°3°

7.7K 571 801
                                    


   "Buzdolabının arkasına girmeye çalışmayı keser misin lütfen?!" Jungkook'un sesiyle olduğum yerde durdum. O benim varlığımı hissediyor muydu? 

   Tabii ya hissetmemesi garip olurdu zaten. Dün bana sarılmıştı. Yine bir temasta bulunmuştuk ve son bir şansım kalmıştı. Eğer son bir kere daha temasta bulunursam Jungkook artık beni görebilirdi. Sadece Jungkook ile değil, herhangi bir kimseyle temas edersem edeyim artık insanlara görünür olacaktım.

   "Varlığını hissetmem normal mi?" Jungkook cidden meraklı birisiydi. Sürekli soru sorup duruyordu. "Hıhım"  diye cevap verdim.

   "Bana artık adını söyler misin? Ve lütfen tezgahtan in. Seni yemem merak etme." Jungkook'un sesindeki bıkkınlık açıkca belli oluyordu. Tezgaha neden çıkmaya çalıştığımı sorgularken cevap verdim. "Adım Jimin. Ve beni yemenden falan korkmuyorum. Sadece temas etmememiz gerekiyor."

   "Hey, hey, sesin cidden çok güzel~ Ve adında güzel. Benimle işe de gelecek misin? Yoksa evde mi kalacaksın? "

   "Neden bu kadar meraklısın ki? Gelmem gerek." Sorduğum soru üzerine Jungkook omuz silkti. Kahvaltısını bitirip koltuğun üzerine fırlattığı kot ceketini aldı.

👼

   Jungkook ile aramızda geçen temaslardan sonra artık kimsenin aklını okuyamaz olmuştum. Şuan Jungkook'un aklını okumaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki. Çalıştığı kafeye ne kadar kaldı çok merak ediyordum. Çünkü çok fazla yorulmuştum.

   "İşte geldik~" Jungkook ileride bulunan kafeyi hevesle gösterdi. Olduğu yerde zıplamaya ve konuşmaya başladığında bir iki kişi dönüp ona 'delirdi mi bu? ' gibisinden bakmıştı. Jungkook ise onlara aldırmadan kafeye ilerlemişti.

👼
 
    "Jimin, lütfen ama lütfen kek vitrinin üstüne çıkma. Hem neden bir şeylerin üstüne çıkmaya çalışıp duruyorsun ki?"

   "Tüm çalışanlar üstüme doğru geliyor ve her an ezilebilirim. Ben sizin kadar büyük değilim!" Umarım Jungkook'da boyumla dalga geçmez diye dua etmeye başladım. Yoongi bile aramızda bir cm olmasına rağmen benimle sürekli dalga geçerdi.

   "Jimin... Yoksa tinkerbell(yazılışından emin değilim) kadar bir şey misin?! Off çok tatlı. Seni görmek istiyorum." Jungkook olduğu yerde tepinmeye başlarken ona bakmamaya çalıştım. Çünkü o da diğerleri gibi boyumla dalga geçiyordu.

   "Boyum 1.75!" Gözlerimi Jungkook'un yüzüne diktim. Tepkisini merak ediyordum.  "Ah, bende çok kısa bir şey sanmıştım. Bence boyun gayet iyi." Boyumla dalga geçmeyen ilk kişi oydu. Ve şuan kendimi ona sarılmamak için zor tutuyordum.

👼

   "Yoruldum... " Jungkook son yarım saattir aynı kelimeyi mırıldanıyordu. Ve daha mesainin bitmesine 5 saat vardı. O sırada dükkana birisi girdi. İkimizinde bakışları kapıyı yönelmişti. Bu Yoongi'ydi. Jungkook, Yoongi'nin karar vermesi için bir süre bekledi. Ben ise daynamayıp masasına gittim.

   "Yoongi." sesim iki hecelik isimde sona doğru kısılmıştı. Jungkook da Yoongi'yi görüyordu. Demek ki Yoongi insan kılığına girmişti.

   "Seni gözlemlemem için gönderdiler." Yoongi önündeki mönü'yü inceliyordu. Mönü'deki hiçbir şeyi yiyemeyeceği halde...

   "Yoongi, özledim... " sarılmak için kollarımı uzattığımda geri çekildi. Neden tersliyordu? Neden geri çekiliyordu? Hiç mi özlememişti?

   "Hoseok ile beraberiz." En yakın arkadaşım olan Hoseok? Ağlamamak için kendimi sıktım. Annem hep 'erkekler ağlamaz'derdi. Ya annem yanlış biliyordu. Ya da ben gerçek bir erkek değildim.

Angel °Jikook°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin