3. Bölüm:"Gökyüzünün Öfkesi"

59.6K 3.7K 1.3K
                                    

Keyifli okumalar


#Sena Şener Dostum Değil Uykular

Yaşananlar, gerilen misina gibi beynimin içine düştü. Zihnimin yapışkan derinliklerine dalan oltanın kancasından kaçan düşüncelerimin, benimle alay edercesine attığı kahkahalar, beynimde yankılanıyor ardından duvarlara çarparak geri dönüyordu.

Ne diyeceğimi, şahit olduğu olayları nasıl inkâr edeceğimi bilmediğim, bir durumun içinde sıkışıp kalmıştım.

"Sana tamam mı diye sordum?"

Düşüncelerimin derin sularında boğulmaktan, tekrarladığı soru üzerine kurtuldum.

"T-tamam."

Ellerini kollarımdan çekti, beni tuttuğu gibi aniden bırakınca dengemi kaybettiğim için adımlarım geriye doğru sendeledi.
Duvara tutunarak düşmekten son anda kurtulmuş olsam da üzerimdeki siyah mini elbisemin yırtıkları, daha beter bir hâl almıştı.

Zonklayan tenimi ve acıyan canımı görmezden gelmeye çalıştım, şu an ihtiyacım olan daha güvenli kıyafetlerdi.

"Ama önce duş alıp üstümü değiştireyim, lütfen."

Bir süre sessiz kalıp düşünceli gözlerle bana baktı, baş parmağı yüzüne çıkarken yavaşça dudak çizgisini kaşımaya başladı.

"Orada bir çeşit büyü falan yapmayacağını nereden bileceğim."

Sözleri üzerine öfke bedenimi hızla kuşatma altına aldı, gözlerimi ikinci defa gözlerine diktim.
Gözleri alev alev yanıyordu, benim soğuk ve donuk bakan gri gözlerime karşın canlı bakan gözlere sahipti.

"Ben büyücü falan değilim, cin de değilim. Sormadan söyleyeyim cadı da değilim. Sadece bencilliğimin bedelini ödüyorum. Şimdi gitmeme izin vermiyorsan eğer duş almak istiyorum."

Yükselen sesim üzerine bana dikkatle bakmaya devam etti, ani çıkışım onu şaşırtmışsa bile belli etmiyordu.

"Ses tonuna dikkat et. Gözümün önünde her gün bir kelebek, insan formatına dönüşmüyor benim."

Haklıydı aslında, şahit olduğu olaylar hazmetmesi kolay şeyler değildi.

Düz bir sesle konuştu. "Banyo koridorun sonunda."

Derin bir nefes almaktan alıkoyamadım kendimi, bir an için banyosunu kullanmama izin vermeyecek sanmıştım.

"Sadece on dakikan var, elini çabuk tut."

Yüzünde silinmeyen umursamaz ifadesiyle, koca bedenini odadaki koltuğa taşıdıktan sonra masanın üzerindeki sigara paketine uzandı.

Elindeki şeye tiksintiyle bakmaktan alıkoyamamıştım kendimi, o şeyden nefret ediyordum.

Bakışları bana döndü, sigarasını dolgun dudaklarının arasına yerleştirirken, ne var anlamında başını salladı.

Gözlerimi üzerinden çekip kapıya yöneldim.

Kapısı aralık olan odadan çıkınca bedenimi sardığım kolumu aşağı indirdim. Bakışlarım, evin gri rengine boyanan, sade duvarlarında gezinirken sarsak adımlarla yürümeye başladım.

Fazla uzun olmayan koridorun sonundaki kapıyı açtım, ardından lambayı açınca doğru yere geldiğimi anlamıştım.

Tıpkı koridor gibi duvarları gri renk seramikle döşenen banyonun içine girdikten sonra yavaşça kapısını kapattım. Kilitin üzerinde anahtar yoktu, bu durum canımı sıksa da takılmamaya çalıştım.

KELEBEK KUYTUSU-Feraşe  (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin