"İdealistsin."

"Fazlasıyla yoksa 23 yaşında 250. olamazdım."

"İlk girişinde nereye gittin?"

"Hava Harp Okuluna"

"Aile baskısı mı yoksa kendi isteğinle mi?"

"Kendi isteğimle ama bazı şeyler için istemek yetmiyor." Babası ve abisi pilot olunca herkes aile geleneği diye düşünüyordu ama başka nedenler de vardı.

"Anlıyorum. Nehir seni duysa kıskanırdı eminim. Özelde okumak istemedi ve baya çalışmıştı."

"Hiç bu konular açılmadı aramızda," dedi Timuçin ve gülümsedi yavaşça. Nehir'in onu kıskanacağını hiç düşünmüyordu.

"Açılmasın bence o ilk on bine girmişti. 250'yi duyarsa baya kıskanır. Çok kıskançtır bunu bir kenara yaz bence."

"Aslında öğrenmiş olabilirim. Yargısız infaz yapmayı da seviyor."

"Kesinlikle. Zamanında onun Diş Hekimi olmasını istemiştim. Bir ailede tek sağlıkçı olmak zor oluyor. Ayrıca abimin gölgesinden çıkmış olacaktı."

"Bundan bahsetti ama bence o işini seviyor."

"Kesinlikle."

"Ben gitsem iyi olacak, hastam gelecekti." Timuçin burada kalıp sohbet etmeyi çok isterdi ama randevu verdiği hastasını da bekletmek istemiyordu özel işleri ile.

"Peki, arkadaşın yarın mesai çıkışı gelebilirse görüşme ayarlayabilirim." Timuçin ona uzatılan eli sıktı ve yavaşça başını salladı.

"Teşekkür ederim." Ayağa kalktı ve kısa bir gülümsemeden sonra odadan ayrıldı. Arkadaşına bir görüşme ayarladığı için mutluydu. Şu anda müsait olmayacağını düşündü ve kısa bir mesaj attı. Kendi binasına girdiğinde mesaja cevap geldi. Teşekkürler kardeşim...

***

Nehir arkadaşı Pınar ile iş yerinde mesai yapıyordu resmen. Katalog taramaktan dolayı oldukça yorulmuştu. Bunun üstüne kararsızlığı da onu deli ediyordu. Bu yüzden arkadaşından fikir almak cazip görünmüştü. Neyse ki zevkleri uyuşuyordu.

"Eski işini özlüyor musun?" Arkadaşı onu iyi tanıyordu kesinlikle. Nehir'in şimdiden ne kadar da canının sıkıldığını görebiliyordu Pınar.

"Biraz." Sürekli katalog taramak, yer gezmek, gözle görülebilir değişikler yapmak zordu.

"Önce de çok yoruluyordun. Ne yalan söyleyeyim yüzüne renk geldi. Belki de erkek arkadaşın yüzündendir." Nehir kendini aptalca gülümsemekten alamadı.

"Onun etkisi daha çok," dedi dürüstçe.

"Bir şey söyleyeyim mi? Sen bu çocuğa resmen âşık oluyorsun. Nehir asla böyle gülümsemez." Arkadaşının şaşkın tavrına güldü Nehir.

"O çok fazla olgun ve kibar, anlayışlı..."

"Çok yakışıklı demeyi unuttun."

"Öyle ama göründüğünden daha fazla güzellikler var içinde. Ona her gün daha fazla hayran kalıyorum."

"Sonunda biri Nehir'i gerçekten dize getirdi. Bu günleri gerçekten çok bekledim." Utangaçlıkla arkadaşından gözlerini kaçırdı Nehir. Resimleri art arda incelerken gözleri biraz ağrımıştı. Aslında yetiştirme gibi bir sorunu da yoktu ama boş kalmak ona iyi gelmiyordu. Pınar yanına geldi ve resimleri birlikte izlemeye başladılar.

"Biliyor musun bence bu işte de çok iyisin."

"Diğerinden daha kararsızım ama." Ayrıca kararsızlık onu iyice sıkmaya da başlamıştı. Resimler hızlıca geçerken bilgisayarının sağ alt köşesinde bir bildirim gördü. Gözünü kısıp gönderen kişiye baktı. Açelya yengesi ona mail atmazdı ki, bir şey olduğunda telefonla arayıp hallederdi. Hemen maili açtı ve yazılan notu okudu.

DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)Where stories live. Discover now