İyi İki Arkadaş

Start from the beginning
                                    

“n ne! Sadece benim için mi tasarımcı mı? “

*yutkundum*

“fakat bana normal şeyler yeterliydi.”

“unutma okula giderken H3 ve Adrien Agreste’in yanında gideceksin. Nasıl normal şeyleri giymeyi düşünürsün”

“Siz insan değilsiniz yani? Ne olursa olsun ben böyle gösterişli şeyler giymem”

“daha görmeden neden karar veriyorsun ki”

“hanım efendi tasırmcımız sizin için zarif ve sade giysiler hazırlamaya çalışmıştır. Eğer ki beğenmezseniz tasarımcıyı buraya çağırıp üstünde ne değiştirmek isterseniz değiştiririz”

“b ben aslında sadece”

“marinette çok abartıyorsun. Hem sana borcumu ödüyorum işte hadi.*

Hizmetlilere doğru yöneldi.

“marinette’i alın ve giydirin. İstediği gibi saçını ve makyajını yapın. Anladınız mı?”

“ben bebek değilim. Kendim giyinebilirim asıl sen anladın mı?”

“off bir şeyde de zorluk çıkarma sadece bir saatin var hadi götürün marinette’i”

“peki efendim. Hanımefendi lütfen bizimle gelin”

“bir saniye birincisi benim adım marinette lütfen bana sadece marinette diyin. İkincisi de  nereye gidiyorum. Beni yine nereye sürüklüyorsun”

“hayır seni anlamıyorum. Burda benim yanımda mı giyinmek istiyorsun. Tabi giyinebilirsinde-”

Kızarmıştım hemde baya yastığı alıp yüzüne patlattım.

“seni pis sapık hemen yanlış anlıyorsun”

“demek pis sapık nasıl anlamalıydım açıkla”

“ben sadece sadece offff tamam. Nereye gittiğimi sordum”

“bir saat boyunca elbiseler hakkında konuşuyoruz sence seni nereye götürüyor olabilirler”

“her yere. senden her şey beklenir”

“tamam, sen haklısın “

“ya benle kavga ettiğin anları daha çok seviyorum”

Kalktım. Elbisemi düzelttim ve hizmetleri takip ettim. Gerçekten hoş kıyafetlerdi. Ve sanki yapan kişi beni tanıyormuş gibi yapmıştı. En son kapıda beni Adrian’ın beklediğini farkettim. Sürekli saatine bakıyordu. O da hoş bir takım giymişti. Ve benle uyumluydu ikimiz de siyah giyinmiştik. Yanına geldim bana telefonumu uzattı. Biraz ileri gidip annemi aradım. Sakin gibiydi. Beni merak ettiklerini felan söylediler.

Arabada kendimi yabancı gibi hissetmiştim. Yanımda Adrien vardı. Araba siyah bir limuzindi. Önde de iki görevli.

Birden Adrien elimi omuzuma attı. Yerimden sıçrar gibi oldum.

Elini aldım ve yanına koydum. “napmaya çalışıyorsun! “ diye fısıldadım. Camdan bakıp gülmeye başladı.

“nolduğunu söylemeyecek misin? sana diyorum”

“kahvaltıya gidiyoruz sonra okula anladın mı? “

“ben okulda bir şeyler atıştırırım”

“bak kavga ya da atışma yok. Ben ne dersem o”

“sen benim patronum değilsin”

“olabilir ama şuan benim arabamdasın.”

NEFRETİM : Karışık Duygular Where stories live. Discover now