"İnliyordum." Bu ne saçma bir soruydu? Az önce onu tutuklarken görmemişler miydi sanki?

"Yan odanızda bir cinayet işleniyor ve siz bir şey duymadınız mı?"

"H-hayır." Cinayet işlendiğine dair en ufak bir bilgisi bile yoktu.

"Onca bağırış, boğuşma ve kavga seslerini de mi?" adam yargılarcasına karşısındakine bakıyordu.

"Daha önce hiç sevişmemiş gibi konuşuyorsunuz. Boğuşma ve bağrışma bizim gibilerin doğasında vardır."

"Oyun mu oynadığımızı sanıyorsun burada!" masaya inen yumrukla suçlu olan yerinde zıpladı.

"Onu burada sorgulayamazsınız." İçeriye yeni giren kişi saldalyede acı içinde oturan Baekhyun'u kolundan tuttu.

"Neler oluyor?" sorgulama yapmaya çalışan adam sinirle yeni gelen polise döndü.

"Onun soruşturmasını ben ve ekibim devralıyoruz."

"Ama bu cinayeti çözmek bizim işimiz."

"Onun bir şey bildiği yok, şahit falan da değil. Onun sadece bilgilerini alıp bir gece nezarette kalmasını sağlamalıydınız. Böyle bir sorguya almanız yasal değil." Bileklerindeki kelepçeyi çözüp serbest bıraktı Baekhhyun'u.

"Biliyordum!" Baekhyun yerinde zıpladı ancak kalçasındaki acıyla buna pişman oldu.

"Yürü." Yeni gelen, Baekhyun'u sürükleyerek dışarı çıkardı. Merkezin önüne geldiklerinde arabanın içindeki polis onlara kapıyı açıp içeri girmeleri için bekledi. "İçeri geç" yeni gelen polis kolundaki çocuğu itekledi.

"Bi... Bi dakika... Midem... Ah!" Baekhyun hızla yan taraflarındaki çöp konteynerına doğru bir kaç adım attı. Midesini tutarak içine doğru eğildi. Polis hızla ona eşlik ederek kusması için bekledi. Ancak beklediği şey gerçekleşmemişti, üzerine düşen konteyner ile birlikte kendini yerde buldu polis. Suçlu ise çoktan kolundan sıyrılıp koşmaya başlamıştı.

"Siktir." Polis onun kaçmaya başladığını görünce üstündeki konteynerı atarak koşmaya başladı.

Sonuç; çok geç kalmıştı.

"Hiçbir yerde bulamadım." Yorgun polis nefes nefese diğer ekip arkadaşının yanına gitti.

"Götünün acısına rağmen iyi kaçtı orospu." Diğeri gülerek arabasına ilerledi.

"Dalga geçme. O bize lazımdı." Gülerek onu takip etti diğeri de.

--

Baekhyun bütün gün bilmediği yerde dolanmıştı. Geldiği polis merkezi gerçek anlamda şehirden uzaktı ve bir başına parkta oturmuş havanın kararmasına tanık olmuştu. Yanında bakabileceği saati bile yoktu. Büyük ihtimalle 10'nu geçmiştir diye düşündü. Belki burada sabaha kadar kalabilirse bir şekilde evine geri dönebilirdi. Sabah iki kişiyle yatmıştı ve dinlenmeye vakit bulamadan burada böylece acı içinde oturuyordu. Hayır ağladığı falan yoktu. Gözünden düşen yaşlar tamamen rüzgardandı. Yaprakların bile oynamadığı bu sıcak havada gözleri bir şekilde rüzgarı çekmişti işte içine. Dolan gözlerini hırsla silip bulutsuz parlak yıldızlı gök yüzüne baktı.

"Eğer polislerden kaçıyorsan polis merkezine biraz uzak bir yerde saklanmalısın."

"Uzağa gidebilmek için fazla mız mızım." Baekhyun yanına izinsizce oturan adama döndüğünde korkuyla yerinde sıçradı. "Sen..." kaçmakla kaçmamak arasında kaldı. Kaçmaya kalksa bile yakalanacağını biliyordu. Şans iki defa ondan yana olmayacaktı.

"Seni tutuklamayacağım. Kaçmana gerek yok." Baekhyun ona güvenmek ve güvenmemek arasında kalsa da rahat görünmek için arkasına yaslandı.

Innocent WhoreWhere stories live. Discover now