“Ne zaman gelirsin?” yine de Baekhyun’un sesi onun kadar canlı çıkmamıştı.

“Belli olmaz.” Chanyeol yemeğine devam edecekti ki masadaki durgunluğu fark edince karşısındaki yüze baktı. “Bir sorun mu var?”

“Yemek için sormuştum.” Aslında o yüzden sormamıştı.

“Merak etme. Burada sana bir şey yapamazlar. Suçlular arasında korkulu bir polisim.” Güven verircesine göz kırptı. Baekhyun ilk defa  yalanını ortaya çıkaran birine şahit oldu. Chanyeol onun asıl düşüncesini kolayca anlamıştı.

“Bu güvenle yemek yapabileceğim anlamına mı geliyor?”

“Güvenle beni besleyebilirsin.” Chanyeol ona gülümserken Baekhyun kendi ağzına götürmek için hazırladığı lokmayı Chanyeol’e uzattı. Tuzu olmayan yemekle Chanyeol’ün yüzü düştü. “Bunu nasıl yiyorsun, berbat...”

--

Baekhyun kocasını işe geçiren eş edasıyla ev işlerine koyuldu. Chanyeol’ün odasını keşfederken -karıştırırken- gördüğü eski radyoyu salona taşıyıp güzel bir şarkı buldu ve mırıldanarak temizliğe başladı. Banyoda bulduğu sepete ortalığa gelişi güzel atılmış kıyafetleri doldurarak çamaşır makinesiyle sulu bir randevuya çıkardı. Bin bir zorlukla bulduğu toz beziyle bütün evi sildi. Mobilyaların fazla olmaması işine yaramıştı çünkü bu evin normal şartlarda bu sürede temizlenmesine imkan yoktu.

Yıkanan çamaşırları alıp balkona çıktı ve asmaya başladı. Temiz yaz havası tenini süpürürken mutlulukla gülümsedi ve yumuşatıcı kokusunu içine çekti.

Hiç başkası için temizlik yapmamıştı. Ya da onun gelişi için sabırla beklememişti. Bu his o kadar güzel gelmişti ki yaşadığı her şeyi unutabilirdi. Ev onun tarzıyla ve düzeniyle uzaktan veya yakından ilişkili olmamasına rağmen kendisini buraya ait hissediyordu. Güvenli ve etrafı huzurla sarılmış. Belki yeni bir ev almalıydı Baekhyun. Çünkü şu an oturduğu ev -şu an oturulacak hali olmayan olmayan ev- onun için fazla büyüktü, yalnızlığını oldukça hissetirecek kadar büyük.

“Chanyeol’ün arkadaşı mısınız?” karşı balkondan gelen sese yüzündeki büyük gülümsemeyi hiç bozmadan baktı Baekhyun.

“Evet efendim.” Onun belki de hiçbir şeyiydi ama şimdilik böyle bir cevap vermek istedi. Eğilerek Chanyeol’ün karşı komşusu olan yaşlı teyzeyi selamladı.

“Sen de mi polissin.”

“Hayır efendim.”

“Ne iş yapıyorsun?” fahişe olduğumu söylemek için fazla yaşlıydı.

“Okuyorum.” Bu yalan sayılmazdı çünkü liseyi bitirememişti hala.

“Çok iyi çok iyi.” Teyze kafasını sallayarak bir sonraki sorusunu düşündü. “Chanyeol çok iyi çocuktur. Arada benim market alışverişimi yapar, faturalarımı öder.” Fatura ödeyen Chanyeol gözlerinin önünde belirince daha fazla gülümsedi. “Yemeğim vardı benim. Sonra konuşuruz evladım. Chanyeol’e selam söyle.”

“Peki efendim iyi günler.” Baekhyun onu tekrardan selamlayıp işine geri döndü.

--

İlerleyen saat Baekhyun’un en büyük düşmanı olmuştu. Chanyeol hala gelmemişti ve sıkıntıdan ölmek üzereydi. Onu aramayı defalarca geçirdi aklından ama rahatsızlık vermek istemiyordu. Masaya hazırladığı yemekleri parmağıyla tekrar tattı. Her şey güzeldi, bu güzelliği bozan tek şey ise Chanyeol’ün eve hala gelmemiş olmasıydı.

“Alo, Kyungsoo.” Çalan telefonuna cevap verme kararı aldı.

“Lanet olsun Baekhyun. Senin derdin ne? Beni meraktan öldürmek mi? Bana kızgın olduğun için evine gittim ama Tanrım... Sen iyi misin? Komşularından öğrendim.” Komşuları... O haldeyken birinin bile gelip kapısını çalmadığı komşuları. Tamamen umutsuz vakaydı. Arkadaşı başına gelenleri üzerinden 24 saat geçtikten sonra öğreniyordu ya da arama gereği duyuyordu.

“İyiyim. Kyungsoo. Neden kötü olayım ki?”

“Seni çok iyi tanıyorum Baek! Nerdesin hemen gelelim.” Gelelim. Bu kelime kulaklarında dolaşıp durdu. Onu bulmak için bile birlikte gelebileceği birine sahipti Kyungsoo. Peki ya Baekhyun? Hayatında sadece Suho ve Chen vardı. Kyungsoo onun en yakın arkadaşı ve hayatta en sevdiği insandı. Aynı zamanda en çok özendiği kişi.

“Şu an oldukça güvenli bir yerdeyim. Ayrıca burada yaşlılar var. Sanırım gelmesin daha iyi olur.” Kyungsoo kilisede katıldığı müzik korosu sırasında bir grup yaşlının fazla sevgisine maruz kalmıştı ve o zamandan beri yaşlılardan uzak durmaya çalışıyordu.

“Bir sorun yok değil mi?”

“Seni benden çalan o beyinsiz herif dışında hiçbir sorunum yok Soo. Senden bir şey isteyebilir miyim?”

“Tabii.”

“Evime camcı gönderebilir misin? En yakın zamanda öderim.”

“Lafı mı olur. Kapat hemen! Telefon edeyim.”

“Kyungsoo... Saat 10”

“Tamam... Sabah ilk işim bunu yapmak olacak. Güzelce beslen ve dikkat et. Uykunu güzel al. Bir sorun olursa mutlaka ara.”

“Tamam sevgilim.” Baekhyun cevabı beklemeden telefonu kapattı.

“Sevgilin mi var?” arkasında duyduğu sesle olduğu yerde kaldı Baekhyun.

“Hoş geldin Chanyeol.” 

Innocent WhoreWhere stories live. Discover now