdığını iddia edip aklımı darmadağın ediyorsun." Bakışlarını Seokjin'e çevirdi. "Söylesene, senin asıl derdin ne?"

Seokjin, adımlarını Taehyung'a doğru attı. Tavırları sakin görünse bile, gözlerindeki sinir kendini belli ediyordu.

"Kaldıramazsın." Gözlerini etrafta gezdirip yeniden Taehyung'a çevirdi. "Eğer sana asıl derdimin ne olduğunu söylersem bunu kaldıramazsın."

tigers | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin