1.6

97 4 50
                                    

Ağağağğağağğağ bu müziğe bayılıyom bu arada shippercımısınızdır?

Sabah zar zor uyandığımda saat 6.00 dı. Dün akşam gelen mesajdan sonra sınıftan birinin dalga geçtiğini düşünerek kafa yormamıştım. Yoksa başka kim bilicekki yoongi ile ödev yapacağımı?

Yatakta biraz debelendikten sonra zar zor kalktım. Dans kursunun açılmasına 1 hafta kalmıştı ve ben bu uyuzlukla nasıl gidebileceğimi merak ediyodum. Aşağıya indiğimde kimsenin daha kalkmamış olduğunu gördüm. Tabi yine üşengeç ben bir kahve yapmakla yetindim. Evet biraz hazırcı bir insan olabilirdim.

Bu gün evden biraz erken çıkmak istiyordum. Şu gelen mesajların her ne kadar şaka amaçlı geldiğini düşünsemde beni germiyor değildi. Yukarı çıkıp sessizce üstümü değiştirdim. Telefonumu kulaklığımı ve çantamı alıp evden çıktım. Saat 7.00 idi zilin çalmasına daha 1 saat vardı. Evden çıkacağım zaman lisa ya evden ayrıldığım ile ilgili bir mesaj yazdım.

Bomboş sokaklarda ilerlerken han nehrine gelmiştim. Ordaki banklardan birine oturdum ve kulaklığımıda takıp sabah serinliğinde nehri izledim. Nehir bir yerden sonra sarıdenize uzanıyordu.

Öyle dalıp gitmişken yan tarafımda bir hareketlilik hissettim. Kafamı çevirdiğimde benim yaşlarımda bir adamın olduğunu gördüm. Ona baktığımı fark edince oda bana baktı.

"Şey selam oturmak için izin almadım ama-"

"Yo yo sorun değil oturabilirsiniz"

Adamın beyaz teninin üstüne dökülen siyah saçları bana yoongiyi anımsatmıştı. Gerçi şu aralar hep aklımdaydı.

"Şey biraz canın sıkkın galiba anlatmak istersen dinlerim?"

Samimi bir gülümseme sununca az çok güvenmiştim ona. Tabi aslında en güvenmemem gereken kişi olduğunu nerden bilebilirdim.

"Sana güvenebilirmiyim?"

"Yani güvenip güvenmemek sana kalmış ama böyle zamanlarda anlatmak iyi geliyor hele de hiç tanımadığın sana konu ile ilgili sorular sormıycak birine"

"Peki o zaman..."

Deyip bütün olan biteni anlattım.(Bazı bilmediğiniz yerler var ondan yazmadım)

Beni pür dikkat dinlemişti.

"Hmm... yani gerçektende yaşadıkların kolay şeyler değil. Hele o yoongi denen herif pisliğin tekidir. Y-yani anlattıklarından çıkardığıma göre.
Sana dediklerine baksana"

Yoongi derken gözlerinde garip bir anlam vardı. Ama gerçektende rahatlamıştım.

"Teşekkür ederim anlatmak iyi geliyormuş gerçekten."

"Rica ederim."

"Bende sana anlat derdim ama okula geç kalıyorum gitmem lazım umarım tekrar görüşürüz"

"Hadi sen git okuluna. Nasıl olsa görüşücez."

Son cümlesini fısıltıyla söylemişti anlamamıştım. Ama sormak için vaktim yoktu. Saat 7.50 di.

***

Sınıfa girmemle zilin çalması bir olmuştu. Hemen yerime geçip kitaplarımı çıkardım. Dersimiz fizikti ve ben fizikten nefret ederdim.

***

Ders bittiğinde derin bir oh çektim. Zaten uyur uyanık bir şeydim. Öğretmenimizin pürüzlü sesi başımı ağrıtmıştı. Kadın iki dakika susmadı.

Teneffüste bizimkileri sınıfta bırakarak kantine indim. 3737383838 kişinin olduğu sıraya geçip bekleneye başladım.

Sonunda sıra bana gelmişti. Suyun parasını verdikten sonra sınıfa gidicektim. Ancak bizim okulda insan görünümlü hayvanlardan biri koşarak geçerken bana çarpmıştı. Ani refleksle gözlerimi kapattım- ama bir saniye benim şu anda yerle öpüşüyor bir biçimde olmam lazımdı niye acı hissetmiyordum?

Gözlerimi açtığımda namjoonun beni belimden tuttuğunu gördüm. Kantindeki bir kaç göz bizim üzerimizdeydi.

Gülümseyerek bana bakarken hala aynı pozisyonda durduğumuz aklıma geldi. Hemen ellerinden kendimi kurtarıp eteğimi düzelttim. Teşekkür edip merdivenlere koşar adımlarla ilerledim. Merdivenlerin başında yoonginin tek kaşı kalkık bir şekilde bana baktığını gördüm. Siktir.

Her şeyi görmüştü. Düşüncesinin cabası olmuştu bu olay. Ona kısa bir bakış atıp sınıfa çıktım. Cidden düşüncelerinde bir değişim varmı acaba. Ama eğer öyle olsaydı benden özür dilerdi.

Sınıfa geldiğimde zil çalmıştı. Benden sonrada yoongi girdi. Ama şu anda gerçekten tekrardan fizik hocasını çekemezdim. Suyu çantama koyup sırtıma taktım. Bizimkilere başımın ağrıdığını ve revire gideceğimi söyledim.

Tabiki de revire gitmicektim. Biraz nefes almam lazımdı. Okulun teras kıtına çıktım. Burda sadece ara sıra gizlice sigara içenler ya da gizlice telefon konuşması yapanlar olurdu. Ancak şu anda derste olduğumuz için kimse yoktu. Yere oturup çantamı yana koydum. Dizlerimi kendime çektim. Hafif bir serinlik vardı ve bu bana çok iyi geliyordu.

Biraz daha oturduktan sonra saate baktım. Zilin çalmasına 5 dakika vardı. Oturmaya devam edicektim ki aşağıdan ayak sesleri gelmeye başladı. Gittikçe sesler daha yakından geliyordu. Kahretsin derslerdeyken bile derse girmeyen öğrenci varmı diye gözetleyen öğretmenler vardı. Eğer yakalanırsam gerekli bir bahanem olmadığı sürece direk disipline giderdim. Zaten son sınıfım neyime güvenip çıkmıştım ki buraya?

Çantamı omzuma takıp yavaşça merdivenlerden bakmak için ayağa kalktım. Sessiz olmaya çalışarak yürüyordum. Tabi her defasında sesler yaklaşıyordu.

Kimin olduğuna bakacaktım ki kolumdan çekilip duvar sert bir şekilde itilmem buna engel oldu. Çığlığı basıcaktım ki karşımdaki gördüğüm kişiyle gözlerim sonuna kadar açıldı...

SILENT PAIN |||MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin