"Funda, sen bizimkilerin bile durumun çok önceden beri farkında olduğunu söylemedin mi?"

"Eveet. Benden önce babam farketmiş bile olabilir. Bence korkulcak bi'durum yok. Ben sadece haber vereyim dedim." içeri girip yanıma oturdu ve sırtımı sıvazlamaya başladı. "Ben biliyorum ki önünüze çıkan engelleri zorlanmadan aşıcaksınız. Ama bu engellerden biri babam ya da annem olmaz."

İçim biraz rahatlarken derin bir nefes alıp sigara yaktım. 

"Ben sana bir bira getiriyim mi?" diye sordu Funda.

"Yok. Duşa girip çıkayım sonra uyku ilacı niyetine içerim ben." dedim.

Bir anda dikleşen vücudu ve takip eden ses yine o deli Funda'ya aitti.

"Oha, Kerem abi duşta ve sonra sen giriceksin ve sonra beraber yatıcaksınız ve ve ve.. AAAaaaaaa!" diyerek yatağıma kendini atıp çırpınmaya başladı.(*y.n: yazar burada kendini tasvir ediyor. )Hiç bozuntuya vermemeye çalışıyordum ama aklımın bir köşesinde, beynimi sabote etmeye çalışan fikri dile dökmüştü kardeşim. Gülmeme engel olamadım.

"Fundiş.. Hadi abicim, kalk bi'siktir git şurdan." derken bile hala gülüyordum. Yataktan doğrulup kafamı iki eliyle kavradı ve şakağıma sesli bir öpücük kondurdu.

"Tamam gidiyom. Sabah size kahvaltıyı ben hazırlıcaaam!" dedi ve şarkı mırıldanarak odamdan çıktı. *Medya(Big Bad Voodoo Daddy - Diga Diga doo)

Bir süre sonra Kerem rahatlamış bir şekilde belinde havluyla odama girdiğinde hiç oyalanmadan odayı terk ettim. Kendimi biraz önce kullanıldığı için buharlı olan banyoya atıp hızla soyundum ve suyun biraz olsun bedenimi gevşetmesini umdum. Beklerken de gerilmiştim, sanki Kerem daha önce hiç evimde yıkanmamış gibi, sanki belinde havluyla onu hiç görmemişim gibi bir hallerdeydim. 

Sonunda çıktığımda kapının arkasındaki havlumu alıp belime sardım ve kurulanma faslını tamamen es geçip odama gittim. Ona bol gelen bir sporcu atleti ve yine ona bol gelen bir baksırla yatağımda, her zaman ki yerinde uyuyakalmıştı. Acelesiz tavırlarla dolabıma ilerledim ve ben de iki parça bir şey giydikten sonra yataktaki yerimi aldım. Yan dönerek, kapalı gözlerine rağmen ruhumu ışığıyla yıkayan Kerem'e baktım. Dayanamayıp yüzümü biraz daha yaklaştırdım ve yanağına hafif bir öpücük kondurdum. Agape ve Storge* olmak arasında gidip geliyordum. Ama Eros'u* da ağırlıkla hissediyordum ve içimde yükselen dalgaların sebebi de Eros'tu. 

Gözlerini kapalıyken bile kırpıştırarak gülümsedi ve "Suların damlıyor." dedikten sonra bedenini bana doğru çevirdi ve gözlerini gözlerime dikti. "Şu an delirmek üzereymiş gibi hissetmem normal mi?" dediğinde, ben artık dudaklarına bakıyordum. Yıllar boyu hep bana doğru konuşmuş olan bu dudaklar, benim laflarımla gülümseyip, benim kelimelerimle asılan bu dudaklar hep böyle öpülesi miydi?

"Çok normal." dedim ve bir kaç santim daha yaklaştım. " Ben delirdim bile." dedikten sonra o boşluğu da kapattım. Bedenimin her zerresinde aşk tanrıları galip geliyordu. Kerem hiç gecikmeden bana karşılık verdiğinde, beynimin çok işe yaramayan mantıklı yanını da susturdum. 

Aşk kazanacaktı işte, her şeye inat, her pisliğe inat kazanacaktı ve bu savaş şimdi, şu an bizim dudaklarımızla başlamıştı. Aşkla birleşen her nefes, nefrete bir darbe olmalıydı bu hayatta. Uyum içinde hareket ederken ellerim otomatikman Kerem'in boynuna çıkmış, ensesinde yolunu bularak saçlarını parmaklarıma dolamıştı.

 O kadar kendimi kaptırmıştım ki Kerem ağzımın içine doğru inlediğinde alt dudağını dişlerimin arasına almış olduğumu hayal meyal farkettim. Kendimi yatakta döndürüp tamamen üzerine çıktığımda bir süreliğine dudaklarımız ayrıldı. Birbirimize şaşkın ve safça bakıyorduk ve sonrasında ikimiz de gülmeye başladık. Bir erkeğin dudakları bana yörüngemi şaşırtmış, aşk tanrılarına diz çöktürmüştü işte. Kerem ellerini boynuma dolayıp beni kendine çekti.

KURBAĞAWhere stories live. Discover now