Eski Günler

201 10 190
                                    

4. BÖLÜM

Clary hissettiği karanlık boşluktan kurtulmaya çalışıyordu. Kendi içinde çok mücadele ediyordu ama bir türlü ikna edemiyordu bedenini. Uyanamıyordu. Zihninin derinliklerinde annesini gördü. Onu en son gördüğü zamanki hali aklına geldi.

Clary kendi ile savaşırken onu izleyenlerden haberi yoktu. Ama sanki hayali sesler duyuyordu. Ya da uyanıyordu.

"Üç gün oldu hala uyuyor, sanırım uyanmaya niyeti yok."

"Biraz anlayışlı ol Isabella, onu ısıran bir avcı iblisiydi. Zehri kolay geçmez bilirsin." Bu ikinci ses tanıdıktı. Jace'ti.

Sanırım artık uyanma vakti gelmişti. Clary yavaşça gözünü açtı. Jace'i gördü. Sarı saçları ve mavi gözleri ile ona bakıyordu. Sağ tarafında bir sandalyeye Simon oturmuş uyandığı için heyecanla bakıyordu ona. Ve yanında o kadını gördü! Pandemonyum'daki o kadın. Bir an için korkması gerektiğini düşündü ama kızın gülümsemesi etkileyici bir şekilde korkuyu alıyordu.

"Tanrıya şükür uyandın Fray!! Çok korkmuştum seni kaybedicem diye."

Clary Simon'a gülümsedi ve yattığı yerden doğrulup oturma pozisyonuna geçti. O sırada sağ kolundaki bir şeyi fark etti. Yarası ortadan kaybolmuştu ama onun yerinde bir dövme vardı.

"Bayıldım ve siz bana dövme mi yaptınız?"

"Dövme değil..-"

"Bu bir mühür! Her şey için mühürleri var. Seni iyileştiriyorlar, seni gizliyorlar, görünür yapıyorlar!!! Şahane değil mi!"

Jace, lafını kestiği ve söyleyeceği şeyleri Simon dediği için ona sinirle baktı... Clary de mühüre garipçe bakıyordu. Yarasını nasıl yok ettiğine ve kusursuz göründüğüne.

"Hodge kızı görmek istiyor"

Clary'nin yattığı revirin bir kapısından gelip hızla Jace'in yanına gelen bir adamdan gelmişti ses. O da Pandemonyum'daki diğer adamdı. Clary yavaşça kalktı ve dengesini sağlamaya çalıştı. Bir kaç dakikalığına kaybolan kadın da elinde kıyafetlerle gelmişti.

"Bu Alec ve o da Isabella." Jace ikisini Clary ile tanıştırmıştı ama Alec pek memnun olmuşa benzemiyordu.

"Al bakalım bunları giy. Olur mu bilmem, burda çok fazla misafir karşılamıyoruz. Özellikle de kızları."

Clary kıyafetleri aldı ve nerde giyinebileceğine baktı. Simon'ın arkasında bir perde vardı. İmalı bir şekilde öksürdü.

"Ah tabi"

Clary genelde doktorlarda gördüğü bu perdeyi yabancılamadı. Bir günde çok olay yaşamıştı ve hepsi anormaldi. Normal bir şey kullanmak hoşuna gitmişti.

Isabella'in getirdiği kıyafetler Clary'ye zar zor olmuştu. Kırmızı tişört, üstüne deri ceket ve bir pantolon. Tayt da olabilirdi. Perdeyi kenara çekip ne yapacağını bilmeyerek bekledi. Isabella bir havluya ılık su döküp Clary'ye verdi. Yüzündeki 'iblisle savaş' sonucunda oluşan siyahlıkları sildi.

"Gel benle"

Clary havlu elinde Jace ile beraber bir yere gidiyordu. Şu Hodge dedikleri adamla konuşacaktı ama neden? Koridor boyunca yürüdüler ve büyük bir kapının önüne geldiler. Kapının önünde biraz tombulca bir kedi vardı. Jace eğilip kediyi sevdi ve kapıyı açmak için kenara çekti.

"Hodge sana biraz garip biri gibi gelebilir ama merak etme çok iyidir."

"O kim?"

"Enstitü sorumlusu... Şimdi ver şunu bana."

CITY OF BONESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin